.


Mussolini iktidara gelince İtalya'daki sigorta şirketlerinde çalışan bütün Musevi memurlara işten el çektirmişti.
Bu sigorta şirketlerinden birinin Polonya’da Lemberg şehrinde çalışan çok zeki ve çalışkan bir Musevi ajanı vardı.
Sigorta şirketinin müdürü bu Yahudi’nin işine son verilmesini istemiyordu.
Bu işe bir çare arıyordu.
Sonunda aklına bir çözüm yolu geldi.
Ajanı çağırdı ve şu teklifi yaptı:
-“Senin sigorta şirketimizden ayrılmana gönlüm razı olmuyor, papaza gidip dinini değiştirmeye ne dersin?”
Çaresiz gibi görünen ajan, müdür ile kiliseye gittiler. Müdür durumu anlatır ve papaz, ajanı odasına götürür.
Aradan saatler geçmesine rağmen odadan çıkmazlar ve nihayet çıktıklarında papaz kan-ter içinde kalmış, ajan ise pür neşe kahkahayla güler durumdaydı.
Müdür heyecanla Musevi ajanına sordu:
-“Sizi kutlayabilir miyim, dininiz değişti mi?”
Musevi omuz silkerek cevapladı:
-“Benim din değiştirmem olanaksız, fakat büyük bir başarı olarak papazı sigorta ettim.”
 
***
Bir akşam vakti Salamon’la dostu Boharacci, dükkânlarının önünde oturuyorlardı.
Bu esnada, akşam gazeteleri satan bir çocuk bağırarak yanlarından geçti:
“Yazıyooor... yazıyooor... Bugünkü vapur kazasını yazıyooor...”
Salamon dükkân komşusuna:
-“Gördün mü şimdi aksiliği... Benim karı da bu sabah Ada’ya yitti!”
-“Öyleyse bir gazete al da, kazanın tafsilatını öğrenelim.”
-“Yarın sabahki gazeteyi alırım daha iyi. Onda boğulanların isimleri de yazılıdır.”
 
***
Rusya'da sosyalizm ilkelerinin katı bir biçimde uygulandığı yıllar...
Bir toplantıda parti üyesi hatip, “Rusya'daki sosyal, ekonomik ve askerî seviyenin durmadan yükseldiği” hakkında nutuk attıktan sonra sual sormak isteyenlere cevap vereceğini söyler.
Dinleyiciler arasından ufak tefek bir Yahudi ayağa kalkar, soru sormak için müsaade ister.
Hatip sorar:
-“İsminiz?”
-“Salamon.”
-“Sizi dinliyorum yoldaş.”
-“Bize her şeyin mükemmel olduğunu söylüyorsunuz. Peki, ama niçin et yok?”
-“Yoldaş çok güç bir sual sordunuz, gelecek konuşmamda cevap veririm.”
Birkaç gün sonraki toplantıda aynı hatip kürsüye çıkmış, konuşuyor.
Konferans sonrasında sual sorulmasını istemiş.
Yine ufak tefek bir Yahudi ayağa kalkıp soru için müsaade istemiş.
Hatip sorar:
-“İsminiz?”
-“Yasef.”
-“Herhalde niçin et bulunmadığını soracaksınız?”
-“Hayır, Salamon’un nerede olduğunu soracaktım...”
 
***
Uzaya gönderilecek kişinin seçimi yapılacaktı.
Uzay Araştırmaları Merkezi'ne başvuranlardan en fazla bir Alman, bir Fransız ve bir Yahudi üzerinde duruldu.
Adaylar tıbbi muayeneden geçirildikten sonra, başkanın karşısına çıkarıldılar ve açıktan açığa pazarlığa başladılar.
Alman: -“Ben bu iş için 20 bin dolar isterim. Gidip dönmemek de var. Onun için 10 bin doları yolculuktan önce çocuklarımla birlikte dünya turuna çıkıp yiyeceğim. 10 binini de karıma bırakacağım, benden sonra hayatta bir dayanağı olsun.”
Fransız: -“Ben 30 bin dolar isterim. 10bin dolar kendime lâzım. 10 binini karıma bırakacağım. Geri kalan 10 binini de metresime vereceğim!”
Yahudi bir kenarda küçük bir kâğıdın üzerinde harıl harıl bir takım hesaplar yapıyordu.
Neden sonra konuştu:
-“Ben 40 bin dolar isterim. 10 bin doları önce siz sayın başkana rüşvet olarak bırakacağım. 20 bin dolarını fezaya gitmesi için Alman'a vereceğim. Eh, Allah bin bereket versin, kısa günün kârı 10 bin dolar da bana yeter!”