Törene, KKTC Cumhurbaşkanı Dr. Ersin Tatar, Çanakkale Valisi İlhami Aktaş, ÇOMÜ Rektörü Prof. Dr. R. Cüneyt Erenoğlu, KKTC İstanbul Başkonsolosu Fatma Demirel, AK Parti MKYK üyesi Jülide İskenderoğlu, Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir, AK Parti İl Başkanı Naim Makas, Kıbrıs Gazileri, ÇOMÜ’ lü yöneticiler ve il protokolü katıldı.

“Eğitim Kalitesine Katkı Sağlayacak”

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Terzioğlu Yerleşkesi'nde, 1052 kişilik öğrenci yurdunun temel atma töreni gerçekleştirildi. Temel atma töreninde Saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunmasının ardından Kur’an-ı Kerim Tilaveti ve İl Müftüsü Mustafa Bilgiç tarafından yapılan dua ile tören başladı. Törende konuşan ÇOMÜ Rektörü Prof. Dr. R. Cüneyt Erenoğlu, üniversitenin öğrencilerine daha iyi bir yaşam sunabilmek için yurt kapasitesini artırmaya yönelik projeleri hayata geçirdiklerini belirtti. Erenoğlu, Gençlik ve Spor Bakanlığı desteği ve Spor Toto Teşkilat Müdürlüğü'nün reklam protokol anlaşmasıyla inşa edilecek olan yurdun, öğrencilere sıcak bir yuva olacağını ve üniversitenin eğitim kalitesine katkı sağlayacağını ifade etti.

“Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Türkiye’nin Geleceğine İmzasını Atıyor”

