Son yıllarda yerel medyayı takip edenler şuna dikkat etmiştir sanırım. Haftada bir “Uyuşturucu” haberleri var.

“Şu kadar yakalandı,
Bu kadar bulundu,
Sanıklar tutuklandı…”
v.s.
.
Nedir bu?
Nereden gelir?
Nereye gider?
.
Bu işin arkasında kim vardır?
.
Çanakkale gibi küçük ve sakin şehirlerde bu işi yapmak gerçekten zordur.
Zira herkes birbirini tanır.
Ancak burada bile cesaretle ticaretini yapmaya çalışıyorlar.
.
Son yıllarda artan uyuşturucu haberleri bizleri oldukça tedirgin etmeye başladı doğrusu.
Çoluğumuz, çocuğumuz, torunumuz var.
Allah korusun, şu lanet uyuşturucuya bulaşmalarını istemeyiz elbet.
.
Narkotik Şubenin iyi çalıştığını biliyorum.
Gece-gündüz durmadan çalışıyorlar ama nereye kadar?
Yurda nereden gelir, kim getirir?
Bunun da peşine sıkı koşmak lazım.
Yoksa yerel emniyet nereye kadar mücadele edecek?
Ne yapacak?
.
Geçtiğimiz gün Yılmaz Özdil bir yazı kaleme aldı.
“Narko” başlıklı yazısının sonunda şöyle yazdı:
“Sessiz kalan herkes bu vebale ortaktır, Türkiye bu istiladan derhal kurtulmazsa, bu memleketin çocuklarını kimse kurtaramaz!”
.
Yazdıklarını okuyunca dehşete kapılmadım değil.
Gerçekten acil önlem alınması gereken bir konu.
İktidarımızın bu işe acil el atması gerekir.
Bu yazımı okuyan herkes harekete geçmeli, elinden gelen her şeyi yapmalı.
.
Yoksa geleceğimiz tehlike altında…
.
Emniyet Genel Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı’nın her yıl yayınladığı bir rapor var.
.
Bu yılki raporunda şu tablo çıkmış ortaya.
.
Çıkış noktaları şunlar:
“Yapılan tespitlerde;
Kuzey Amerika, Doğu ve Güney Doğu Asya, Yakın ve Orta Doğu, Orta ve Batı Avrupa’nın ‘Amfetamin’ tipi uyarıcıların (ATS) kaçakçılığında,
Güney Amerika’nın ‘Kokain’ kaçakçılığında,
Batı ve Güney Batı Asya’nın ise ‘Afyon ve türevleri’ kaçakçılığında ana çıkış ve üretim bölgeleri oldukları görülmektedir.”
.
Uyuşturucu trafiğinin açıklaması şöyle:
“Uyuşturucu kaçakçılığı bağlamında son derece önemli bir güzergâh olan ‘Balkan Rotası’ üzerindeki konumu ile Türkiye, gerek Asya’da üretilen ve Avrupa’ya transfer edilen başta eroin olmak üzere afyon türevleri kaçakçılığında ve aynı bölgede son yıllarda imalatı ve kaçakçılığı artmaya devam eden metamfetaminde, gerekse Avrupa’da üretilen ve Asya’ya sevkiyatı yapılan sentetik uyuşturucu ve bu maddelerin üretiminde kullanılan kimyasalların kaçakçılığında transit ve hedef ülkedir.”
.
Durum böyle olunca uyuşturucunun ülkemiz sınırlarından girmesinin önlenmesi kapsamında daha sık çalışmalar yapılmalıdır.
.
Vatandaş olarak bizlere düşen görev ise aile bireylerimizi, mahalle sakinlerimizi bu illetten uzak tutmak için elimizden geleni yapmalıyız.
.
Duyduğumuz, gördüğümüz her türlü olayı emniyet birimleri ile paylaşarak ülkemiz ve geleceğimiz için onlara yardımcı olmalıyız.
 
***
ÇÖPLER! ÇÖPLER! ÇÖPLER!
Geçtiğimiz senelerde titizlikle üzerinde durulan çöp toplama işi, sanki bu sene geriledi gibi.
.
Bir ağabeyimiz Dardanos’ta 4 gündür toplanmayan çöp resmini çekerek sosyal medyada yayınlamış.
.
Haklı mı?
Haklı…
.
Bir turizm kenti olarak yaz sezonunda özellikle dikkat etmemiz gereken kurallar var.
.
Çöpler toplanacak,
Trafik denetlenecek,
Asayiş üst düzeyde sağlanacak,
Oteller, moteller sıkı denetlenecek,
Lokantalar, barlar ve eğlence yerleri daha sık kontrol edilecek,
Fiyatlar mercek altına alınacak,
v.s.
.
Geçtiğimiz sene aynı yere iki günde bir uğrayan çöp görevlileri, bu sene pek kulak asmıyorlar gibi.
Güzelim sahil uçuşan naylonlarla ve çöp atıklarıyla dolu.
Hafta sonları iğne atsanız yere düşmeyecek şekilde kalabalık olan sahilin çöpünü bırakın iki günde bir, her saat başı toplasanız yetişmez.
.
Durum böyleyken, belediyemizin bilhassa yaz sezonunda sahillerimize daha duyarlı davranması gerekirken, durum da ortada.
.
Hatta belediyenin sadece Güzelyalı ve Dardanos’a özel birimler oluşturması bile gerekir.
Zira sokak içleri, caddeler inanılmaz kötü.
.
Marketlerin pislikleri de cabası.
.
Eh ne diyelim?
.
Yazması bizden,
İlgilenmesi belediyeden.
.
Sonucu fotoğraflarla haftaya yazarım.
 
