2022’nin sonuna geldik nihayet. Vatandaşa sorsak “Nasıl geçti?” diye, çoğu “pekiyi geçmediğini” söyleyecektir.

2022’nin sonuna geldik nihayet.
Vatandaşa sorsak “Nasıl geçti?” diye, çoğu “pekiyi geçmediğini” söyleyecektir.
.
Dövizin artmasıyla başlayan yıl, ilerledikçe pahalılaşan piyasalar dolayısı ile vatandaşın canını sıktı.
.
Hele hele kabaran doğalgaz ve elektrik faturaları vatandaşın bütçesinin yarısı götürürken, bir de üzerine kira maliyeti binince “Burnundan solumak” deyimini tüm ciğerleriyle birlikte yaşadı.
.
Gıda, ulaşım, su gibi mecburi giderlerinin de harcama listesine eklenmesi ile “Canımız burnumuza geldi” demek pek yanlış olmaz…
.
İktidarın yanlış politikaları ile 15 yıldır öyle veya böyle idare edilen ekonominin “Bakanın gözleriyle” yönetilmesi karşısında ciddiyet isteyen piyasalar, tepkisini ciddi bir şekilde gösterdi.
.
Bizim vatandaş yese bile, yabancı yatırımcı yemeyince olan oldu.
.
Bütçeden saçma sapan harcamalara pay ayrılınca, boşalan merkez bankasının kasasını doldurmak pek kolay olmadı.
.
Dünya piyasa kanunları dururken, işi götürüp “Nas” a bağlamak ta “Ekonomi Kitabı Yazanlara” özgü bir kural olarak tarihe geçti.
.
Faiz indirimleri karşısında havalanan döviz piyasası resmen bizlerle dalga geçti ve tarihi, asri ve miladi rekorları kırarak 20 liralara yaklaştı.
.
Daha geçtiğimiz yıllarda 2 lira olan döviz, önce 7 liralara ve daha sonra 13 liralara çıkınca “Görün bakın yakın zamanda 3 liraya düşmezse namerdim” şeklindeki iddiaları es geçerek, 18,7 seviyelerinde çadır kurdu.
.
Yüzde 63’ü asgari ücretle geçinen çalışan vatandaşa yapılacak en büyük haksızlıktı bu.
20 senedir tek başına iktidarda tutmuş olduğu partinin, bunu halkına reva görmesi inanılır gibi değildi.
.
Yaklaşan seçimler için hala “Oy” istemelerine ise vatandaşın “Ne?” diyeceğini merak etmiyor değilim.
.
2023 seçim yılı olacak.
Birilerinin bitiş, birilerinin başlangıç yılı olabilir.
.
AKP kazanırsa 6’lı masadan eser kalmayacaktır.
.
AKP kaybederse Cumhur İttifakından eser kalmayacaktır.
.
Öyleyse bu seçimlerin, oldukça ağır olacak sonuçlar doğuracağı gün gibi ortadadır.
.
O sebeple pek sakin geçeceğini sanmıyorum.
.
Birilerinin sürekli olarak gerilimi kaşıyacağından adım gibi eminim.
Lütfen dikkatli olalım…
.
Allah’ım 2023 yılında bizlere;
Ülke çıkarlarını kendi çıkarlarının üzerinde tutacak, gece gündüz çalışacak, vatandaşın hakkını teslim edecek, dış mihrakların canına okuyacak, teröristlerden ve aykırı oluşumlardan bizleri koruyacak vatansever, sevgi dolu, inanılır, güvenilir, akıllı, uslu, adaletli, haklı, hukuklu iktidarlar nasip eyle ya Rabbim.
.
Amin…
.
Hepinize sağlıklı, sıhhatli, neşeli, dört köşeli, arabalı, evli, huzurlu, barışlı ve istikrarlı yeni bir yıl diliyorum.
.
Yeni yılınız kutlu ve mutlu olsun…
 
AYI RÜSTEM
İnsanlar başkasına iyilik yapmanın verdiği güzel duygularla yaşar. Ondan aldığı hazzı başka hiçbir şeyde bulamaz.
.
Mesela ben de çok severim.
Cebimde para olsa dibine kadar dağıtırım ihtiyacı olanlara.
Gücüm var ve her türlü fiziki yardıma koşuyorum zaten.
Tanıdıklarımın hepsi zaman zaman odun-kömür taşıma, ev taşıma, bahçe kazma gibi işlere çağırıyorlar.
Beş kuruş para almadan yapıyorum işlerini.
Zaten para istemek ayıp bizim racona göre…
.
Yılbaşı geliyor ya, millet te bir telaş, bir koşuşturma.
Kimi pazara gider, kimi markete gider...
Hediyelik eşya alan mı istersin, tatil için rezervasyon yapan mı?
Gazino, restoran koşturanlar cabası.
Millette para var kardeşim.
Biz evde bile zor kutluyoruz.
.
Patrona;
-“Bu sene kahvede eğlence yapalım, garibanlar gelip eğlensinler” dedim, şöyle bir baktı gözüme:
-“Ulan bu millet daha sokakta yürümesini öğrenemedi, eğlenmesini nereden bilecek? Yılbaşının ertesi günü bak haberlere… Turisti taciz ederler, içki içmesini bilmeyenler fazla kaçırınca hastanede alır soluğu, havaya ateş açarlar, kavgalar, gürültüler… Aman aman, başıma iş açma şimdi. Git bak işine…”
Düşündüm de haklı adam.
