Kim ne derse desin.

Kim ne derse desin.
Bu Cumhur ittifakına şapka çıkarmak gerek.
Buradan “Helal olsun” diyorum.
.
Neden mi?
.
Yüzyüze,
Başbaşa,
Telefonla,
e-mail ile,
Faxla v.s.
Anketler yapılmış,
Sorular sorulmuş,
İnsanlar da cevaplamış.
.
Soru şu:
“Şu an ülkemizin en önemli sorunu nedir?”
.
Verilen cevapların,
Yüzde 71’6’sı şöyle:
“Ekonomi…”
.
Zaten bu cevabı vermeyenleri kürekle kovalamak lazım.
.
Yüzde 36,2’si ise:
“İşsizlik” demiş.
.
Yüzde 13,1’i ise;
“Eğitim sorunu” olduğunu söylemiş.
.
Şu “İşsizlik” diyenlerin ekonomisi iyi olup da işi mi iyi değilmiş onu anlayamadım.
Hele üçüncü sırada önemli sorun olarak “Eğitim” diyenlere ne demeli?
.
Şimdi gelelim ilk baştaki tespitime.
Hani “Helal olsun” dediğim noktaya.
.
İkinci soru şu olmuş:
“Ülkedeki ekonomik sıkıntının sorumlusu kim?”
.
Halkın, yüzde 51,1’i,
“Hükümet” demiş.
Eyvallah…
.
Şimdi sıkı durun:
Ankete katılanların yüzde 26,6’sı ne demiş biliyor musunuz?
.
“Dış güçler…”
Yani:
“Dış minnaklar…”
.
Yanlış okumadınız.
Aynen bu cevabı vermişler ve oranları yüzde 27 gibi.
.
İnsan bazen ağlamak ister ya,
İşte o vakit yüzde 27’nin verdiği cevaba bir daha baksınlar ve sabahlara kadar ağlasınlar.
.
Hükümetin her yaptığı hatayı sürekli olarak dış güçlere bağlamasını kendisine şiar edinen seçmen, anlaşılıyor ki iktidara zincirle bağlanmış.
Ve ne yapsa ondan kopamıyor.
.
Yani sıkı bir yüzde 27 var anlaşılan.
.
Şimdi size ikinci bir sıkı durun mesajıyla geliyorum.
Bunu okumadan önce kendinizi koltuklara sıkı sıkı bağlayın, ola ki düşersiniz diye.
.
Hani seçmene:
“Ülkedeki ekonomik sıkıntının sorumlusu kim?” diye sorulmuştu ya.
.
Bu soruya yüzde 11,6 “Ne demiş?” tahmin edin?
.
Edin edin…
Tahminlere devam edin…
Bulamazsınız.
.
O halde tekrar sıkı durun cevabı yazıyorum:
“Muhalefet…”
.
Ben bile “acaba yanlış mı yazdım” diye tekrar tekrar okudum haberi ve ne yazık ki doğruymuş.
.
“Baylar, bayanlar,
Merdivenden kayanlar…
Şimdi size ekonominin kötü gidişatının sebebini açıklıyoruz.
İktidar kanadından aldığımız habere göre;
Ülkenin içinde bulunduğu çöküntünün sorumlusu,
Vergilerin artması,
Elektriğin bizleri çarpması,
Doğalgazın halkı yakması,
Benzinin aşırı artması,
Suyun damla damla akması,
Zamların bütçelere yan bakması,
Yağ kuyruklarının uzaması,
Konut ve araba fiyatlarının fırlaması,
Ve hayatımızın zindan olmasının
Tek sebebi;
Muhalefetmiş…”
.
Evet, evet yüzde 11,6 bu cevabı vermiş…
.
“Dış minnaklar + Muhalefet” diyenlerin toplamı?
Eşittir:
Yüzde 38
.
Şimdi herkes arkasına şöyle bir yaslansın.
Tabloya baksın.
Kendisine ders çıkarsın.
.
Başka ülkede olsa zaten hükümetlerin kendi inisiyatifleri ile istifa edecekleri bir ortamda bizim iktidarın sağlam olarak yüzde 38 oyu var…
.
Biz ne dersek diyelim,
Siz ne derseniz deyin,
Onlar ne derse desin,
Bu iktidarın yüzde 38 oyu var.
.
Hani,
“Sandıkta çakılacaklar,
Dibe vuracaklar,
Ecevit gibi olacaklar,
Tarihe gömülecekler” şeklinde bol keseden atanlar var ya:
Ahan da durum bu:
Yüzde 38.
.
En başta anket sonuçlarına bakarsanız ekonomiden direkt olarak hükümeti sorumlu tutanların oranı:
Yüzde 51’1.
.
Hani diyorsunuz ya:
“Bu iktidar hala zam yapmaya bıkmadı” diye.
İşte sebebi:
Hala yüzde 38 arkalarında kapı gibi duruyor...
 
