Vatana millete hayırlı, uğurlu olsun. Yüksek Seçim Kurulu (YSK) seçim takvimini açıkladı. Bu takvime göre 18 Mart Cumartesi günü seçim resmen başlıyor.

Haliyle partilerde hareket başladı.
.
Aday adaylığı için başvuruları almaya başladılar mesela.
Hatta başvuru ücretleri bile açıklandı.
.
CHP 30 bin lira,
AKP 20 bin lira,
İYİ Parti 7bin 500 lira,
MHP ise 3 bin lira istiyor.
.
Yaz kızım:
“Memlekette her vatandaşın seçme ve seçilme hakkı olduğundan, her vatandaşın milletvekili olma hakkı olduğundan, ancak parası olmayanın  milletvekili aday adayı bile olamayacağı belli olduğundan…”
.
Asgari ücretin 8 bin 500 lira olduğu ülkede vekil adaylık ücretleri almış başını gidiyor.
.
Muhalefet partilerini anlarım da (Aslında anlayamam. Hani özgürlük gelecekti? Hani Demokrasi gelecekti? Hani herkes eşit olacaktı?) iktidar partisi niye başvuru ücretini yüksek tutmuş?
.
Dediğim gibi seçim hepimize hayırlı uğurlu olsun.
Bu bir hizmet yarışıdır.
Herkes daha iyi hizmet vermek için yarışıyor, yoksa hiç biri şahsi itibarını ve çıkarını düşünmüyor.
Her şey vatan için!
Amaç, tamamen halka hizmet…
 
***
PROPAGANDA
Seçim startı verilir verilmez
Demeçler,
Propagandalar,
Suçlamalar,
Övünmeler,
Övmeler başlayacak.
.
Saçmalayanlar,
Yüksekten atanlar,
Hava yapanlar,
Dereyi görmeden paçayı sıyıranlar,
Absürt vaatlerde bulunanlar sıraya girecek.
.
İttifaklar kurulacak,
36 parti yanyana gelecek,
Vekil pazarlıkları sürdürülecek,
Adına demokrasi denilecek,
Daha önce suçladıklarıyla yatağa girilecek,
Kazanmak için her yok mübah denilecek…
.
Bu cümbüş içinde vatandaş ta oy vereceği partiyi belirleyecek.
Kafası karışmazsa iyidir…
.
Mesela AKP Genel Başkan Yardımcısı Nurettin Canikli başlamış bile siyasete.
Dediğine bakalım hemen:
“Altılı Masa, EYT’lilerin emekli maaşlarını ödeyemez; finansal sistemde kaos ortaya çıkar…”
.
Adama sorarlar;
“Neden?”
.
Muhalefette olsa anlarım.
Neden sorusuna cevap verirken şöyle der:
“Hazinede beş kuruş bırakmadınız, o sebeple ödeme yapamayacaksınız…”
.
İktidar partisi böyle bir şey için tam tersi demeliydi:
“Ekonomiyi 20 senede öylesine düzgün yönettik ki, hazinede size bol bol para bırakıyoruz. Rahat rahat ödeyin, kıyağımızı da unutmayın…”
.
O ne diyor?
“Bakalım nasıl ödeyeceksiniz?”
Yani?
“Kasa tamtakır, kurubakır…”
.
Seçimlerde propaganda çok önemli.
Dünya tarihinde yapılan propagandalar arasında bu işin ustası olarak Hitlerin Propaganda Bakanı “Joseph Goebbels” gösterilir.
.
Biyografik bilgisi şöyle:
“Halkı Aydınlatma ve Propaganda Bakanlığı” yapmış Alman politikacı ve Nazi Almanyası’nın ikinci şansölyesi.
Adolf Hitler'in en yakın arkadaşlarından biri ve en sadık yandaşı.
Kendisi coşkulu ve enerjik hitabet yeteneği, topluluk önünde konuşma becerisi, sert anti-semitik (Yahudi karşıtlığı) görüşleri ve kitlesel propagandanın “Büyük Yalan” olarak bilinen tekniğini kullanmadaki ustalığıyla bilinirdi.
.
Bu teknik şöyleydi:
“Yeterince büyük bir yalan söyler ve onu tekrar etmeye devam ederseniz, insanlar sonunda ona inanmaya başlayacaklardır. Yalan, ancak Devletin halkı yalanın siyasi, ekonomik veya askeri sonuçlarından koruyabileceği süre boyunca sürdürülebilir. Dolayısıyla, Devletin muhalefeti bastırmak için tüm yetkilerini kullanması hayati önem taşır, çünkü gerçek, yalanın ölümcül düşmanıdır ve dolayısıyla gerçek, Devletin en büyük düşmanıdır.”
.
Onun bu ilkeleri birçok diktatör siyasetçi tarafından kullanıldı.
Çünkü işe yarıyordu.
.
