Haberlerde görmüşsünüzdür. “İran’da 50 senedir yıkanmayan adam rahmetli olmuş…”

Derdi neymiş?
Ölme korkusu.
.
Adam yıkanınca “Hasta olup öleceğine” inanıyormuş meğer.
Bu sebeple yıkanmıyormuş.
.
Birkaç defa mahalleli tarafından kendisi için yıkama girişiminde bulunulsa da o, kaçmış, kurtulmuş.
.
Zor tabiat şartlarına dayanıklıymış.
Çöpten bulduğu yiyecek artıklarıyla geçirmiş hayatını.
.
Şimdi sıkı durun.
“Hacı amca” lakaplı bu kişi tam 94 yaşındaymış öldüğünde.
.
Akli dengesi yerinde, güncel olaylardan haberi olan biri olarak yaşamış.
.
Köylülerin ısrarına dayanamayan adam sonunda yıkanmaya ikna edilmiş.
Ve ne olmuş tahmin edin…
.
Daha önce yıkanmayan, çöpten geçinen ve hiç hastalanmamış olan Yaşlı adam, yıkandıktan 3 ay sonra ölmüş…
.
Trajikomik bir öykü aslında.
Neden yıkıyorsunuz adamı?
Adam öyle veya böyle zaten 94 yaşına gelmiş.
Ellemeyin…
.
Öğrencilik yıllarımda bizim sınıfta bir çocuk vardı.
Yatılı okuyordu.
Yıkanmadığı için, öyle bir kokardı ki…
Haberi okuyunca aklıma geldi, kokusu da burnuma.
.
Doğal yaşam dedikleri bu olsa gerek;
“Yıkanma, yeme, uzun yaşarsın…”
 
***
AKILLI TELEFON
Ölüm konusu açılınca insanların tedirgin olması normal.
Hoş bir şey değil elbet.
“Dünya nimetleri varken, diğer tarafa gitmenin anlamı yok” diyenler çoğunlukta.
.
İnançlı kişiler tarafından “Sorgu esaslı ahiret sorularıyla karşılaşacaklarının bilinmesi” ile diğer tarafa gidişin iyi olmayacağı görüşü hakim…
.
Çoğu insana, “Ne zaman öleceğini bilmek ister misin?” diye sorulsa, “Hayır istemem” şeklinde cevaplar alınır.
.
“Hemen ölmek ister misin?” diye sorsak, çoğunluk “Henüz hazır değilim” diyecektir.
.
İşte bu haber bizim için iç açıcı değil sanırım.
“Araştırmacılar, akıllı telefonların insanın nasıl yürüdüğünü analiz ederek ‘ne kadar erken ölebileceğini’ tespit edebileceğini öne sürdü.”
.
İşte bu:
Neredeyse tiryakisi olduğumuz, sabah akşam yanımızdan ayırmadığımız akıllı telefonlarımız, sonunda bunu da yapacak ve bize “Ne zaman öleceğimizi” söyleyecekmiş.
.
Yakında bu uygulama “Google Play”de yayınlanır.
Sıkıysa alıp uygulayın.
Kimse kusura bakmasın ama bana uymaz…
.
Bu arada telefonunuzun, “5 sene sonra rahmetli olacaksınız” şeklindeki uyarısını pek ciddiye almayın tabi.
.
Zira bu ülkede ne zaman ve nasıl öleceğinizi kimse bilemez.
.
Misal;
“Şarkı bilmediğiniz için öldürülebilirsiniz…”
.
“Ansızın kadın cinayetine kurban olabilirsiniz…”
.
“Trafikte arkanızdaki arabaya yol vermediğiniz için rahmetli edilebilirsiniz…”
.
“Bir tinerci yolunuzu kesip bıçaklayabilir…”
.
Bu ülkede yaşıyorsanız;
Öldükten sonra arkanızda bıraktığınız telefonunuzdaki uygulamaya bakıp: “Rahmetlinin daha 2 senesi varmış. Vah vah yazık olmuş!” denme ihtimali de hayli fazla…
 
