Sicilya’nın bir kasabasında kadınlar hiç rahat durmaz iki de bir kocalarını aldatırmış. Kasabanın yaşlı papazı kocasını boynuzladıktan sonra doğru günah çıkartmaya gelen bu kadınlardan bıkmış.

“Papaz efendi şeytana uyup kocamı aldattım”, diyerek karşısına geçip günah çıkartmak istediklerinde papaz sinirlenir:
“Ayıptır, günahtır Sürekli olarak karşıma ‘kocamı aldattım’ deyip geliyorsunuz. Bari ‘Ayağımız taşa takıldı’ deyin, ben anlarım…” diye tembih etmiş.
Kadınların da işine geldiği için artık kimse ‘Kocamı aldattım’ demez, ‘Papaz efendi ayağım taşa takıldı’ diyerek konuyu açarlarmış…
Derken yaşlı papaz ölmüş ve yerine bir başka papaz gelmiş ve bakmış ki kasabanın kadınları aşırı derecede namuslu…
‘Taşa takılıp düştüklerinde oraları buraları açılıyor’ diye günah çıkartmak istiyorlar… Doğruca belediye başkanına gidip durumu anlatmış ve derhal kaldırımların düzgün olarak onarılmasını istemiş.
Duruma vakıf olan başkan katılırcasına gülmeye başlayınca papaz şaşırmış ve:
-“Sayın başkan gülüyorsunuz ama en çok da sizin eşiniz taşa takılıyor… Lütfen Yanii!”
 
***
MASALLARDAN NELER ÖĞRENDİK?
SİNDİRELLA
Hatun kısmısının gece 12’den sonra sokakta işi yoktur.
Küçük ayak, hem seri sonu indirimlerde hem de prens bulmakta avantaj sağlar!
Kendini kaptırma neyin ne zaman balkabağına dönüşeceği belli olmaz.
 
PAMUK PRENSES
Kadınlar kadınları kıskanır.
Aynalar yalan söylemez.
Durduk yere ormana gitmemelidir.
Her beleşe gelen elma yenmemelidir.
İlkyardım bilmek iyidir.
Prensleri cezbeden ‘Uyanık olmayan’ prenseslerdir.
Hayatınızı kurtaran küçük sandığınız insanları, önünüze ilk gelen prense takılıp terk etmek ayıptır.
Nasibin seni nerede olsa bulur...
 
UYUYAN GÜZEL
Çirkin cadılar her partiye, toplantıya veya güne davet edilmelidir kesinlikle atlanmamalıdır.
Kızlar uyurken yaşlanmazlar.
Güzellik uykusu gerçektir.
Uyku güzelleştirir hücreleri yeniler 100 yıl
Uyuyunca ipek gibi teniniz olur.
Tüm dünya ‘Dur bi bakayım şu sarayda ne var’ merakıyla yanıp tutuşan yakışıklı prenslerle doludur, dolayısıyla evde oturup kısmet beklenmelidir.
 
RAPUNZEL
Uzun saçların bakımı zordur lakin bir gün gerekli olabilir.
Kadınların en çekilmez yerleri saçlarıdır.
Saç kadının süsüdür.
Süs dışı işlevlere kullanırsan kopar!
Seni kurtarmak için bile olsa saçını çeken prensten insana hayır gelmez.
 
KIRMIZI BAŞLIKLI KIZ
Sokakta her gördüğün zibidiyle konuşulmaz.
Etraf evcil olmayan hayvanlarla dolu dikkatli olmalıdır.
Bugün ninesini tanımayan, yarın kendini de tanımaz.
 
ÇİZMELİ KEDİ
Kedinizin bir bildiği vardır.
 
ÇİRKİN ÖRDEK YAWRUSU
‘Güzelim’ deme, bir sivilce yeter
‘Çirkinim’ deme büyüyünce geçer.
 
ALİCE HARİKALAR DİYARINDA
Her tavşanın lafına kanma, her gördüğünün peşine de takılma.
 