Adolf Hitler, “Kavgam” adlı kitabında bu konu hakkında şöyle diyor:
“…Böylesine ‘devasa yalanların’ uydurulmuş olabileceği asla akıllarına gelmez, başkalarının gerçeği bu kadar rezilce çarpıtacak fütursuzluğa sahip olabileceklerine inanmazlar. Bunu ispatlayan gerçekler akıllarına açık bir şekilde önlerine getirilse bile hala şüphe duyacaklar ve tereddüt edecekler ve başka bir açıklama olabileceğini düşünmeye devam edeceklerdir. Ortaya çıkarıldıktan sonra bile bu kadar rezil bir yalanın her zaman arkasında izler bırakacağı, bu dünyadaki tüm uzman yalancılar ve yalan sanatında komplo ustaları tarafından bilinen bir gerçektir…”
.
Propagandaları arasındaki başlıca kuralları şunlardı:
“Halkın sakinleşmesine asla izin vermeyin.
(Sürekli olarak toplumu gerin)
.
“Bir hatayı veya yanlışı asla kabul etmeyin.”
(Tüm suçu muhaliflerinize atın)
.
“Düşmanınızda bir miktar iyilik olabileceğini asla kabul etmeyin.”
(Onlara her türlü iftirayı atın ve onları suçlayın)
.
Bakın şöyle bir hatırlayalım neler yapmış bu meşhur propaganda ustası Joseph Goebbels...
.
İlkeleri:
-“Bir yalan ne kadar büyük olursa o kadar inandırıcı olur.”
Arif Şentürk türküsünü çok güzel söylerdi rahmetli:
“At martini Debreli Hasan, dağlar inlesin...”
Sistem aynı.
Büyük lokma yut, büyük yalan söyle.
Peki, halk inanır mı?
Ortaya at, inanan bulunur.
Bu millet nelere inandı, onlara mı inanmayacak?
.
-“Bir yalanı ne kadar çok tekrarlarsanız insanların ona inanma ihtimalleri artar.”
Artar mı hakikaten?
Cevap: “Artar artar…”
Devam et yeter…
.
-“Birkaç aydından ziyade kalabalık halk kitleleri etkilenmelidir.”
Yani?
Yalana inanacak halk yarat ve inandır.
Aydınları boş ver…
.
-“Propaganda tek bir kaynaktan yapılmalıdır.”
O zaman Hitler vardı o yapıyordu.
Çünkü o çok büyük “Demogodu…”
Biz de demokrasi olduğundan pek olmaz!
.
-“Liderin prestiji propaganda üzerinde etkilidir.”
O tarihte Hitler’e “Führer” ünvanı verilmişti.
Yani Lider anlamına gelen bu unvan, halk tarafından kabul edilmiş ve Hitler’in epey işine yaramıştı.
Bizde de insanlara, “Şeyh, Padişah, Sultan, Peygamber, Reis, Şıh” gibi yakıştırmalar yapılıyor zaman zaman.
.
-“Olaylar her zaman sıcak tutulmalı, olayların tekrardan normale dönmesine izin verilmemelidir.”
Temcit Pilavı gibi yani.
İftar yemeğinde artıp, sahur yemeğinde ısıtılıp sofraya getirilen pilavın adı.
Propaganda da kullanılan pilav çeşidiymiş meğer.
.
-“Her suç tek bir düşmana atılmalıdır.”
Hah burası aynı biz.
CHP 50 senedir iktidara gelmedi, 20 senedir yapılan her yanlış, bunların üzerine atılıyor.
Yahu adamlara da yazık.
Hiç suçu yokken, nelere maruz kalıyorlar…
Peki inanan var mı?
O Ohooo…
Dolu.
.
-“Propaganda zamanı dikkatli seçilmeli ve uzun süre insan zihninde kalması için çaba harcanmalıdır.”
Bu yöntem için o zamanlar gazeteler ve radyolar kullanılmış.
Ama günümüzde bu işler daha basit.
Televizyon var,
Cep telefonları var,
Bilgisayarlar var,
Tabletler var,
Bunlarla idare edilen sosyal medya var…
.
 -“Hukuk ve Yargı 2. plândaki silahlar olmalıdır.”
Aaa! Buna itiraz ederim işte.
Bu bize hiç gelmez.
Zira bizde hukuk, tamamen bağımsızdır.
Kimseye bağlı değildir.
Bu maddeyi mümkünse çabuk geçelim!
.
-“Rakibin sizden güçlü olduğunu kabul etmeyin, zayıf yanlarınızı gizleyin.”
Zaten kabul eden kim?
Rakip zaten zayıf ve güçsüz.
Bunlardan hiçbir şey olmaz.
İktidarımız maşallah, sonsuza kadar başımızda kalacak ve dünyanın bir numaralı ülkesi konumuna geleceğiz.
Batı bizi kıskanmasa,
Dış güçler bizi engellemese daha neler yapacağız?
.
Propaganda bitmiştir.
Dağılın yoksa…