***
ÖLÜM SOĞUKTUR
İnsanlar bahsetmekten pek hoşlanmazlar.
.
“Senin için öleyim…” gibi laflar sadece şarkılara mahsustur.
Aşk için, sevgi için, vatan için ölümler gerçektir.
Bu kısma hiç girmeyelim.
.
Ancak ölümle ilgili tarih boyunca birçok ebedi, ahlaki ve insani söz söylenmiş.
.
“Dünyada ölümden başkası yalan.”
“İnsan uykudadır, ölünce uyanır.”
“Yaşam bir rüyadır, ölümle sona erer.”
“Herkes ölür, fakat herkes yaşayamaz.”
“Ölüm, her şeyi eşit yapar.”
“En son ölüm gelir, yine de erken deriz.”
“Ölenler ölümü bilmez, ölüm kalanlar içindir.”
“Hayatın tadını çıkar, ölmek için bolca zaman var.”
“Ölmek için çok genç, yaşamak için fazla telaşlıydık.”
“Ölmek için sebebim yok ama yaşamak içinde sınırdayım.”
“Herkes cennete gitmek ister, ama kimse ölmek istemez.”
“Öldükten sonra yaşamak isterseniz, ölmez bir eser bırakınız.”
.
Ama soğuk kısmının tek sıcak yanı Cehennem tarafıdır.
.
Kadın ruh çağırma seansında kocası ile konuşmak ister.
Her şey ayarlanır.
Kocasının ruhu gelir, biraz sohbetten sonra kocası bir tane puro ister.
Puro verilir ve ruh vedalaşıp gider.
Kadın sonrasında sorar:
-“Sormayı unuttum, acaba kocam diğer tarafta rahat mıydı?”
Seans sahibi cevaplar:
-“Ateş istemediğine göre, gittiği yerde var sanırım…”
.
Ölüm soğuk olsa da bazıları için kabul edilmiş bir şekildir.
Sadece kural vardır, gerisi boştur.
.
Yaşlı adam ölüm döşeğindeydi...
Artık son dakikalarını yaşıyordu... 
Hasta yatağında yatarken birden mutfaktan gelen kokuyu duydu, en sevdiği çikolatalı kurabiyelerin kokusu...
Birden gözleri aralandı, kendini ayağa kalkacak kadar güçlü hissetti...
Bu şaşılacak bir şeydi, ölmek üzere olan adamı ayağa kaldırmaya kurabiyelerin kokusu yetmişti...
Duvara tutunarak merdivenlere kadar yürüdü...
Basamakları ağır ağır inerken sanki mutfağa değil hayata yaklaşıyor gibi heyecanlıydı...
Nihayet mutfak kapısına kadar geldi...
İşte masanın üzerindeki tepside onlarca çikolatalı kurabiye, tam karşısında duruyordu...
Son gücüyle masaya yaklaştı, o kurabiyelerden bir tane ağzına atabilse sanki ömrüne ömür katılacaktı...
Bir tane almak için elini uzattı...
Ama birden karısı yetişti ve eline vurdu:
-“Çek elini bakayım... Onlar cenaze için...”
.
Ölümün kendisi soğuktur elbet.
Bunu tartışacak değilim.
.
Ama soğuktan ölenler de vardır tabi.
Bir de ona bakalım.
.
İki kadın diğer tarafta sorguda sıra beklerken muhabbete başlarlar;
-“Selam, benim adım Wanda.”
-“Selam, benimki de Slyvia, sen nasıl öldün?”
-“Donarak öldüm.”
-“Ne kadar… Korkunç.”
-“Yok, o kadar kötü değildi, soğuktan titremem geçince ısınmaya başladım ve uyku bastı, sonunda huzur dolu bir ölüm. Peki, sen nasıl öldün?”
-“Ağır bir kalp krizi geçirdim. Kocamın beni aldattığını sandım, onu iş üstünde yakalamak için eve erken geldim, fakat evde tek başına televizyon seyreder halde buldum.”
-“Sonra ne oldu?”
-“Kesinlikle evde başka bir kadının olduğundan emindim, bütün evi aramaya başladım. Çatıyı, yatakların altını her yeri aradım fakat bulamadım. Ararken aşırı yorulmuşum, kalbim dayanamadı ve kalp krizi geçirip öldüm.”
-“Ah be güzelim bir de derin dondurucuya baksaydın, şu anda ikimiz de yaşıyor olacaktık…”