ALİ BABA VE KIRK HARAMİLER
Şifreler iyi saklanmalı onun bunun yanında bağırarak söylenmemeli.
Bankamatik kuyruğunda yabancılardan yardım alınmamalıdır.
 
HANSEL İLE GRATEL
Çocuklar evden kaçtıklarında geri dönüş yolunu bulmak için sepeledikleri materyalin yenmez çürümez paslanmaz alaşımdan yapılmış olmasına özen göstermelidir.
Çikolatadan evler yenmemelidir.
Can boğazdan gelir boğazdan da gider.
Her yaşlı kadın nene değildir.
Tüme varım olaraktan da her sakallı deden değildir.
Cadıları ittirmekte sakınca yoktur.
Kötüler eninde sonunda yanacaklar.
 
***
Sosyeteden bir hatun, dostlarıyla bir araya gelmek için bir yemek düzenler.
Birkaç hortumcu, bazı devlet adamları, playboylar, playgirller falan derken, “birkaç kişi de sanat camiasından olsun” diye düşünür ve davet eder.
Bu sanatçılardan biri çok ünlü bir fotoğrafçıdır.
Fotoğrafçı, ev sahibesinden izin ister ve geceyi değerlendirmek, fotolarını teşhir etmek amacıyla, salonun uygun bir köşesine küçük bir sergi açar.
Yemekten önce sergi kısmında vakit geçirilir, sorular sorulur, kritikler yapılır.
Ev sahibesi de boş durmaz, müthiş bir yorum yapar;
-“Fotoğraflarınız çok güzel beyefendi. Pahalı ve güzel bir makineniz olsa gerek.”
Sanatçı tevazu içinde gülümser sadece. Bozulduğunu belli etmez.
Yemekler yenir, sohbetler edilir, kakara-kikiri derken, vakit geçer ve vedalaşma zamanı gelir.
Herkes birer ikişer ayrılırken, sıra sanatçıya gelir:
-“Yemekleriniz mükemmeldi hanımefendi. Harika ve çok pahalı tencereleriniz olsa gerek...”
 
***
Temel bir gün bara gidip barmenden 3 bira ister ve hepsini ardı arında içer.
Bir kaç gün arayla aynı şey olunca barmen merak eder ve sorar;
-“Niye hep 3 tane bira içiyorsunuz?”
Temel cevap verir;
-“Ben, Dursun ve Hamdi üçüzüz. Hepimiz dünyanın farklı yerlerindeyiz. Hepimizde bara girdiğimizde birbirimizin yerine bira içeriz, öteki iki birayı o yüzden içiyorum.”
Bir müddet aynı bara uğramayan Temel günler sonra çıkagelir ve 2 bira ister, barmen servis yapar ama Temel biraları içtikten sonra dayanamayıp sorar:
-“Allah rahmet eylesin efendim, kardeşinizin biri öldü herhalde?”
Temel cevap verir;
-“Hayır, ben içkiyi bıraktım.”
 
***
Yaşlı İtalyan, kasabanın papazına günah çıkarmaya gitmişti. İhtiyar adam itiraflarına başladı;
-“İkinci Dünya savaşının ilk günlerinde bir güzel kız kapımı çalıp kendisini Almanlardan saklamamı istedi. Onu bodruma sakladım. Ve Onu asla bulamadılar.”
-“Bu harika bir şey” dedi, papaz…
İhtiyar “Devamı var” diyerek anlatmaya devam etti;
-“Ben zayıf karakterli bir adamım.
Bir gün ondan, kendisini saklamamın bedelini, bazı arzularımı gidererek ödemesini istedim.”
Papaz bir süre düşündü, sonra;
-“Hımmm... Savaş yılları. Zor günler... O koşullarda böyle bir zaaf affedilebilir, çok büyük bir riski göze almışsınız kaldı ki, kız Almanların eline düşse, başına çok daha kötü şeyler gelirdi. Tanrı anlayışlı, hoş görülü ve affedicidir. Yaptığınız iyilik ve kötülükleri tartar, sizi şefkatle yargılar.”
Yaşlı adam;
-“Teşekkür ederim peder şimdi içim rahatlamışken, bir soru daha sorabilir miyim?”
Papaz;
-“Tabii sorabilirsin oğlum”.
-“Ona savaşın bittiğini söylemem gerekiyor mu?”
 
