Uy sevgili uşağum Dursun. Allah’ın selamı üstine olsun....

Mektubu çok yavaş yazayrum, çünkim pilurum, çabuk okuyamazsun!
Benden yana sual edersen, Allahuma pin şükür eyiyim, yeni bir iş puldum.
Emrimde yüze yakın adam var, hepisi da sessiz sedasuz, gendi hallerinde.
Ne iş pulduğumi soraysan söyleyeceğum da patlama, mezarluk bekçisi oldum.
Bacin Emine bir uşak doğuracak, daha erkek midur, kiz midur, belli teğul.
Haçan o yüzden sağa dayi mi oldin, teyze mi oldin söyleyemeyrum.
Temel emicen de tükan açtı, o da otuza aldigini yirmibeşe vereyi sürümden kazanaymiş oyle tedu.
Bizim köye findukçularin Temel’i muhtar seçtuk, akillu uşakdur da!
Geçen gün hepimizi zelzeleye karşi aşi etturdu.
Temel akilludur, hem de durusttur...
Geçenlerde bir taksinin şoforu köye varmış, muhtari arayi, meğer yolda bir tavuk ezmiş sahibini sorayimiş.
Muhtar Temel tavuğa bakmış, ‘Ha bu bizden teğildur, bizim köyde yassu tavuk yoktur’, demiş.
Senin küçüğün Memet çok akilli bir uşak çıktı.
Geçen gün tepeye varmış, elinde bir ip sallayup durayi.
Anan, ‘Uy uşağum ne edersun oraya?’ demiş.
O da ‘Hava turumuna bakayrum’ demiş. Çektum oni akşam karşuma, ‘Anlat de bakayum şu hava durumu işinu’ dedim.
Anlatti, meğer ip sallanunca havanun rüzgarli olduğuni, ip islaninca da yağmur yağdiğuni anlayimiş.
Çok akilli uşak vesselam.
Sen o yaşta böyle akilli degildun!
Yaa işte böyle usağum…
Memleçetten sağa pol pol havadis…
Yeni havadis olursa yine yazarum…
Baki Hüda’ya emanet ol.
Baban.
Not: Sağa para göndereceydim fekat, zarfı kapatmış idum koyamadum…
 
***
GERİZEKALI
Temel hayatında ilk defa İstanbul'a gider orada burada dolaşırken gözüne bir petshop ilişir ve içeri girer.
Petshopta hayatında görmediği ve adını bile duymadığı renkli bir kuşa rastlar ve Petshop sahibine bunun ne olduğunu sorar...
Petshop sahibi papağanı ve özellikleri anlatır.
Bizim Temel bu kuşu almak istediğini ve köyüne götürüp herkese göstermek istediğini söyler ve fiyatını sorar.
Petshop sahibi yüksek bir rakam söyleyince Temel o kadar parası olmadığını ama kuşu gerçekten almak istediğini söyler.
Petshop sahibi Karadenizlileri çok sevdiğini bu nedenle ona papağan yerine onun üç yumurtasını vereceğini söyler...
Adam üç yumurtayı alıp köyüne sevinçle döner, aradan zaman geçer ve yumurtalardan bir serçe, bir kumru ve bir güvercin çıkar...
Temel çok sinirlenip İstanbul’un yolunu tutar...
Petshopa çok sinirli sinirli girer ve o anda papağan “Geri zekâlı, geri zekalı!” diye bağırır...
Buna daha da çok sinirlenen Temel cevap verir
-“Belki ben geri zekâlı olabilirim ama bizim bütün köy de senin fahişe olduğunu biliyor...”
 
***
İLLA YATAK
Bir kadın ve bir adam, New York'ta bir gökdelenin tepesindeki restoranda romantik bir yemek yiyorlarmış.
Kadın sormuş:
-“Napıcaz yemekten sonra?”
Adam,
-“Alışveriş yaparız, gezeriz sonrada yatağa gireriz” demiş.
Kadının zoruna gitmiş.
-“Bütün erkekler böylesiniz işte. İlla yatak, illa yatak!” demiş…
Üzgün bir şekilde kalkmış, pencereye yanaşmış ve kendini gökdelenin 80. katından aşağı bırakmış, aşağıya düşmeye başlamış…
Gökdelenin 74. katında camdan dışarıyı seyretmekte olan bir Fransız düşen kadını görünce hemen elini uzatmış ve kadını yakalamış.
İçeri almış.
-“Neden atlıyorsun? Hayat ne güzel, gel beraber Fransa’ya gidelim gezelim, alışveriş yapalım sonrada yatağa gideriz…” demiş.
Kadın bunları duyunca yine zoruna gitmiş.
Gözyaşları içinde cama koşmuş ve aşağıya atlamış.
50. kata geldiğinde balkondan bakan İtalyan bir adam kadını düşerken görünce hemen ellerini uzatıp yakalamış kadını.
-“Neden atlıyosun? Hayat ne güzel” demiş. “Gel beraber İtalya’ya gideriz. Pizza yeriz, dolaşırız sonra da yatağa gireriz…” demiş.
Bu böyle bir kaç defa sürmüş.
En sonunda kadın yine aşağı doğru düşerken 18. katta Bizim Temel yakalamış kadını havada…
Tutmuş içeri almış.
-“Neden atlıyorsun hayat ne güzel” demiş. “Ben seni Karadeniz’e götürürüm. Balık tutarız, hamsi yeriz, çay toplarız, hamsili pilav yeriz, hamsili ekmek yeriz, hamsi tatlısı yeriz” demiş.
Kadın şaşkın bir tavırla;
-“E! Peki sonunda yatağa gitmeyeceğiz mi?” diye sorunca,
Temel sinirlenmiş;
-“Vay seni gidi pis fahişe” dedikten sonra kadını aşağıya atmış!
 