Vazgeçtim ısrarımdan…
.
Bizim ilkokulun ana sınıf öğretmeni var, Levent bey.
Çok tatlı, çok hatırşinas biri.
.
Zaman zaman kahveye uğrar, hoş sohbet eder.
Öyle kâğıt filan oynamaz.
Patronun yaptırdığı kütüphaneden kitap seçer, birazını kahvesiyle okurken, geri kalanını evinde okumak için alır.
Okuduktan sonra getirir tekrar.
.
Hatta kütüphaneyi bile geldiğinde düzenler, temizler…
.
O gün telaşla geldi benim yanıma;
-“Rüstem! Senden bir ricam var… Ama inan ki bunu öğrencilerim adına istiyorum…”
-“Hocam ne demek! Çocuklar ister de ben hayır diyebilir miyim? İste hocam ne isteyeceksen, hemen de olmuş bil zaten…”
-“Rüstemciğim biliyorsun yılbaşı geliyor. Biz de okulda bir takım aktiviteler yapıyoruz miniklerle.”
-“Anladım… Sınıf süslenecek galiba…”
-“Yok be Rüstemciğim, daha başka bir şey”
-“Anladım, sınıf boyanacak!”
-“Yok be Rüstem, o da değil…”
-“Öyleyse söyle be hocam, merak ettirme beni…”
-“Rüstem, veliler çocuklarından habersiz onlara yılbaşı hediyesi aldılar. Bunlar dağıtılacak.”
-“Aman ne var bunda hocam, dağıtırız elbet, Sorun etme sen. Peki, kim nasıl dağıtacak?”
-“Noel Baba dağıtacak…”
-“Hocam pek anlayamadım, Noel Baba dağıtacaksa benden ne istiyorsun?”
-“İşte onu diyorum, sen Noel Baba olacaksın…”
Ağzımdan “Ne!” diye çıkmış söyleyeceğim cümle…
Önce yutkundum ve sonra hayretle sordum:
“Noel Baba mı?”
.
El mecbur kabul ettik tabi.
O gün izin aldım patrondan.
Minik çocuklara yardım edilecekti,
Gönülleri hoş tutulacaktı.
Patron da benim gibi düşünür zaten.
Çocuklar mevzubahis oldu mu, akan sular durur…
.
Buldukları Noel Baba kıyafeti çok büyük olduğundan ancak bana olur diye hocanın aklına ben gelmişim.
Kıramadım tabi, kabul ettim işin içinde minikler olunca.
.
Öğleden sonra gittim okula.
Kıyafetimi aldım, bir odada denedim, tam olmuştu.
Olmasına olmuştu ama pantolonu çıkarırken ağı yırtılıverdi.
Neyse, olur böyle şeyler diyerek sakalları da taktım.
Vallahi annem gelse, beni tanıyamazdı.
.
Etkinlikler başladı.
Ben salona Noel Baba kıyafeti ile girdim.
Elime tutuşturulan hediyeleri, ismi ile çağrılan çocuğa verdim.
.
Kimisi sarıldı,
Kimisi korktu ağladı.
.
İşim akşama doğru ancak bitti.
Tam “Gideceğim” derken yan sınıftan bir öğretmen gelip rica etti, “Bizimkileri de dağıt” diye.
Kıramadım tabi.
.
O gün tam 5 sınıfın hediyelerini dağıttım, “turşum çıktı” desem yeridir.
.
Akşam oldu, okuldan çıktığımda hava kararmıştı.
Noel Baba kıyafetlerini çıkaramadım benim pantolonun ağı yırtık olduğundan.
Hem zaten hocaya kendi pantolonumun ağını yırttım diyemedim, “Noel Baba kıyafetlerini yıkatıp getiririm” diye bahane uydurdum.
Eve gidip, banyo alıp uzanacaktım.
.
Eve giderken yukarı mahallenin gençleri önümü kesti; “Vay Hristiyan uşağı seni… Nedir bu kıyafet böyle? Gel bakalım şöyle, boyunun ölçüsünü alalım baba! Kırmızı baba! Saten kumaşlı baba!” demesinler mi?
.
Birden üzerime atladılar ve beni eşek sudan gelene kadar dövdüler.
Azıcık halim olsa ben tek başıma o beş kişiyle baş ederdim ama nerdeee!
Mecalim kalmadı.
“Ulan ben Rüstem’im” desem de pek inanmadılar.
.
Eve gittim annem kapıyı açtı.
Korkudan bağırdı kadın:
-“Ayyy! Kimsin sen?”
-“Korkma anne ben, Rüstem…”
-“Rüstem oğlum sen misin? Allah cezanı vermesin nedir bu halin böyle?”
Durumu anlattım tabi.
Bana şöyle bir baktı ve gülerek;
-“Kızıl sakal pek yakışmış sana…” dedi.
.
Yediğim dayaktan kanayan burnumdan akan kan sakalıma boşalınca, sakal kızıla dönmüş meğer.
Bembeyaz olmuş kızılsakal.
.
Hiç ses çıkarmadım ve:
-“Evet anne bu Noel Baba Norveçliymiş, o sebeple sakalı kızıl…”
Dayak yediğimi ve o kızıllığın kan olduğunu bilse oracıkta yığılırdı kadın…
.
Şu serserilerin yüzünden yeni yıla dayak yiyerek girdim, belli ki 2023’te başım beladan kurtulmayacak…