***
Rebeka, parmağındaki nişan yüzüğünü çıkarıp nişanlısına uzattı:
-“Artık seni sevmoorum Salamon. Ayrilalim.”
-“Peki, kimi sevoorsun?”
-“Moiz’i...”
-“Ya...! Nerde simdi o kerata?”
Rebeka ağlayarak Salamon’un ellerine sarılır:
-“Sakın ha! Ona bir sey yaparsin?”
-“Yapıcaam!”
-“Yapma Salamon, ne olur!”
-“Yapıcaam Rebeka! Oyle bi yapacaam ki!”
-“Ne yapacaksin? Yoksa onu öldürecek?”
-“Yok be kuzum. Su nisan yüzüğni ona satıcaam!”
 
***
Bir Fransız, bir Alman ve Temel bir müzede “Adem ve Havva Cennet Bahçesinde” tablosuna bakıyorlarmış:
Alman:
-“Bedenlerinin kusursuzluğuna bakar mısınız? Adem ile Havva mutlaka Alman olmalı.”
Fransız:
-“Havva ne kadar güzel, Adem ne kadar yakışıklı. Bu denli çekici olduklarına göre, hiç kuşkusuz Fransız olmalılar”
Temel, tabloyu uzun uzun izledikten sonra kararını vermiş:
-“Bunlar kesin Türk’tür. Üstte yok, başta yok, elmadan başka yiyecek yok… Ama hala kendilerini Cennette sanıyorlar.”
 
***
Bir kadın ve bir adam, New York'ta bir gökdelenin tepesindeki restoranda romantik bir yemek yiyorlarmış.
Kadın sormuş:
-“Napıcaz yemekten sonra?”
Adam,
-“Alışveriş yaparız, gezeriz sonrada yatağa gireriz” demiş.
Kadının zoruna gitmiş.
-“Bütün erkekler böylesiniz işte. İlla yatak, illa yatak!” demiş…
Üzgün bir şekilde kalkmış, pencereye yanaşmış ve kendini gökdelenin 80. katından aşağı bırakmış, aşağıya düşmeye başlamış…
Gökdelenin 74. katında camdan dışarıyı seyretmekte olan bir Fransız düşen kadını görünce hemen elini uzatmış ve kadını yakalamış.
İçeri almış.
-“Neden atlıyorsun? Hayat ne güzel, gel beraber Fransa’ya gidelim gezelim, alışveriş yapalım sonrada yatağa gideriz…” demiş.
Kadın bunları duyunca yine zoruna gitmiş.
Gözyaşları içinde cama koşmuş ve aşağıya atlamış.
50. kata geldiğinde balkondan bakan İtalyan bir adam kadını düşerken görünce hemen ellerini uzatıp yakalamış kadını.
-“Neden atlıyosun? Hayat ne güzel” demiş. “Gel beraber İtalya’ya gideriz. Pizza yeriz, dolaşırız sonra da yatağa gireriz…” demiş.
Bu böyle bir kaç defa sürmüş.
En sonunda kadın yine aşağı doğru düşerken 18. katta Bizim Temel yakalamış kadını havada…
Tutmuş içeri almış.
-“Neden atlıyorsun hayat ne güzel” demiş. “Ben seni Karadeniz’e götürürüm. Balık tutarız, hamsi yeriz, çay toplarız, hamsili pilav yeriz, hamsili ekmek yeriz, hamsi tatlısı yeriz” demiş.
Kadın şaşkın bir tavırla;
-“E! Peki sonunda yatağa gitmeyeceğiz mi?” diye sorunca,
Temel sinirlenmiş;
-“Vay seni gidi pis fahişe” dedikten sonra kadını aşağıya atmış!