Bir başarı hikâyesiydi onun ki.

Bir başarı hikâyesiydi onun ki.
Çünkü şimdilerde herkesin dilinde o var.
.
Kars’ın Digor ilçesinden İstanbul’a gelmiş.
Henüz 12-13 yaşlarında.
.
“Yeneceğim seni İstanbul” demiş, koskoca “Türkiye’yi yenmiş” adam olarak karşımıza çıkmış.
.
13 kişiyle birlikte tek bir odayı paylaşırken, geçinmek için ayakkabı boyacılığı yapmış.
.
Bulaşıkçılık yaptığı dönemde, müşterilerin tabaklarında kalan dönerleri pazarda satarak para kazanmış.
O tarihlerde insanlık açısından azıcık eksiklik olduğu belliymiş aslında.
.
Gümrükten tasfiye edilen su arıtma cihazlarını ciddi paralara satmış ve oldukça iyi kazanmış.
.
Tabi holding kurmak bu yolla olmamış.
.
İşlerini yürüteceği şirket olan Mega Varlık’ı 2015 yılında BDDK izniyle kurmuş.
Bu şirket bankaların (artık tahsil edemez oldukları) kredi alacaklarını belli bir iskontoyla satın alıyor ve sonra da bu alacakları tahsile uğraşıyordu.
.
Ancak bu şirkethakkında, sadece batık kredi alacaklarını değil, maddi durumu iyi olan şirketlere yönelik operasyonlar da yaparak onları ele geçirmeye çalıştığına dair iddialar öne sürülmüş.
.
Allah “Yürü ya kulum” dememiş,
Kendi kendine yaratmış sermayesini.
.
Böylece büyümüş, büyümüş, büyümüş…
.
Sahip olduğu şirket Ağustos 2019’da sermaye artırımına gitmiş ve sermayesini 93 milyon 292 bin liraya çıkartmış.
.
İlave sermayenin tamamını Jacob Ortell Kingston koymuş.
.
Kingston ailesiyle ilişkilerinde kilit ismin Türkiye’den vatandaşlık alan Lev Aslan Dermen (Levon Termendzhyan) olduğu biliniyormuş.
.
Bu isim hakkında, “Örgütlü suç dünyasının ismi” gibi nitelemeler Amerikan basınında genişçe yer almıştı.
.
İşte bu Lev Aslan Dermen,’in 14 ayrı şirketin sahibi, büyük ortağı veya yöneticisi gözüküyordu.
Bu şirketlerden birinin adı da hepimizin iyi bildiği SBK Holding USA.
.
“SBK, Kingston’lardan bugüne kadar sadece 62 milyon dolar aldı. Onu da borç olarak” diye açıklama yapıldı.
.
Utah’taki savcılığın bulduğuna göre toplam 134 milyon dolar Lüksemburg ve Türkiye’ye gelmişti.
.
MASAK’ın (Mali Suçları Araştırma Kurulu) bu paranın Türkiye’ye geldikten sonra ne olduğuyla ilgili çalışmalar başlatınca,  bizim “Boyacı” firar etti.
.
Saptamalara göre, para nakit olarak bankadan çekiliyor, sonra yeniden yatırılıyor, SBK’nın şirketleri arasında dolaştırılıyormuş.
.
Mali polis baskınında, şirket disklerinin kayıp olduğu ve bazı evraklarında yakıldığı belirlemiş.
.
Şimdi artık “Boyacı” nın kim olduğunu anlamışsınızdır.
.
Sezgin Baran Korkmaz…
.
Gazetelere düşen haberlere göre de:
“Avusturya’da tutuklanan Sezgin Baran Kormaz’ın ABD’den Türkiye’ye aktarılan kara parayla satın aldığı iddia edilen çeşitli mülkler ve yaptığı muhtelif yatırımlara el konulmasını istendi…”
.
“Davanın görüldüğü Utah Bölge Mahkemesi hakimi, kara para aklamaktan jüri tarafından suçlu bulunan Lev Aslan Dermen’in Amerikan Vergi Kuruluşu’nu (511 milyon dolar) dolandırıp elde ettiği paraların listesini istedi.”
.