***
KAYNIYOR MU?
Sebep?
Dövizin tavan yaptı,
Enflasyon rekor kırdı,
Sonuç?
Ekonomi dibe vurdu.
.
Ekonomi tahsili yapmışların çok iyi bildiği “Kurallarla oynarsan, seninle oynarlar” şeklindeki bilginin, siyasetçi tarafından bilinmemesi, yaşadığımız ortama “Kaynamayı” getirebilir.
.
AK Partinin kurulduğu yıllardaki misyonu ve vizyonu ile şimdiki arasında dağlar kadar fark var.
.
Kimse bunun tersini söyleyemez.
.
3 Y ile gelen bir parti, şimdilerde 3 Y ile gidecek gibi gözüküyor.
.
Yine yazılmamış siyasi bir kurala göre:
“Geldikleri gibi giderler…”
.
“Yolsuzluk,
Yoksulluk ve
Yasaklar…”
Günümüzde başımıza dert olan şeyler.
.
Sokaklar insan kalabalıklarıyla dolu.
.
Kimi yoksulluk diyor,
Kimi Yolsuzluk diyor.
Kimileri de yasaklardan dem vuruyor.
.
Siyasette hiçbir iktidar ortaya çıkıp:
“Bunun suçlusu benim. O sebeple istifa ediyorum” demedi.
.
Demeyecek te zaten.
.
Günümüzde muhalefet suçlu bulunurken, iktidar ise sütten çıkmış ak kaşık mübarek...
.
20 senedir ülkeyi tek başına yöneten bir iktidar nasıl bu hale geldi?
Biz görmeyiz ama çocuklarımız, torunlarımız bununla ilgili “Gerçekleri yazan ilgilisinin yazmış olduğu kitapları” okuduğunda anlayacaklar.
Ama iş işten geçmiş olacak.
.
İşin kaynama noktası ise şöyle:
Reis’e ulaşamamaktan,
İşlerini yaptıramamaktan,
Kendi seçim bölgelerine hizmet getirememekten dem vuranlar “Kazanı kaldırıyorlar” haklı olarak.
.
Parti içinde saraya yakın olanlar sadece iktidar gücünü kullanırken, diğerlerine mecliste el kaldırma görevi verilmiş.
.
Bu arada seçimin sonucunu “Mağlubiyet” olarak görenlerin, yavaş yavaş masalarını topladıkları da gelen bilgiler arasında.
.
Ankara kulislerinden haberler veren Barış Soydan şöyle yazmış;
“… Geçen ay bu köşede ‘Binali Yıldırım’ın da aralarında olduğu bir grup, ‘ekonominin gidişatına ve seçimlerin kaderine ilişkin’ ciddi endişeler taşıyor.”
.
Parti üst kademesine yakınlığı ile bilinen Metin Külünk de şöyle dedi:
“Kalkınma göstergelerinin en önemlileri halkın mutluluğu ve refah seviyesidir. Özellikle dar gelir grubu ve orta sınıfın refahı ekonomi yönetiminde temele oturtulmalıdır. Ekonomi bürokratlarının ne hikmetse ilgisini çekmeyen bu alana acilen dokunulmalıdır.”
.
Artık eskisi gibi “Eleştirmek” AK Partililerin korktuğu bir şey değil.
Açık açık söyleyebiliyorlar.
Bu bile gidişattan ne kadar rahatsız olduklarının belirtisi değil mi?
.
Misal Binali Yıldırım’ın alçak sesle de olsa: “Gençler ve şehirlerde oy kaybımız ortada, dengeli gitmemiz ve merkezi hedeflememiz lazım. Yoksa İyi Parti tahminimizden daha fazla oy koparabilir…”
.
Diyeceğim o dur ki:
“Tencere tava” gereğini yapacak gibi.
.
“Kurallarla oynayan ile oynarlar…”
.
“3 Y” demesi kolay, yapması zordur…
.
“Kaynayan tencere kapak tutmaz…”
.
“Korkunun ecele faydası yoktur…”
.
Son söz olarak bir haberi aktarayım.
Haber şöyle:
“Barış Soydan ‘AKP içinde ekonomiyle ilgili rahatsızlık büyüyor’ başlıklı yazısında,  AKP’nin ileri gelenlerinden biriyle ilgili ilginç bir gelişme yaşandığını aktardı. Partide zaman zaman etkili görevler alan siyasetçinin son dönemde Ankara’daki gayrimenkullerini elden çıkardığı söylendiğini yazan Soydan köşesinde, ‘Buna dair, hem de parti içinde yapılan ilginç bir yorum var: ‘Abi kaçıyorlar.’ Bu bir yakıştırma olabilir. Ama parti tabanındaki psikolojiyi göstermesi açısından hayli ilginç bir yakıştırma…’ ifadelerine yer verdi.”