Marmara Denizinde ve Çanakkale Boğazında son aylarda devam eden, etkisini yayılarak sürdüren  Müsilaj tedirginlik yaratmaya devam ediyor. Turizm açısından değerlendirme yapan Çanakkale Turistik Otelciler Derneği (ÇATOD ) Yönetim Kurulu Başkanı Armağan Aydeğer, “Bununla ilgili mutlaka bir deniz aracının alınması, bu salyanın kaynağını ortadan kaldırabilecek türden çalışmaların yapılması gerekiyor.  Salyayı temizlemek için bir aracın ilimizde olmasını çok önemsiyoruz” dedi. Prof. Dr. Mustafa Sarı ise, “Marmara denizi ölürken, herkes ölü taklidi yapıyor”dedi. Marmara Denizi’nin bu duruma gelmesinde bütün yetkililerin, sanayicilerin ve birçok kişinin umursamaz davrandığına dikkati çeken Sarı, “Söze gelince herkes çevreci. Belediyeler çevreci, sanayiciler çevreci. Ama deniz öyle söylemiyor. Denizimiz, artık plankton üretemez duruma geldi. Doğal dengesi bozuldu” dedi.

ÇATOD Başkanı Armağan Aydeğer, “Halk arasında Müsilaj olarak ifade edilen konu hepimizi tedirgin eden bir husus. Geçmiş süreçlerde konunun uzmanları bunun geçmiş yıllarda da yaşandığını ama bu sene ortaya çıkan tablonun geçmiş yıllarla kıyaslanmayacak kadar yoğun ve uzun sürdüğü ifade ediliyor. Suyun ısınmasıyla ortadan kalkacağına dair bir söylem var ama konunun uzmanı olmadığımız için bunu bilemiyoruz. Hepimiz gerçekten şu anda bundan dolayı tedirginiz” dedi.

“PROAKTİF BİR TUTUM SERGİLENMELİ”
Müsilaj konusunda otoritelerin proaktif bir tutum izlemesi gerektiğini ifade eden Aydeğer, “Bölgemiz Marmara Denizi’nin devamı olduğu için görünmeye başladı. Bu konuda özellikle ilgili otoritelerimizin proaktif bir tutum izlemesi gerektiğini düşünüyorum. Bu çok önemli. Özellikle bundan sonraki süreçte bu tür çevresel veya virüslerle alakalı konular hayatımızı tehdit etmeye devam edecek. Buna sebep olan kaynakların ortadan kaldırılması gerekiyor ilk olarak. İkinci olarak da buna karşı tedbirli olmamız gerekiyor. Bununla alakalı geçtiğimiz süreçte gözlemlediğimiz bir temizleme gemileri var. Bu araçlar mevcut. Diğer şehirlerde bu araç ile çalışmaları basında gördük. Salyayı temizlemek için bir aracın ilimizde olmasını çok önemsiyoruz. Bu nedenle özellikle tüm yerel iradelerimizin ve kıyı bandına sahip olan idarelerimizin daha proaktif çözümler üzerine odaklanması gerekiyor. Şu an çok yüzeysel gözükse de yarın bu daha yoğun olabilir. Ama bununla ilgili tedbirlerimizi alırsak en azından oluşabilecek sıkıntının sonuçlarını en hafif şekilde etkilenmemize evirebiliriz. Bununla ilgili mutlaka bir deniz aracının alınması, bu salyanın kaynağını ortadan kaldırabilecek türden çalışmalar yapılması gerekiyor. Bütün kamu irade kurumlarının ve ilgili sivil toplum kuruluşlarının bir araya gelerek bu Müsilaj sorunu ile ilgili çok hızlı bir çalışma programı uygulaması bizim önem verdiğimiz ve her ortamda söylemeye çalıştığımız konulardan bir tanesi” şeklinde konuştu.

