Halk TV eşsiz zaferin 106’ncı yılında Çanakkale’den yayın yaptı. Serhan Asker’in sunduğu ‘Görkemli Hatıralar’ programına Erol Mütercimler ve Tolga Çandar ile birlikte konuk olan Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, yaklaşan 18 Mart Çanakkale özel yayınında, Çanakkale’yi ve Çanakkale 18 Mart Deniz Zaferi’ni anlattı. 

Gökhan Çanakkale’nin birleştirici gücüne de vurgu yaparak, ‘’Çanakkale bizim ülkemizin temel noktası ve Mustafa kemal Atatürk'ün siyaseten doğduğu yer, Cumhuriyetin temellerinin atıldığı yer’’ dedi.  Gökhan, “Çanakkale’ye gelmek savaş alanını görmek sadece Mustafa Kemal’i anlamak demek değil, Türkiye'yi anlamak, bu günkü birlikteliğimiz anlamak demektir. Buraya gelip bunu hissetmedikten sonra o birlikteliği anlamak mümkün değil. Gelip gördükten sonra da o birliktelikten kopmak mümkün değil, her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının buraya gelip burayı hissetmesi lazım. Bu hissi bazen anlamaya çalışan Halep’ten Bağdat’tan gelip anlamaya çalışmak isteyenler var” dedi.

Ülgür Gökhan, ‘’ Çanakkale Şehitler Diyarı deriz. Aslında Çanakkale Türkiye demektir, Çünkü karşıda Türkiye'nin o zamanki Osmanlı topraklarındaki bütün Türklerin gelip vatanlarını savunmak için şehit oldukları alan orası, orada Türkiye var. Herkes buradan hareketle Türkiye'yi koruyor, temel atıyorlar. Kanlarıyla attılar kanlarıyla suladılar, bu anlamda Çanakkale bizim ülkemizin temel noktası ve Mustafa Kemal Atatürk'ün siyaseten doğduğu yer. Cumhuriyetin temellerinin atıldığı yer burası ve dediğim gibi kolay olmadı, çünkü Mustafa kemal düşmana karşı savaşmadı sadece emperyalizme karşı da savaştı. Temel budur. Tam bağımsız Türkiye zaten bundan sonra bütün Dünya'nın mazlum ülkeleri ezilmiş ülkeleri insanları onu örnek aldı. Bugün dünyanın birçok ülkesine gidin Atatürk’ün adı verilmiştir bir sokağa ya bir heykeli vardır, ya bir büstü vardır. Hep oralarda da halktan yana insanlar Atatürk'ü benimsemiştir, ‘Halk iktidarı için emperyalizme karşı kim savaş açmıştır?’ derseniz Mustafa Kemal ve tabiatıyla ona güvenmiş inanmış Türk askeri, yani bizim dedelerimiz de sadece Türkiye’nin değil dünyada emperyalizme karşı savaşın mimarı olmuşlardır” dedi.

