Bu yazacaklarım cumartesi yazısı değil ama nah boğazıma kadar geldi be kardeşim. .


Bu yazacaklarım cumartesi yazısı değil ama nah boğazıma kadar geldi be kardeşim.
.
Bizim kız işi dolayısı ile seyahate gitmek zorundaymış.
“Torun sizde kalsın ve sabah okuluna götürüverin…” dedi.
.
Ne mümkün.
.
“İnsan torunu için çiğ tavuk bile yer” ama ben bir daha onu okula götürmektense, okulu bıraktırırım daha iyi.
.
İstek Okullarına götürmek istediğim torun için Çanakkale’de hiç alışık olmadığım kadar trafik sıklığı yedim sabah sabah.
.
Troya Caddesi’ne çıkış ve sonundaki o kargaşa beni illallah ettirdi.
.
Hani 3. Köprü yapılacaktı?
Ne oldu?
.
Sayın belediyenin, sevgili ekipleri…
Neredesiniz kardeşim?
Yapmak için sözünü verdiğiniz bu köprü nerede?
.
Bu kadar zor mu yapmak?
.
“Çanakkale’nin en acil sorunu nedir?” diye sorsanız kesinlikle ilk sırada bu köprüden bahsedeceklerdir.
.
Mademki o okula o mevki için ruhsat verdiniz, o halde yolunu da düşünseydiniz.
.
Troya Caddesi’nden saptıktan sonraki yolun hali ise içle acısı.
.
Sabah vakti o yola düşen öğrenci velileri resmen off-road yapıyor.
Daracık, engebeli ve trafik levhasız o yolda gitmek her sürücünün harcı değil.
.
Haydi!
Artık bir el atın şuraya…
.
Bu arada seçimler yaklaşıyor,
Sonra birileri ortaya çıkıp:
“Biz koskocaman boğaz köprüsünü bitirdik, Çanakkale Belediyesi dandik bir köprüyü bitiremedi” diye propaganda yapabilir.
Eh, haklılar da…
 
***
MEĞER FAYDASI VARMIŞ
Şimdilerde çocukların elinden tablet-telefon düşmüyor.
Her daim ellerinde,
Tuvalette,
Yatarken,
Yemekte,
Otururken,
Sokakta yürürken…
.
Eh haksız da sayılmazlar.
Ne top oynayacakları bir yer var, ne de doğru dürüst gidecekleri bir yer.
.
Mahalleye bir bakıyorum, asfalt yol haricinde top oynayacak yer yok.
.
30 sene önce Ankara’ya teyzemlere ziyarete gittiğimde, yeğenlerle top oynamak için asfalt yolu kullanıyorduk.
Acıyordum onlara tabi.
.
O zamanlar Çanakkale bu açıdan rüyalar ülkesiydi.
Şimdi bizim başımıza aynısı geldi.
Betona boğulduk kaldık.
Çocuklar bilgisayara, tablete, telefona düştü.
.
Aslında erkek çocukların bilgisayar oyunlarına fazlaca bağımlı kalması fena bir şey de değilmiş.
“Yok canım, uydurma” demeyin.
Benim fikrim değil ki.
Koskocaman bilim adamları söylüyor.
.
Bakın ne diyorlar:
“Yapılan yeni bir araştırmaya göre 11 yaşında düzenli olarak video oyunu oynayan erkek çocuklarda, üç yıl sonra depresif belirtilerin ortaya çıkma ihtimali daha düşük.”
.
Ne oldu?
Gördünüz mü?
.
“Nasıl olur?” demeyin.
Adamlar açıklamış:
“Psychological Medicine bülteninde yayımlanan çalışmada, sosyal medyada daha fazla zaman geçiren kızlarda ise daha depresif belirtilerin çıktığı görülmüş.”
.
