Çocukken korku filmlerine gittiğimde korkardım haliyle, tüm çocuklar gibi. Gençlik yıllarımda bu senaryoların “Nasıl yazıldığı?” konusuna takılırdım.

Çok daha sonra ben de bir korku senaryosu yazmıştım ve hatta kısa da olsa bir film yönetmiştim.
.
İşin özü şu:
Seyircinin korkmak için beklediği sahnede hiçbir şeyin olmaması, ancak hiç beklenmedik bir durumda ortaya çıkan kişi veya objelerle korkutulması.
.
Günümüzde korku filmleri artık korkutmuyor.
Zira karşılaştığımız haberler bizi öylesine korkuya alıştırdı ki, yaşanan olaylar bize normal gelmeye başladı.
 
***
En basitinden bir haber:
“TK-2256 sefer sayılı İstanbul (IST)-Hatay (HTY) seferinde uçağın iniş sırasında lastiği patladı. Bu patlamaya bağlı olarak uçağın iniş takımlarından birinde aşırı ısınma meydana geldi ve itfaiye ekipleri iniş sonrası duruma hızlı şekilde müdahale ederek soğutmayı sağladılar. Yolcular ve personel güvenli şekilde uçaktan tahliye edildi.”
.
Uçağın içindeki korkuyu düşünebiliyor musunuz?
 
***
Görüntüleri sosyal medyaya düşen bir başka haber Bursa’dan:
“Görüntüde iki personelin hasta yatağında yatmakta olan yaşlı bir kadının üzerine para atıp: “2 milyon dolar olarak bırakıyorum, yarın 4 milyon dolarak alacağım. Al paralar, paralar. Bu paraları sana niye veriyorum, biliyor musun? Çünkü senin sağ böbreğini alacağım. Bu paralar sağ böbreğinin karşılığı! Al hadi ameliyata başlıyoruz. Makası getir? Nermin seni ameliyat ediyorlar” diyerek korkuttukları görülüyor.
.
Korku filmi gibi.
.
Yaşlı kadın yattığı yerden kıpırdayamayacak halde. Sadece gözleri ile takip edebiliyor sadist personeli.
Adam kadının üzerine paralar saçarken, böbreğini alacağını söylerken, yanındaki diğer personelden makas getirmesini istiyor.
.
Alfred Hitchcock bile sahneyi bu kadar korkunç yazamazdı sanırım.
.
Aynı hastanede alınan ses kaydına göre, “Yoğun bakımda öldüğü fark edilmeyen bir hastaya yeni ölmüş muamelesi yapıldığı da ortaya çıkmış.”
.
Hastane değil korku merkezi gibi.
 
***
Bir başka haber İstanbul’dan:
“İstanbul Şişli İlçe Emniyet Müdürlüğü Koruma Şube Müdürlüğünde görevli polis memuru Enes Sayhan, kafasına ateş ederek intihar girişiminde bulundu…”
.
Buna yorum yazılır mı?
Bir polis memuru neden hayatına son verir ki?
Geride bıraktığı mektubu ip uçları veriyor belki ancak, soruşturma sonucu gerçek ortaya çıkacak ve sorumlular cezasını verecektir inancındayım.
.
Korku filminde korkusuzluk…
 
***
Bu haber pek korkutmuyor ama resmen ürkütüyor:
“ABD'nin Utah Eyaletinin Salt Lake City kentinde Sezgin Baran Korkmaz davası için görülen duruşmada Korkmaz’ın avukatı Crowl, hâkime kendilerini savunmak için ellerinde 16 bin 700 belge olduğunu, bunlarla ilgili mahkemeye geçerli belgeleri araştırıp sunmak için zamana ihtiyaç duyduklarını ifade etti.”
.
Arada okurken kaçmış olabilir gözünüzden: 16 bin 700 belge…
.
Ben şahsen ürktüm…
Karayip Korsanları’ndaki
“Ölü Adamın Sandığı” gibi:
Aç dosyaları, aç…
 
***
Bu haber genel:
“MEB’in 5. sınıfta devam zorunluluğunu kaldırması, 10 yaşında zorunlu eğitim çağında 312 bin 777 çocuğu tarikatlara itti. İlkokul 4. sınıftan bu yıl mezun olan 5.4 milyon öğrenciden, 140 bin 834’ü ortaokula hiç kayıt yaptırmadı…”
.
Haber başlığı şöyle verilmiş:
“Yüzbinlerce çocuk kayıp…”
.
Haberi okuyunca ne hissettiniz?
 
***
İstek şarkı terörü devam ediyor.
Haber şöyle:
“Ankara’da müzisyen Onur Şener'in istek parça cinayetine gittiği olay tüm Türkiye'de geniş yankı bulurken benzer bir olay İstanbul'da meydana geldi.
Arkadaş grubuyla ünlü bir eğlence mekânına giden 20 yaşındaki Arda Güner, istek parça çaldırdı. Bu sırada kendi istek parçası çalmakta olan ve Güner’in bunu değiştirmesiyle çılgına dönen 25 yaşındaki Mert Öztürk, Güner ve arkadaşlarının bulunduğu masaya gelerek ‘Neden şarkıyı değiştirdin?’ diye sordu.
Kendisinin istek parça çalındığını bilmediğini belirten Güner özür dilese de bu Öztürk'ü sakinleştirmedi. Masaya Öztürk'ün de arkadaşı gelip ‘Hayırdır bir sıkıntı mı var?’ şeklinde soru yöneltmesi ile ortam iyice gerildi. ‘Bir sıkıntı yok’ şeklinde yanıt alan karşı taraf, ‘Bir sıkıntı olup olmayacağına biz karar veririz’ diyerek öfke saçtı.
İstek parçası değişen adam, parçayı değiştiren Güner'e hem yumruk hem de kafa attı. Garsonların ayırdığı ‘istek parça’ kavgasında Arda Güner’in burnu kırıldı.”
.
Eğer önlem alınmazsa bu olayların artması neticesinde eğlence yerlerinin “Korku Tüneli” gibi mekanlara döneceği aşikâr.
 