***
BAHAR GELMİŞ
Sağlık Bakanımız Dr. Fahrettin Koca diyor ki:
“Baharın 8 Marttan sonra gelmesi tesadüf değil. Dünya Kadınlar Günü kutlu olsun…”
.
Çok büyük bir laf.
.
Manevi büyüklerimiz daha önce bu lafı duysalardı dillerini âleme kaparlardı:
“Biz artık konuşmayalım, üstat geldi” diyerek.
.
Bakanımız twitterden “Ben de kadınlar gününü kutlayayım, benim de bir katkım olsun” babında bir cümle etmiş.
.
8 Mart ile ilişkilendirecek ya?
.
Eee?
8 Mart ne?
Baharın başlangıcı.
.
Ama 8 Mart’ın, neden 8 Mart olduğunu atlamış.
.
Hemen izah edeyim:
.
“Dünya Emekçi Kadınlar Günü” olarak ilan edilen 8 Mart’ın belirlenmesine sebep olan olaylar şunlar:
1- Rusya’da Çarlığın yıkılmasına yol açan 1917 Şubat Devrimi’nin 8 Mart günü yapılan kadın yürüyüşü ve grevlerin başlamış olması…
.
2- 8 Mart 1908’de ABD’nin New York kentinde çoğu sosyalist olan kadın işçilerin öncülüğünde sendikal haklar ve kadınlara oy hakkı talepleriyle düzenlenen miting…
.
3- 8 Mart 1857 tarihinde ABD’nin New York kentindeki bir tekstil fabrikasında grevci işçilere polisin saldırması, işçilerin fabrikaya kilitlenmesi, arkasından da çıkan yangında işçilerin kurulan barikatlar nedeniyle kaçamamaları sonucunda 120 kadın işçinin yanması olayı…
.
4- 25 Mart 1911’de New York’ta gerçekleşmiş Triangle Gömlek Fabrikası yangını olayı…
.
Ancak Birleşmiş Milletler, 8 Mart gününün “Emekçi Kadınlar Günü” olarak ilan edilmesinin sebebini, Rusya’da Çarlığa son veren 1917 Şubat Devrimi’nin Gregoryen takvime göre 8 Mart günü kadınların protesto eylemlerinin ve grevlerin başlamasını göstermiş.
.
Evet sayın bakanım.
Bahar gelmiş ama nasıl?
Tarihte hepsi yazıyor…
 
***
NE DERSEN DE NEFRET ETME
“Pera Palas'ta Gece Yarısı” adlı dizi Netflix’te yayınlanmaya başladı.
.
Başrollerini Hazal Kaya, Selahhattin Paşalı, Tansu Biçer ve Engin Hepileri paylaşıyor.
.
Dizi hakkında çeşitli platformlarda kritikler yapılırken, gündemdeki yerini korurken; Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Hakan, köşesinde Hazal Kaya hakkında sert ifadeler kullandı.
.
Bir oyunu,
Veya
Oyuncuyu,
Beğenmeyebilirsiniz.
Onu sevmeye bilirsiniz.
Şahsı ile probleminiz olabilir.
.
Ama bunu köşe yazınızda, size cevap veremeyeceği bir ortamda hakaret edercesine söyleyemezsiniz.
.
Yazısına:
“Hazal Kaya’nın oyunculuğundan nefretimin 5 sebebi” diye başlamış ve;
“Çok aşırı zorlamayla doğal olmaya çalışıyor.
Gözlerine ve yüzüne ifade yüklemesini bilmiyor.
Sahne ne olursa olsun hep şımarık kız çocuğu modunda.
Hiç bitmeyen, bir yapmacıklık var oyunculuğunda.”
.
Hangi bilgiyle, hangi ilgiyle bunu söyleme hakkını kendisinde bulduysa artık.
.
Tabi cevabı gecikmeden birçok sanatçıdan geldi.
.
Yazının muhatabı Hazal Kaya şöyle cevap vermiş:
“Beğenmemiş olabilirsiniz, bazılarının eleştirinin adaletine dair terazisi kaymış da olabilir. Ama teraziniz kayarken bedenime, varlığıma nefret içerikli yorumlar yapamazsınız! Hele ayrıcalıklı konumlarını korumak için yeri gelince nasıl sustuklarını bildiklerimiz hiç yapamaz! Haddiniz değil!”
.
Kadın yerden göğe haklı.
.
“Diziyi sevmedim” de,
“Beğenmedim” de,
“Hoşuma gitmedi” de,
“Benim tarzım değil” de,
“Kurgu kötü” de,
“Oyunculukları beğenmedim” de,
Hatta televizyonun düğmesini kapa…
.
Ama
Lütfen nefret etme…
.
Cem Yılmaz da: “Sizi bütün cinsiyetsiz duygularımla selamlıyorum. En İyi Kadın Oyuncu Ödülü; ödülü veren Hazal Kaya, kazanan Ahmet Hakan” dedi.
.
Instagram hesabından bir paylaşım yapan Tuba Büyüküstün bir sanatçı olarak olaya dahil olmuş ve şöyle cevaplamış bu nefret yazısını:
“Neden Ahmet Hakan okumuyorum? Yazılarında kendine yetememişliği çok hissediliyor. Eleştiri adı altında hadsizliğe harcayacak vaktim yok. Yıllardır üslup konusunda kendini geliştiremediğini düşünüyorum.
Hazal Kaya’nın oyunculuğu ile ilgili yazısı karşıma çıktı da... Nefret mi? Yok canım yanlış kelime kullanmıştır. Belki de Birdman filminde denildiği gibi…
Kendini gerçekleştiremeyen insanlar, her şeyde yanlış arayan eleştirmenlerden olurlar.”