“Bulgular hep beraber değerlendirildiğinde, ekran başında farklı şekillerde zaman geçirmenin, genç insanların zihin sağlığını nasıl olumlu veya olumsuz şekilde etkileyebildiği ve ayrıca erkekler ile kızları farklı biçimde etkileyebileceği görülüyor.”
.
Çocukların hepsi aynı değil yani.
Baksanıza,
Kız-erkek için farklı sonuçları olabiliyormuş.
.
College London Üniversitesi’nde doktora öğrencisi olan başyazar Aaron Kandola, şöyle demiş:
“Ekranlar, geniş çeşitlilikte faaliyete katılma olanağı sağlıyor. Ekran karşısında geçirilen süreye ilişkin sunulan rehber ve öneriler, bu farklı faaliyetlerin zihin sağlığını nasıl etkilediğine yönelik bilgilerimize ve bu etkinin anlamlı olup olmadığına dayalı olmalı.”
.
“Bilgisayar oyunlarının aslında zihin sağlığını iyileştirip iyileştirmediğini doğrulayamasak da, yaptığımız çalışmada bilgisayar oyunlarının zararlı olmadığı ve bazı faydaları olduğu görüldü. Bilgisayar oyunları, özellikle salgın esnasında genç insanlar için önemli bir sosyal platform haline geldi.”
.
“Fiziksel ve zihinsel sağlıkları için, çocukların (ve yetişkinlerin) oturarak geçirdiği süreyi azaltmamız gerekiyor fakat bu durum, ekranın özünde zararlı olduğu anlamına gelmiyor.”
.
Ama yine de siz siz olun bu yazıyı çocuklara okutmayın.
Zira,
“Oğlum bırak artık şu bilgisayarı” diyen ebeveynlere, çocuğun bu yazıyı göstererek vereceği ispatlı bir “Bırakmıyorum, çünkü bana faydası varmış…” cevabı olabilir…
 
***
FAKİRSİN VE FAKİR KALACAKSIN
Günümüz Türkiye’sinde 20 senedir iktidarda tek başına oturanların yaşattığı fakirlik, milletin canına “Tak” etti.
.
Ama iktidar ısrarla sıkıntı olmadığını, bunun kocaman bir yalan olduğunu vurgulayıp duruyor.
.
Yaşayan bilir felsefesini ortaya koyan haberleri göz ardı eden iktidar, “Doğalgaz bulduk! Petrol bulduk!” şeklindeki haberlerin arkasına sığınıp, “Bunların gelirlerini paylaşacağız” diyerek fakirliğin önünü aklı sıra kesmeye çalıyor.
.
Ama sosyal medyada okuduğum bu yazı, asıl fakirliğin sadece maddesel değil, manevi tarafı da olduğunu beynimize çakarak anlatmış.
.
İşte o yazı:
“Bir sahil kasabasında, belki Ege’de, belki Akdeniz’de, havluyu omuzuna atıp kimseye hesap vermeden, giriş parası ödemeden denize girecek bir yerin kalmamışsa fakirsin. Fakir kalacaksın.                                                 
.
Oturduğun mahallede küçücük de olsa bir parkın, o parkın içinde dalları yere sarkan bir ağacın, o ağacın altında öpüşüp koklaşan insanların, çıplak ayak üzerinde yürüyecek çimlerin ve yine aynı parkın kaydırağında oynayan bir dolu veletle örülü hayatın yoksa fakirsin, fakir kalacaksın.
.
Sabah uyandığında, pencereden başını çıkarıp günaydın dediğin yer, gökyüzü değil, karşıdaki rezidansın 26. katıysa, fakirsin, fakir kalacaksın.
.
Dünyanın en güzel ormanlarına ve bitki örtüsüne sahip bir ülkede, AVM dışında gidecek hiç bir yerin yoksa sosyalleşmekten anladığın hamburgeri kemirip vitrine bakmaktan ibaretse, üzgünüm yine fakirsin. Ve hep fakir kalacaksın.
.