***
Haber dünyadan:
“Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), Gambiya’da tespit edilen böbrek yetmezliği salgını ve 66 çocuğun ölümünün ardından Hindistan menşeli 4 şuruba karşı uyarıda bulundu…”
.
Yani diyor ki:
“Sebep şurup…”
.
Sizce, çocuklarına iyileşmesi için verdikleri şurubun ölüm getirdiğini duyan anne ne yapar?
Resmen korku filmi “Dr. Moreau’nun Adası” gibi.
.
Yazıktır, yazık!
 
***
Haber spor dünyasından:
“Bugün oynanacak olan Giresunspor-Beşiktaş mücadelesini Yaşar Kemal Uğurlu yönetecek. Son olarak tartışmaların hedefi olduğu Galatasaray-Gaziantep maçında düdük çalarak tartışmalara sebep olan kararlar vermiş ve o maçtan beri aktif bir hakemlik görevi verilmemişti.”
.
Şimdi en kritik maçlardan biri olabilecek maça verilmesi korku filminin daniskasıdır.
.
Her iki takım için böylesine anlamlı bir korku senaryosu yazdığı için MHK’ye teşekkür etmek lazım.
.
Aynı “Korkunç Aynalar” gibi.
Yıllardır aynı senaryo:
Kimin sahici, kimin gerçek olduğu hiç belli değil…
 
***
Haber Bosna’dan:
“Bosna Hersek'te, 1992-1995'teki savaşta öldürülen ve kimlik tespiti imkânsız olan 22 kurbana ait kemik kalıntıları, tek tabutun içerisinde Vitez Şehitliği'ne defnedildi…”
.
Bir tabuta 22 kurban.
.
Korkunun dik alası.
.
Peki sorumluları?
“Yapanın yanına kar kalıyor” denir buna.
 
***
Haber Kayseri’den:
“Kayseri'nin Melikgazi ilçesinde, bir kişi trafikte kovaladığı kardeşini silahla yaraladı…”
.
İyi okudunuz değil mi?
Kardeşini yaralamış.
.
12 Eylül öncesi “Kardeş kardeşi” vururdu.
O günlere mi döneceğiz yoksa?
Bu ne şiddet, bu ne celal?
 
***
Boğaziçi Üniversitesinden bir haber:
“Kayyım yönetimi, Boğaziçi Üniversitesi Mezunlar Derneği’nin (BÜMED) mezunlar günü buluşmasını beş gün kala yasakladı.”
.
Yahu bırakın şu “Korku imparatorluğunu.”
.
Siz baskı yaptıkça daha çok kenetlendiklerini hala görmüyor musunuz?
.
Etmeyin, eylemeyin.
Bırakın çocukları…
 
***
Haber İstanbul’dan:
“İstanbul’un Bağcılar ilçesinde, iddiaya göre M. Ö. ve husumetlisi olduğu kişi arasında henüz bilinmeyen nedenle tartışma çıktı. Daha sonra M. Ö.’nün evinin önüne gelen kişi, tartışmayı burada da sürdürdü. Öztekin’in evine sandalye fırlatan ve tehditler savuran şüpheli, bir süre sonra evin önündeki eşyaları ateşe verdi. Binanın önünde bulunan kanepe ve tahta parçalarını yakan şüpheli olay yerinden kaçarken, alevler iki katlı binanın dış cephesine sıçrayarak kısa sürede büyüdü…”
.
İşte korku filmi gibi olay.
.
Adam diri diri yakmak istemiş hasmını.
Okudukça tedirgin oluyor insan…
 
***
İşte size bir korku filmi uygulaması daha.
Haber şu:
“Dün benzine 62 kuruş, motorineyse 1,10 TL zam gelmişti. Zamla birlikte motorinin litre fiyatı 24,22 lira, benzinin litresiyse ortalama 19,86 liradan satılıyordu.
Bu geceden itibaren benzinde 74 kuruş, motorindeyse 1 lira 38 kuruşluk zam beklentisi var…”
.
“Saklan çabuk geliyor!”
“Ne geliyor?”
“Ne olacak, benzine zam geliyor…”
“Bittik biz…!”
 
***
Ve son haber Bursa’dan:
“Bursa Büyükşehir Belediyesi, 16 Ekim’de gösterimi yapılacak ‘Medea’ya Göre Ahlak’ oyununu sakıncalı bulduğu gerekçesiyle iptal etti.”
.
Yukarıda yazdıklarım elbette korku hissettiriyor insanda ancak bu haber gerçekten ürkütücü.
.
Sakıncalıymış…
Neye göre?
Kime göre?
.
Kanunlara aykırı olsa zaten başka yerlerde de oynatılmazdı.
.
Demek ki Bursa İl Sınırlarının başka ahlak sakıncaları var.
.
Korku duyacaksanız;
Sanata olan bu şiddetten, bu baskıdan, bu mobbingden duyun.
Sanatsız kalmış bir toplum, külliyen yok olmuş demektir…
Bu olay ise, sanattan korkunun daniskasıdır…