***
UYMADI AMA
İdris ile Dursun, kahvede ayrı masalarda hafif sıkkın oturuyorlar.
İdris sesleniyor:
-“Ula Dursun bana ‘Ayran’ desena... “
-“Ayran!”
-“Uyy, ben da senun karuna hayran!”
Fena halde bozulan Dursun, biraz sonra İdris’e seslenmiş;
-“Bana ‘Gazoz’ desena...”
-“Gazoz...”
-“Uyy, ben da senun karini öptum...”
İdris, dudak bükmüş:
-“Bu söyledigunun kafiyesi yoktur...”
Dursun sözü bağlamış:
-“Kafiyesi yoktur ama asli vardur!”
 
***
FARE ZEHİRİ
Eczacı Temel akşam saatlerinde Dursun’un kapısını çalmış:
-“Ne oldu Temel, nedir telaşın?”
-“Sorma be Dursun. Ben bugün sana ‘mide ilacı’ veriyorum diye yanlışlıkla ‘fare zehiri’ vermişim.”
-“Eyvaaaah! Ne olacak şimdi?”
-“Ne mi olacak? Beş milyon daha vereceksin!”
 
***
AV SEZONU
Çiftçilik yapan Temel ile Fadime yeni evlenmişler.
Tabi gündüzleri Temel tarlada çalışıyormuş.
Evleri bir tepenin üstünde çalıştığı tarla da tepeden aşağıda düzlükteymiş.
Tarlada çalışırken Temel’in canı Fadime’yi çekiyor ve eve koşmaya başlıyor.
Ama eve girene kadar derman kalmadığından çok zorluk çekiyormuş.
Bir gün şehre kasabaya inmiş.
Tanıdık bir doktor bunu görünce;
“Hayrola Bu ne surat” diye sormuş.
Temel de durumu olduğu gibi doktora aktarmış.
Doktor da;
-“Bunda üzülecek ne var? Niye sen kendini yoruyorsun. Av silahını tarlaya giderken yanına al. Fadime’yi canın çekince 1 el ateş et. Fadime durumu anlasın ve senin yanına gelsin. İşinizi rahatlıkla görün ve mutlu olun” diye nasihat etmiş.
Bu uygulama Temel’in çok hoşuna gitmiş. Başlamış bu taktiği uygulamaya.
İşler çok iyi.
Aradan bir zaman sonra Temel yine şehre alışverişe inmiş.
Aynı doktor bunu görünce sormuş;
-“Nasıl? Verdiğim taktik işe yaradı mı?”
Temel;
-“Sorma doktor, baştan çok iyi idi. Fakat av mevsimi başladığından bu yana Fadime kötü yola düştü…”
 
***
JAPON MUSUN?
Temel parkta yanında oturan adama sormuş;
“Ula hemşerim sen Japon misun?”
Adam; “Hayır değilim” demiş.
5 dakika sonra yine sormuş;
“Ula hemşerim sen Japon misun?”
Adam biraz sinirli cevaplamış:
“Yok kardeşim! Ne Japon’u?”
Temel dayanamamış biraz sonra yine sormuş; “Hemşerim sen Japon misun?”
Adam bu kez Temel’den kurtulmak için;
“He lan!... Japon’um... Ne olacak?” deyince Temel şaşkınlıkla;
“Vallahi hiç benzemeysun...”
 
***
KARIŞTIRIRSIN
Adamın birisi arabayla Trabzon’da bir arkadaşının lokantasını arıyormuş.
“En iyisi bir adres sorayım” diye düşünüp yol kenarındaki bakkala girmiş.
-“Pardon, Karadeniz Lokantası nerededir?”
-“Uşağum, buradan dümdüz 50 km gideceksun. Sağdaki Shell benzinliğunu görünce bir U dönüşü yapıp, 15 km ceri geleceksun, sağ taraftadur.”
Adam şaşırmış.
-“Peki buradan 35 km gidip sola dönsem daha iyi olmaz mı?”
Bakkal gülmüş:
-“Kariştirursun...”
 
***
PİSLİK
Temel her gün evine trenle gidip gelmektedir.
Yine bir gün trende giderken karşısında oturan adamın biri, Temel’in gözünün içine bakar bakar “Pislikkk” der.
Temel şaşırır “Bana mı dedi” diye sağına soluna bakınır.
Adam yine “Pislikkk” der.
Temel yine şaşkınlık içinde sağa sola bakınır; “Sanırım bana diyor” diye düşünerek olay çıkmaması için ilk durakta iner ve olayı evde karısına: “Fadime bugün trende adamın biri bağa ‘pislik’ dedi” diyerek anlatır.
Fadime; -“Hadi ya bak terbiyesize!” diyerek geçiştirir.
Temel ertesi gün aynı adamla tekrar trende karşılaşır.
Adam bu sefer Temel’e bakarak şöyle der:
-“Dedikoducu pislikkk…”
 
***
ECZANE
Temel ile Dursun gece bekçisiymiş.
Tam konservatoryumun önünden geçerlerken orada bir adamın cesedini görmüşler.
Temel hemen telsizi açmış durumu merkeze bildirecekken birden durmuş ve Dursun’a sormuş:
-“Ula konservatoryum nasıl hecelenir?”
Dursun düşünmüş, taşınmış ve:
-“Bilmiyorum…” deyince Temel;
-“O zaman bu cesedi şuradaki eczanenin önüne çekelim...”