Dünyanın gündeminde ABD’nin yeni seçilen başkanı Biden’in yemin töreni vardı. .


Dünyanın gündeminde ABD’nin yeni seçilen başkanı Biden’in yemin töreni vardı.
.
Hatta öylesine gündemdi ki, televizyon kanalları naklen yayınlamak için birbirleriyle yarıştılar adeta.
.
Ne diyelim?
“Amerikalılara Hayırlı olsun…”
.
Bu yemin töreni öncesi oldukça yoğun tartışmalar yaşandı.
Eh, baş aktör Trump olunca böylesi bir gösteri olmaması mümkün değildi.
Törenlere katılmadan uzaklaştı oradan.
.
Yaptığı her hareket,
Attığı her adım olay olan Trump’ın eşi ile olan kavgaları bile gündemden hiç düşmedi.
.
Bir başka merak edilen konu ise Trump’ın, Biden’e bıraktığı söylenen mektuptu.
.
Beyaz Saray yetkilileri bu konu hakkında pek sır vermeseler bile, yakın çevrelerin sızdırdığı bilgilere göre böyle bir mektup vardı.
.
Mektupta ne yazdığı merak edilirken, Amerikan medyası mektupta; “Joe biliyorsun ben kazandım’ yazıyor” iddiasında bulundu.
.
Mektup hikâyesi;
Devleti idare edenlerin birbirlerine yolladıkları ve herkesin merak ettiği ama hiçbir zaman açıklanmayan bir obje olarak siyaset sahnesinde yerini almıştır.
.
Rahmetli Demirel’in sık sık anlattığı bir fıkra vardır.
Bu mektup olayı sonrası onu yazmanın zamanı geçmeden yazmam lazım…
.
Eski sadrazam, yeni sadrazama görev devrederken kapalı 3 zarf bırakmış:
“Başın sıkışırsa birinci zarfı, biraz daha sıkışırsa ikici zarfı, çok sıkışırsa da üçüncü zarfı açarsın!” demiş.
.
Yeni gelen sadrazam bir süre uğraşmış, didinmiş, işleri düzene koyamamış.
Her şey daha kötüye gidince aklına eski sadrazamın kendisine bıraktığı zarflar gelmiş.
.
Birincisini açmış.
Mektupta:
“Senden öncekileri kötüle!” diye yazıyormuş.
Başlamış kötülemeye…
Gidene, demediğini bırakmamış ama fayda etmemiş…
.
Bu kez ikinci zarfı açmış:
Mektupta:
“Etrafını kötüle!” yazıyormuş.
O da bunu yapmış.
Çevresi için demediğini bırakmamış ama yine işler bir türlü rayına oturmamış.
.
Bu sefer “Son çare” diyerek üçüncü zarfı açmış.
Zarftan çıkan küçük pusulada şunlar yazılıymış:
“Sen de üç zarf hazırla!”
.
Trump’ın böylesi bir mektup bırakması muhtemel.
Zira,
O kadar direnmesine rağmen tekrar seçilemedi.
.
Kısaca;
Birinci ve ikinci zarflar işe yaramadı anlaşılan…
.
Not: Bu mektup fıkralarına pazartesi günü devam edeceğim.
 
***
Şimdi de size Uğur Dündar’dan bir fıkra aktarmak istiyorum.
Kendi köşesinde paylaşmıştı.
.
Ünlü Fransız asker ve devlet adamı  Napolyon Bonapart,  yeniden dünyaya gelir!..
.
Bu güzel haberi duyan ABD Başkanı Donald Trump, kendisini Beyaz
Saray'da akşam yemeğine davet eder.
Yemekten önce viskiler alınır.
Hem viskinin etkisi, hem de gösterilen ilgi nedeniyle duygulanan Napolyon, içini dökmeye başlar:
“Sayın Başkan, eğer zamanında ben, şu anda sizin elinizdeki muazzam savaş gücünün yarısına sahip olsaydım, Waterloo Savaşı’nı kaybetmezdim!..” der.
.
Gülüşüp şerefe kadeh kaldırırlar…
.
Bir süre sonra Napolyon, Rusya lideri Vladimir Putin’in davetlisi olarak,
Kremlin Sarayı’ndaki ziyafete gider.
Yemekten önce votkalar alınır.
Votkanın etkisi ve Putin'in yakın ilgisinden hislenen Napolyon, itiraflarına devam eder:
“Sayın Putin, şu anda sizdekine benzer güçlü bir istihbarat teşkilatına zamanında ben sahip olsaydım, Waterloo Savaşı'nı asla kaybetmezdim!..”
.
Gülüşüp şerefe kadeh kaldırırlar.
.
Gel zaman, git zaman Napolyon, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından Ankara'ya Beştepe’deki Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde bir akşam yemeğine davet edilir.
Yemekte Cumhurbaşkanı’nın sıcak ilgisinden etkilenen Napolyon, çok çarpıcı bir itirafta bulunur:
“Mösyö Erdoğan, eğer şu anda sizin sahip bulunduğunuz medya gücü, zamanında benim elimde olsaydı, Waterloo Savaşı’nı kaybettiğimi
kimse duymazdı!..”
 
***
İşler nasıl yürüyor merak edenlere.
.
Donald Trump Beyaz sarayı boyatmak istemiş;
Teklifler alınmış,
Çinli boyacı; “Ne olacak ki? 500 tane ucuz Çinli bulurum, 3 milyon gibi komik bir rakama yaparım” demiş
Avrupalı boyacı; “Bu iş savsaklamaya gelmez. En kaliteli malzeme kullanır ve 7 milyona yaparım” demiş
Türk boyacı; “Bu işin tamamını 10 milyona yaparım” demiş;
Trump çağırmış Çinli boyacıya sormuş:
“Neden 3 milyon fiyat verdin?”
Cevap: “1 milyon boyaya gidecek, 1 milyon işçilere gider, 1 milyonda bana kalacak…”
Avrupalıya sormuş;
Cevap; “3 milyon boya için 3 milyon işçilik 1 milyon bana kalacak…”
Türk’e sormuş Trump, “Sen neden 10 milyon istedin?”
Cevap: “İşi 3 milyona Çinliye yaptırırız.
4 milyon sana veririm, 3 milyon da bana kalır…”