Türkiye’nin en eski botanik bahçesi olan İstanbul Üniversitesi Botanik Bahçesini Müftülüğe devrediyorsan ve bunu yapma sebebine dair en ufak bir mantıklı açıklaman yoksa fakirsin ve fakir kalacaksın.
.
İyi kötü bir bisikletin, o bisikleti sürebilecek yolların, o bisiklet yolundan yürümemeye özen gösteren şehirdaşların, bisikletli olduğun için senin yol hakkına daha da bir özen gösteren araç sürücüsü vatandaşların yoksa bingo!
Fakirsin, fakir kalacaksın.
.
Okullarında bilim, teknoloji, kültür-sanat, spor ve görgü kurallarını öğretmeye odaklı bir müfredatın ve müfredatı canla başla öğretmeye çalışan idealist, pırıl pırıl öğretmenlerin yoksa ‘ohooo’ hepten fakir kalacaksın.
.
GDO’lu tarım yapmak yasak olduğu halde, GDO’lu ürünlerini hipermarketlere dayayan ve yetişkinleri geçtim, çocukların sağlığı ve geleceği ile oynamakta en ufak bir beis görmeyen dev markaların varsa hiç boşuna uğraşma fakirsin, fakir kalacaksın.
.
Dünyanın en güzel yaylalarına ve eko sistemine sahip Karadeniz’de kömür madenleri kurmak, yayları birbirine asfalt yollarla bağlamak gibi dâhiyane fikirlere sahipsen bugün değil ama önümüzdeki 20 yıl içinde büyük fakir olacaksın.
.
Toplu taşıma alanları ve kamuya açık alanlarda, ‘şort giydi’ ya da ‘başörtüsü taktı’ diye bir kadını sözle, şiddetle, dayakla, kötekle ya da sadece bir bakışla yargılamayı kendine hak görüyorsan veyahut bunlardan her hangi birini kendine hak görene ses çıkarmıyorsan hem fakirsin, hem karanlıkta kalacaksın.
.
İlaç sektöründe oluk oluk para dönüyorken, görme engelli vatandaşların hala tek başına ilaç kullanamıyorsa, üretilen ilaç kutularının çoğunluğunda kabartma yazı işaretleri bulunmuyorsa, engelli hemşerilerin hangi ilacın hangisi olduğu ve ne dozda kullanmaları gerektiği bilgilerine ulaşamıyorsa bayağı fakirsin.
Ve hep öyle kalacaksın.
.
Online ansiklopedi yasaklayan dünyanın tek ülkesinde yaşıyorsan ve elindeki 6 bin liralık telefonla, çocuğunun ödevini yaparken bile bu ansiklopediye girip bilgi edinemiyorsan, sonuç yine aynı.
Fakirsin, fakir kalacaksın.
.
İstanbul gibi bir başkentin, Kadıköy ilçesinde, dünyanın en zarif tren istasyonuna sahipsen ve o tren istasyonu bir sanat merkezi olmak yerine çoktan kaderine terk edildiyse, fakirlik senin göbek adın.
Fakirsin ve hep öyle kalacaksın.
.
Arap turist kazıklamak için yerli müşteriyi aracına almayan ve bunu Türk müşterisine dalga geçerek anlatan taksicin varsa fakirlik senin alın yazın ve hep fakir kalacaksın.
.
Kadına karşı işlenen suçlarda erkeklere daha hala iyi hal, ceza ve tahrik indirimi verebiliyorsan, hem fakir, hem de vicdansızsın ve Allah katında sorgu günün gelene kadar hem fakir, hem vicdansız kalacaksın.
.
Velhasıl güzel ülkem; bazı şeyleri para satın alamıyor. Ve bir ülkenin nesilden nesile aktarılması, bolluk içinde yaşayabilmesi için en başta idrak yollarının açık olması gerekiyor.
Bu şartlarda, muhtemel hiç hoşuna gitmeyecek ama...
Fakirsin, fakir kalacaksın.