“18 Mart biliyorsunuz deniz zaferinin daha sonra kara savaşlarının başlaması ile devam ediyor” diyen Gökhan, “Burada işte deniz zaferinin kazanılmasında da sembollerimiz var. Hasan Mevsuh Şehitliğimiz var.  Çocuğu oluyor, ‘Git diyor’ komutan, ‘Çocuğunu gör’ diyor. Gitmiyor, orada şehit oluyor. Dardanos'taki batarya, Efendim, Seyit onbaşı koca gülleyi taşıyor, güç birikimi oluyor. Mehmet Çavuşlar gibi birçok sembollerimiz var. Örneğin Nusret Mayın Gemisi akıl zeka ile orada da yine kalp rahatsızlığı geçirmiş İsmail hakkı gidiyor hiç korkmadan fütursuzca gidiyor, mayınları döşüyor. Bir zeka şeyi var orda mayınları paralel döşüyor karaya, düşman öyle şey olacağına ihtimal vermiyorlar ve tabii birde Atatürk'ün emirlerine kayıtsız uyan, ‘’Ben size ölmeyi emrediyorum’’ diyen Atatürk’e inanan şehit olmuş dedelerimiz var onları asla unutmuyoruz ve tekrar oradan onları hatırlamak zorundayız.  Tabii şunu söylüyorum onlar biz bugün böyle olalım diye şehit olmadılar. Onlar tam bağımsız bir Türkiye için birlikte yaşamak için, ülkemizi en üst seviyeye taşımak için bizlere bu vatanını emanet ettiler. Bizde bu şehitlere layık olmak için mücadele etmek zorundayız. Bugün o şeyden birlik beraberlik duygusundan uzaklaşıyoruz. İşte bu günler duyguların yeniden oluşması için vesile, biraz önce ağzına sağlık sayın Çandar, Çanakkale türküsünü söyledi. Onun adı Çanakkale türküsü ama köprünün yazıldığı yer Kastamonu, Kastamonulu kardeşlerime selam ederim. Çanakkale Türküsü’nü Çanakkale'ye ait zanneder Kastamonu türküsü aslında  herkesin bildiği adeta milli türkü, Bu hafta 12’sinden başlayarak zafer haftası ve biz  şehitler diyarındayız. Ülkemizin kurtulması için şehit olan dedelerimiz var, bu vatan topraklarında özellikle Pandemi döneminde sağlık şehitlerimizi sağlık ordumuzu anmak istiyorum. Doktorundan ambulans şoförüne kadar herkesi selamlıyorum. Bu dönemde de virüsten ötürü hayatını kaybetmiş bütün sağlık şehitlerimize sağlık şehidi diyorum ben Allah rahmet eylesin kalanlarına da sağlık versin. Bakın bir şey da hatırlatayım size sadece savaşarak ölmediler, salgınla da boğuştular. Kolera, dizanteri salgını vardı orada da bu mücadele vardı. Biliyorsunuz bütün bunlar olduktan sonra ülkemizi kurulduktan sonra İstiklal Marşımızın yazarı Mehmet Akif’in de yazdığı marşımızın 100. Yılı dolayısıyla oda kutlu olsun. İnşallah ebediyete kadar söylemeye devam edeceğiz. Allah hemşerimiz Akif’in söylediği gibi, ‘Yenisini yazmak nasip etmesin’ dedi.

Başkan Gökhan konuşmasının devamında ise, “Çanakkale’ye gelmek savaş alanını görmek sadece Mustafa Kemal’i anlamak demek değil, Türkiye'yi anlamak, bu günkü birlikteliğimiz anlamak demektir. Buraya gelip bunu hissetmedikten sonra o birlikteliği anlamak mümkün değil. Gelip gördükten sonra da o birliktelikten kopmak mümkün değil, her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının buraya gelip burayı hissetmesi lazım. Bu hissi bazen anlamaya çalışan Halep’ten Bağdat’tan gelip anlamaya çalışmak isteyenler var” diye konuştu.  

Yayının yapıldığı kütüphaneyi Serhat Asker’in sorması üzerine, Korfmann Kütüphanesi hakkında bilgi veren Gökhan ‘’Korfman Troya kazılarını yapan alman bilim adamı, Korfman büyük bir çaba sarf etti, neyi kanıtladı? Troya’nın bir Anadolu medeniyeti olduğunu ispat etti. Dünyaya kendi üniversitesine Tübingen üniversitende bunun mücadelesini verdi” diye konuştu.  Destanlaşan Gemiler kitabının yazarı Dr.Emekli Binbaşı Erol Mütercimler; ‘’18 Mart 1915’deki o deniz zaferi olan tarihimize geçmiş olan İngilizlerinde Fransızları da şakına uğratmış olan bir zaferdir.  Nusret Mayın gemisi ile ilgili milliyet gazetesi 17 Nisan 1990 tarihli bir haberi ile başlayayım isterseniz. Çanakkale savaşlarında boğaz savunmasında destan yaratan Nusret mayın gemisi dün KKTC'nin Magosa limanına mal taşımak için ayrılırken alabora olarak battı. Hurdaya çıkarıldıktan sonra birkaç armatör tarafından ticari amaçla kullanılan Nusret, son olarak mersinli armatör Mustafa Okan tarafından satın alınıp, gemide bazı değişikliklerden sonra kaptan ticari yük taşımaya başlamıştır. Ben bu haberi okuduktan sonra bir makale yazmıştım, donanma komutanlığında da beni konferansa davet etmişlerdi. Bu haberi okuyup şu ifadeyi kullanmıştım ; “Nusrat battı, ya biz ‘’Şimdi düşünebiliyor musunuz bu büyük zaferi bize kazandıran armağan eden gemi, ben gemilerin ruhlarına inanırım. Gemilerle gemi personelin ruhları öteki tarafta bile kucaklaşırlar. Nusret’in ruhu da vardı!’’

İbrahim Akın Kazancı