Sezgin Baran Korkmaz’a ait olup, el konularak Amerikan hazinesine devri istenen mal varlıklarının listesi gazetelerde şöyle yer aldı:
-Bodrum Torba’daki Kervansaray Oteli
-TC YYA kuyruk numaralı SBK’ya ait Bombardier Global uçak
-Mega Varlık Yönetimi AŞ’nin tüm mal varlığı
-SBK’nın sahip olduğu Cook Adalarına kayıtlı ‘Queen Anne’ yatı
-SBK’nın Lüksemburg’daki Isanne SARL şirketinin tüm mal varlığı
-Setap Teknoloji ve Blane Teknoloji şirketine ait Türkiye’deki altı arsa.
-Türkiye merkezli SBK Holding AŞ’ye devredilen tüm mülkler, yatırımlar ve varlıklar dahil SBK Holding AŞ’nin sahip olduğu her türlü ayni ve şahsi mallar
-Türkiye’deki Biofarma İlaç AŞ’nin tüm mal ve varlıkları
-Türkiye’deki Komak Isı Yalıtım Sistemleri Sanayi Şirketi’ne Lev Aslan Deren’in sahip olduğu enerji şirketi Washakie tarafından 31 Aralık 2013 tarihinde gönderilen 4 milyon dolar tutarındaki havale
-Türkiye’deki Komak Isı Yalıtım Sistemleri Sanayi Şirketine Lev Aslan Deren’in sahip olduğu diğer enerji şirketi Noil Energy tarafından 13 Ocak 2016 tarihinde gönderilen 3 milyon 810 bin dolar tutarındaki havale
-SBK Holding AŞ ve davalılar veya bağlı kuruluşlar tarafından devredilen tüm mülkler
-SBK Holding AŞ’ye aşağıdakiler dahil olmak üzere kendi kontrolü altında mal ve paralar
-Washakie tarafından 13 Kasım 2013 tarihinde transfer edilen 10 milyon dolar
-Noil Energy Group tarafından 17 Şubat 2016 tarihinde transfer edilen 3 miyon 885 bin 135 dolar
-25 Mart 2016 tarihinde SBK Holdings USA Inc tarafından transfer edilen 458 bin dolar
-SBK Holdings USA Inc. tarafından 21 Ekim 2016 tarihinde transfer edilen 6 milyon dolar
-11 Ağustos 2016 tarihinde SBK Holdings USA Inc. tarafından transfer edilen 15 milyon dolar
-SBK Holdings USA Inc. Tarafından 11 Ağustos 2016 tarihinde transfer edilen 265 bin dolar
-Belize Banque Serbest Bölgesi’nde 3628 Parsel 23 Ada olarak tanımlanan arsa
-Doğan Doğan’ın (Türkiye) tarafından satın alınan veya dolandırıcılık gelirlerine ilişkin her türlü mal varlığı
-SBK Holdings USA Inc.’e verilen 12 milyon dolarlık senet
-SBK Holdings USA Inc'e ait ABD’deki tüm varlıklar ve yatırımlar
-Stone Isı Yalıtım Sanayi ve Ticaret’in satın aldığı her türlü mal varlığı
.
İşte bir başarı hikâyesi, sonu hüsranla biten.
.
12-13 yaşlarında İstanbul’a gelen masum çocuk şimdilerde Avusturya’da tutuklu ve kaderinin çizdiği yolu bekliyor.
Evet,
Herkesin dilinde ama nasıl?
.
İyi de biz bunları nereden öğreniyoruz?
Bir Mafya Liderinden.
Şimdiye kadar nedense kimsenin haberi olmamış.
Hayret etmenin zamanı değil mi sizce?
 
***
İSTİFA ETSİN Mİ ETMESİN Mİ?
Futbol tarihimizin en korkunç günlerini yaşadık ve umutla geçtiğimiz televizyon karşısında yıkıldık kaldık.
.
Turnuvaya katılan en pahalı 10. takımmışız.
Yani;
Para istemeye gelince en önde,
Oynamaya gelince…
.
Şenol Güneş’e beceriksiz, bilgisiz gibi lafların yakıştırılmasına karşıyım.
Zira Beşiktaş’ın başında çıktığı Şampiyonlar Ligi’nde namağlup gruplardan lider çıkan ilk takım ünvanını ülkemize kazandırmıştı.
