.

 
Bir süre önce ziyaretime gelip derlemelerini teslim eden Necdet KURT Abi, hepsini okumamı ve bazılarını gazetemize göndermemi istedi. Bir kısmını birlikte okumuştuk. Hatıralarını sanki dün gibi hatırlıyor. Maşallah çok güçlü hafızası var.
Kendisiyle daha bir TON TV’de, sanatkarlık ve Ezine’deki deri işletmeleriyle ilgili güzel bir program yapmıştık.
Necdet Abinin derlemelerini ve hatıralarını düzenleyip bu köşede paylaşmak yararlı olur diye düşündüm. Sadece imla hatalarını gözden geçirmek yeterli oldu.
 
İşgal kuvvetleri devrin en güçlü donanması ile gövde gösterisi yaparak boğaza yaklaşıyordu. Cevat Paşa Kilitbahir köyü cami avlusunda, 18 yaşında veremden ölmüş kızının kabrini ziyaret ediyordu. Belki de son defa ziyaretini yapmıştı. Ziyaretten sonra cihan savaşına soyundu. 1 Mart 1915 sabahı Ocean gemisi ile Britanya majestelerine ait 5-6 adet gemiden ibaret bir filo boğazdan girerek boğaz kıyılarını, savunma alanlarını, siperleri ve kaleleri top ateşine tutuyordu. Büyük savaş başlamıştı.
 
ÇANAKKALE GEÇİLMEZ
Gün bu gündür, bu gün ne gündür; Yarab bu ne çetin bir gündür
Çanakkale alev alev yanıyor her taraf gümbür gümbür
Ah! Çanakkale’de kanlı cihan olundu, çokçalar ayrıldı tenden bugün ah hep bu gün
Deniz ateş; cephe ateş siper ateş kefen ateş; ceset ateş; oldu bu gün ah hep bu gün
En küçük ümitler dahi tükenmiş çaresi yok deva bulmak ne mümkün
Bunca ateşler içinde bütün alemlerin Rabbi olan Allah hakem oldu da
Türk milletinin mukadderatı ilelebet tayin olundu bu gün ah hep bu gün
 
UZUNKÖPRÜLÜ SÜLEYMAN DAYI
Uzunköprü’nün Şehsuvarbey Mahallesinde 7-8 yaşlarındayım. 1948 yılı bir yaz günü. Kahveye giderken babam beni de götürdü. Babam alışverişçi-ticaret erbabı olduğu için birçok habere açıktı. Şehit ailelerine ve gazilere maaş bağlanacağı söyleniyordu.
Çanakkale harbinde gazi olan komşumuz Süleyman dayıya bu haber söylendiğinde, Süleyman dayı birden ciddileşti ve babama dönerek “Emin Emin Allah’ın bana o bahşettiği gazilik unvanını parayla satacağımı mı sandın” dedi.
Çanakkale Gazisi Süleyman dayı henüz floksera hastalığı gelmediğinden yazın Meşe Bağlarında 3 ay süreyle bağ bekçiliği yapardı. Bundan başka geliri de yoktu. İnce, uzun boylu bir kahramandı. Ayağında ökçesi basık patrısa ayakkabı ve sırtında örme yün kazakla görürdük hep. Gazi Süleyman dayının bir müddet sonra hastalandığını ve ardından yoksulluk içinde vefat ettiğini duydum. Mekanı Cennet olsun. İşte Çanakkale Ruhu budur.