Dünya nüfusu 8 milyarın üzerine çıkarken doğal hayat üzerindeki yıkıcı etkileri sürekli artıyor. Memeliler, kuşlar, sürüngenler, böcekler ve deniz yaşamı tükenmeye devam ediyor.

 Dünya nüfusu 8 milyarın üzerine çıkarken doğal hayat üzerindeki yıkıcı etkileri sürekli artıyor. Memeliler, kuşlar, sürüngenler, böcekler ve deniz yaşamı tükenmeye devam ediyor.
Habitat kaybı, aşırı avlanma ve istilacı türlerin yeni ekosistemlere girmesi, ilaçlara bağlı kirlilik ve iklim değişikliği yoluyla binlerce tür, hızla nesli tükenme sınırına yaklaşıyor.
Küresel ısınma ve uzun süren kuraklıklar orman yangınlarını tüm dünyada artırıyor. Yaban hayatının yaşam alanı kayıplarında orman yangınları da önemli rol oynuyor. Binlerce tür yaşam alanını kaybediyor.
2014 yılında yapılan bir çalışmada, son 40 yılda, doğal yaşam alanlarındaki hayvanların sayısının yarı yarıya azaldığı ortaya konmuş.
Dünya Yaban Hayatı Fonu omurgalı nüfusunun 1970'den bu yana ortalama % 60 oranında düştüğünü tahmin ediyor. Son 20 yılda Amerika'da kelebeklerin sayısında % 90'lık bir düşüş meydana gelmiş. Sadece bombus arılarında % 87 kayıp var.
Uluslararası Doğa Koruma Birliği'ne göre, yaklaşık 16.000 bilim insanının çalışmalarına dayanarak yaptığı tahminlerde nesli tükenmekte olan 26.500 tür bulunuyor. Bu rakam, amfibi türlerinin % 40'ını, mercanların % 33'ünü, memelilerin % 25'ini ve kuşların % 14'ünü oluşturuyor.
Böcek türlerinin üçte biri tehlikede ve dünyadaki toplam böcek sayısı her yıl % 2,5 oranında düşüyor.
Birçok bilim adamı, tüm türlerin en az % 75'inin gezegenden kaybolduğu bir “kitlesel yok olma” çağının yaşandığını ifade ediyor.
Daha önceki beş toplu tükenme, geçtiğimiz 450 milyon yıl boyunca gerçekleşmiş. Sonuncusu yaklaşık 66 milyon yıl önce, dinozorların yok olmasıyla meydana gelmiş. Daha önce meydana gelen çöküş olayları, milyonlarca yıl alan yaşam alanlarındaki yeniden canlanmalar, günümüzdeki olaylardan çok farklı görünüyor. Bu kez, kitlesel ölümü tetikleyen ana unsur insan faaliyetleri ve sonuçları olarak ortaya çıkıyor.
Dünyada yaşayan tüm türlerin % 99'unun kaybolduğu tahmin ediliyor. 1500'lü yıllardan bu yana kaybolan türlerin çoğunun 1900’lü yıllardan sonra kaybolması endişeleri daha da artırıyor. Türlerin mevcut nesillerinin tükenme oranı 100 ila 10.000 kat civarında gerçekleşiyor.
Tür kaybının, insanlığın dayandığı besin zinciri üzerinde yıkıcı etkiler yaratabilme ihtimali çok yüksek.
Gen teknolojisini kullanarak, bilim adamları kaybolan türleri yeniden yaratmaya çalışıyorlar. Bu çalışmalar yoğun bir şekilde devam ediyor. Şimdilik yeniden nesli elde etme çalışmalarıyla ortaya çıkarılan bir canlı türü bulunmuyor. 2009 yılında nesli tükenmiş bir dağ keçisinin genlerini akraba bir ırka aktarma çalışmalarında ümit var gelişmeler elde edildi ama yavrular sadece 7 dakika hayatta kalabildiler.
Bitki türlerinin neslini korumak amacıyla dünyanın değişik bölgelerinde kıyamet ambarları oluşturuluyor. Milyonlarca bitki türünün tohumları saklanıyor. Buna karşın, böcek ve diğer omurgalı türlerde neslin korunması için metot geliştirmek zor görünüyor. Gen ve DNA teknolojileri konusunda ciddi araştırmalar devam ediyor.
Bütün çalışmalar bir yana, bilim adamlarının üzerinde durduğu en önemli nokta, altıncı büyük yok oluşa neden olan sentetik kimyasal kullanımı ve küresel ısınmanın önüne geçilmesi gerekiyor.