.
Bizim ekranlardan gördüğümüz şuydu:
“Futbolcu seçiminde yaşanan kan uyuşmazlığı…”
.
Milli takım ruhunu taşıyamayan oyuncular vardı sanki.
Kimse kimsenin arkasını kollamadı,
“Ben neden bu mevkide oynuyorum” diyenler,
Oyuncu değişimdeki yanlışlıklar,
Karşı takımı okuyamama,
Sistem eksikliği vs.
.
Gazetelerde okuduğum yorumlardan çıkardığım özetti bunlar.
.
Kim ne derse desin.
Fena çuvalladık.
Ne yapalım, bu bir oyun.
Bir daha sefere iyisini yaparız, zira o güç ve yetenek var bizde.
.
Şenol Güneş’in istifası konusunda gelince,
Her başarısızlığın sebebi Teknik Direktördür.
Teamüller gereği o istifa eder.
.
Burada da “İstifa” edilmesini isteyenler vardır ve haklılardır.
TFF ve Şenol Hoca düşünecek, gereğini yapacaktır ve:
“Devam mı?”
“Tamam mı?”
Bir karar verecekler.
 
***
SEN DE HAKLISIN
Son günlerde bir tartışmadır gidiyor.
.
Marketler zincirlerine:
“Çalışanlarına aşı zorunluluğu” getirilmiş.
Ancak bir tanesinde aşı olmayanların önlerine “İşten atılma” seçeneği konmuş.
.
Buyrun siz cevaplayın.
.
Yapılan doğru mu?
Yanlış mı?
.
Sosyal medyada bu duruma itiraz edenler Anayasadaki haklardan bahsetmiş:
Madde 17
“Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir. Tıbbi zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında, kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz; rızası olmadan bilimsel ve tıbbi deneylere tabi tutulamaz.”
.
Dünyada yaşanan virüs olayının “Tıbbi zorunluluğa” girip girmediği konusu tartışılır mı?
.
İnsana zorla aşı yapılır mı?
.
Market yöneticilerini şöyle bir iddiası olabilir:
“Marketlerinde çalışanların aşı olmadığını öğrenen müşterileri mağazalarından alışveriş yapmazlar ve şirket zarar uğrar.”
.
Mantıklı mı?
Mantıklı.
.
Peki çalışanların aşı olup, olmama hakları var mı?
Aslında elbette var.
.
Ama bu ulusal bir tehlikeyi,
Güvenliği zarar uğratacaksa iktidar bunu bir afet olarak değerlendirerek “Zorunlu uygulama” yapabilir.
.
“Sürü bağışıklığını sağlamak adına” Devlet kendisine verilen hakkı kullanıp, yapar.
.
Peki itiraz edilen nokta ne?
Vatandaşlar arasında hala “Pandemiye” inanmayan bir kesim var.
Bu virüsün olmadığına ve bizlere dayatılmış bir yaptırım olduğuna inananlar var.
.
Öyleyse ne olacak?
.
Yöneticiler haklı,
Aşı yaptırmayanlar haklı,
Devlet haklı…
.
Nasreddin Hoca, kadılık yaparken bir gün bir adam burnundan soluyarak gelmiş.
Hasmı için söylemediğini bırakmamış. “Hocam, Allah aşkına söyle”, demiş, “haklı değil miyim?”
Hoca, “Haklısın”, demiş.
Adamın sinirleri yatışmış olarak gitmiş.
Hemen arkasından hasmı gelmiş.
Bu defa da o başlamış atıp tutmaya, yok bana şöyle, yok böyle yaptı demeye.
O da sormuş, “Haklı değil miyim?” “Haklısın”, demiş hoca!
Adam da sakinleşerek gitmiş.
Tüm bunlara tanık olan hocanın karısı bile bu işe şaşırmış kalmış.
“Senin kadılığında bir garip Hoca Efendi. İkisine de sen haklısın dedin. Hiç öyle şey olur mu?”
Nasreddin Hoca hanımının yüzüne bakıp:
“Hatun, demiş, sen de haklısın!”
.
Bizimki o hesap:
“Herkes haklı…”