“MÜSİLAJ BALIK TUTMAYI CİDDİ ANLAMDA ETKİLİYOR”
Müsilajdan en çok etkilenen balıkçılar da duruma tereddüt ile bakarak bir an önce ortadan kalkmasını bekliyor.  Uysallar Balıkçılık’ın işletmecisii Cengiz Karagül, balığın zarar görmediğini ancak balıkçıya zarar verdiğini söyleyerek, “Bu konu hakkında kimse bir şey bilmiyor. Dibe kadar inmiş durumda. Yüzeyi mi temizleyecekler dibini mi, bu insanlar hangi biriyle uğraşacaklar? Balıkçı, balık yakalayamıyor. Canlılara zarar veriyor, oltalara takılıyor. Derin sularda, açıklarda yok ama av yasağı olduğu için balık tutmak, Müsilaj da kıyılarda olduğundan dolayı sadece kıyı olta balıkçılığı, sandal ve dalyan balıkçıları çalışabiliyor. Balık tutmayı ciddi anlamda etkiliyor bu müsilaj. Düşünsenize, denizin altında ve üstüne bir şey var. Adam, ağ çeviriyor ama kaldıramıyor, salyalarla beraber geliyor. Ciddi anlamda da ağır oluyor zaten. Yani balığa zararı yok, balıkçıya zararı var. Biz bunun etkilerini görüyoruz. Şu an çok daha fazla balık gelmesi lazım. Şimdi balık işi şöyle, az olursa fiyat yükselir, çok olursa haliyle balık olmadığı için fiyatlar da yüksek.  Bu hem bize hem de vatandaşa ciddi anlamda zarar veriyor” dedi.

“MÜSİLAJ MARMARA DENİZİ’Nİ ASTIMLI BİR İNSANA ÇEVİRDİ”
Geçtiğimiz günlerde de akademik olarak değerlendirmeler yapan Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı, Müsilaj’ın Marmara denizini astımlı bir insana çevirdiğini belirterek, tedbir alınmasını istedi. Prof. Dr. Sarı, sözlerinin devamında : “Marmara, Müsilaj teşekkülüne çok açık. Çünkü akıntısı çok az. Sadece Karadeniz ve Çanakkale boğazından az miktarda akıntı geliyor. Müsilajın neden tetiklendiğini şöyle açıklayabilirim. Birincisi, küresel ısınmaya paralel şekilde deniz suyu sıcaklığı, 40 yıllık ortalamalarının 2,5 derece üstünde seyrediyor. İkincisi, deniz üzerindeki yüzey rüzgârları azaldı. Marmara zaten durağan olduğundan diple yüzey suyu karışmıyor. Halen yalnız yüzeyde değil, denizimizde 0-30 metre arasında Müsilaj yüzünden göz gözü görmüyor. Üçüncüsü, ülkemiz sanayiinin yarısı Marmara Bölgesi’nde. Sanayi atıklarının tamamı, arıtmasız olarak denize veriliyor. Bandırma ve Erdek dahil, Marmara'ya kıyısı bulunan birçok il ve ilçenin kanalizasyonları, sadece derin deşarj ile denize veriliyor. Derin deşarj, çaresizliktir. Derin deşarj, asla arıtma sistemi değildir. Daha önce 20 yıla yakın süre Van 100. Yıl Üniversitesi’nde görev yaptım. İnanın, Van gölü çevresinde arıtması olmayan hiçbir fabrika ve tesis yok. Unutmayalım ki, biyolojik arıtma ve ön arıtma asla gerçek bir arıtma değildir.” Prof. Dr. Sarı, “Marmara denizi ölürken, herkes ölü taklidi yapıyor” Marmara Denizi’nin bu duruma gelmesinde bütün yetkililerin, sanayicilerin ve birçok kişinin umursamaz davrandığına dikkati çeken Sarı şunları aktardı: “Ne yazık ki, eğitimli insanlar bile Marmara'nın kirleneceğine inanmıyor. Marmara denizi kirlenirken ne yazık ki yetkililer ölü taklidi yapıyor ve umursamıyor. Söze gelince herkes çevreci. Belediyeler çevreci, sanayiciler çevreci. Ama deniz öyle söylemiyor. Denizimiz, artık plankton üretemez duruma geldi. Doğal dengesi bozuldu.” dedi.

Ogün İnal