KKTC Cumhurbaşkanı Dr. Ersin Tatar, temel atma töreninde yaptığı konuşmada, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi'nin Türkiye'nin eğitim sistemine, milli değerlerine ve maneviyatına katkıda bulunduğunu vurgulayarak, öğrencileri kutladı. Tatar, yeni yurtlarla birlikte öğrencilerin daha iyi bir eğitim alacaklarına inandığını ifade etti. Ayrıca, Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde Türkiye’nin kalkınması ve gelişmesi için yapılan yatırımları memnuniyetle karşıladığını belirtti. K.K.T.C. Cumhurbaşkanı Tatar Konuşmasında şu ifadelere yer verdi. "Doğu Akdeniz'deki doğal gaz zenginlikleri, jeostratejik, jeopolitik gelişmelerle; Doğu Akdeniz'in stratejik öneminin arttığı bugünlerde, Türkiye'nin Doğu Akdeniz'den dışlanması elbette ne Türkiye Cumhuriyeti'nin ne Kıbrıs Türk halkının kabul edeceği bir şey değildir. Dolayısıyla biz özellikle 'Annan Planı' dediğimiz uluslararası kapsamlı Birleşmiş Devletler'in 2004 yılında hazırlayıp, sunduğu bir plan. Bize yaratacağı sıkıntılara rağmen bizlerin 'Evet' demesi, Rumların buna 'Hayır' demesine rağmen onların tek taraflı Avrupa Birliği'ne alınmalarıyla 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti'nin kuruluş esaslarının ihlal edildiğini görüyoruz. Çünkü o anlaşmada Türkiye ve Yunanistan'ın birlikte üye olmadıkları herhangi bir devletler topluluğuna Kıbrıs giremez, şeklinde açık ve net hükümler vardır. Nasıl olur da Türkiye Cumhuriyeti, Avrupa Birliği'ne üye olmamasına rağmen Kıbrıs tek taraflı olarak Avrupa Birliği'ne alınıyor ve orada Yunanistan'la Kıbrıs Cumhuriyeti dengeleri aleyhimize dönüştürebiliyor? Çünkü Kıbrıs milletimiz için o kadar önemli bir ada. Ada etrafındaki Mavi Vatan'daki hakkımız açısından bu kabul edilebilir bir şey değildir. Biz bunu sürekli olarak muhataplarımızla paylaştığımızda; bu hukuki bir mesele değil, siyasi bir karardı. Siyasi bir kararla Kıbrıs'ı Avrupa Birliği'ne alarak Türkiye'yi dışlamak ve Türkiye'nin garantör ülke olduğu, Kıbrıs meselesinde bizlerin hakkını çiğnemek süreciyle yapılan büyük bir haksızlık. Ama işte bugünlerde savunduğumuz siyaset, bir bakıma bunun bir yansıması olarak ortaya çıkmıştır. Madem Kıbrıs Cumhuriyeti, Avrupa Birliği'ne alınıyor, bizlerin hakkı, hukuku o şekilde çiğnenmektedir. Artık Kıbrıs'ta federal temelde bir ortaklık çözüm şekli değil. Kıbrıs'ta artık yeni siyasetin gereği 2 devletli çözüm olmalı. Yani Kıbrıs'ta bir anlaşma olacaksa, 2 devletin iş biriyle bir anlaşmanın olabileceğini Kuzey Kıbrıs Türkiye Cumhuriyeti'nin de mutlak surette egemen bir devlet olarak bu anlaşmanın bir parçası olması gerekiyor. Bir anlaşmadan sonra mutlaka Kıbrıs Türk halkının da kendi bağımsızlığı ve özgürlüğünün sürdürebilmesi, Türkiye'nin garantörlüğün devamı ve Türk askerinin adada caydırıcı güç olarak devamı ve mutlak surette Kıbrıs Türk halkının söz sahibi olabilmesi için yeni siyaseti gündeme getirdik. Filistin'de olayları görüyoruz. Filistin halkının sivil ve masum insanlarına, çoluk çocuğa yapılanları gördük. Dolayısıyla Kıbrıs'ta da bizlerin Doğu Akdeniz'deki varlığımızın sürdürebilmesi için, milli değerlerin, bekanın; hem yavru vatan hem anavatan hem 'Mavi Vatan'da hakkımızın hukukumuzun korunması için mutlak surette Kıbrıs'ın kuzeyindeki egemen Türk devletinin yaşaması gerekiyor. Bütün bunlar milli siyasetin bir parçası olarak 'Mavi Vatan'da bizler için vazgeçilmez değerler olduğunu, buradan bir kez daha paylaşıyorum. Değerli arkadaşlar, değerli öğrenciler, sizler için Kıbrıs meselesi elbette çok önemlidir diye düşünüyorum. Çünkü gelecekte Türkiye Cumhuriyeti'ni yönetecek olan değerli gençler sizlersiniz. Dolayısıyla Çanakkale'de yaşananlar, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu yolunda milletimizin fedakarlıkları, şehitlerimiz, ödenen bedeller, bir Cumhuriyet. Ama aynı değerleri taşıyan Doğu Akdeniz'de de bir Türk devleti var. Onun adı olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin de yaşatılması, güçlendirilmesi ve kendi egemenlik hakları ile kıyı, karasuları haklarıyla, ekonomik münhasır bölge hakkıyla, hukukuyla sadece Kıbrıs'ın kendi toprak parçası değil, aynı zamanda 'Mavi Vatan'daki bütün bu hak ve hukuk hem güvenlik meselelerinde hem jeostratejik, jeopolitik aynı zamanda doğal kaynaklar, hem hava sahası bağlamında Türkiye'nin de güvenliği için fevkalade önemli olduğunu sizlere paylaşmak istiyorum. Kıbrıs bizimdir, tarihtir, milletin bir parçasıdır.  Kıbrıs'ın geleceği parlaktır. Kıbrıs, Doğu Akdeniz için çok önemlidir. Kıbrıs'a hep birlikte sahip çıkmamız ve Türk Devletler Teşkilatı'nın söylediği gibi 'En güneydeki bir Türk Devlet'i olarak orada bütün Türk dünyasının temsilcisi olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin güçlendirilmesi, milli menfaatlerinizi ve ulusal çıkarlarımızın bir gereğidir. Artık öylesine bir çağda yaşıyoruz ki hayat boyu eğitim esastır ama hayat boyu eğitimi sürdürürken mutlak surette milli değerler, maneviyat, kişilik, azim, kararlılık, yaratıcılık ve insan sevgisi esastır, diye düşünüyorum. İnsan sevgisini buradan paylaşırken bir kez daha Filistin'de olanları kınadığımızı ifade etmek istiyorum. Orada insanlığa yapılan zulmü, çirkinliği ve dünyanın da bütün bunları seyretmesi, seyirci kalmasının da bu çağda asla kabul edilemez olduğunu buradan paylaşmak istiyorum. Bir kez daha orada hayatlarını kaybedenlere rahmet, oradaki o zulmü yaşayan insanlara sabırlar diliyorum. Türkiye Cumhuriyeti her zaman olduğu gibi saygıdeğer Cumhurbaşkanı liderliğinde ve sizler hep doğru yolu gösterme noktasında Türk halkı olarak hassasiyetinizi dünya kamuoyuna yansıtırken, paylaşırken, bütün bunlar Kıbrıs Türk halkının da kalbinden geçenlerdir. Her zaman bir olduk, bundan sonra da bir olacağız. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin başarısı sizlerin başarısı olacaktır. Çünkü Doğu Akdeniz'deki varlığınız bizler için, milletimiz için gelecekte fevkalade önemli bir aşamadır. Çünkü küresel dengelerin değiştiği bir Doğu Akdeniz'de mutlak suretle Türkiye Cumhuriyeti orada olması gerekmektedir."

1052 kişilik yurdun temeli atıldı

Konuşmaların ardından yurdun temeli atıldı. Temel atma töreninin ardından KKTC Cumhurbaşkanı Dr. Ersin Tatar, ÇOMÜ Rektörü Prof. Dr. R. Cüneyt Erenoğlu'nu makamında ziyaret etti.

Murat Çağlayan