Yazar Latife Tekin, “Durup dururken yazı yazmıyor insan. Yazmak için bir derdinin olması lazım, normal olarak yaşamı sürdüremediğin için yazı yazıyorsun, bir yenilgiden sonra yazıyorsun” demiş.


Yazar Latife Tekin, “Durup dururken yazı yazmıyor insan. Yazmak için bir derdinin olması lazım, normal olarak yaşamı sürdüremediğin için yazı yazıyorsun, bir yenilgiden sonra yazıyorsun” demiş.
Sevgili Arsız Ölüm kitabında da, “Bir sevdiğin olmasa şiir yazmazsın" der.
Anlam aradığımız, boşluk hissinden kaçtığımız ve kendimizi tekrara düşmekten kaçamadığımız hayatta gerçekten bir derdimiz mi olmalı yazmak için?
Belki evet, belki de hayır…
Ama acıların ve yaşanmışlıkların yazı yazma, resim yapma, belirli sanat dallarını icra etmekte etkisi olduğu da bir gerecek…
Bu noktada farklı görüşlere de kulak vermek lazım…
Mesela Can Bonomo ise aynı fikirde değil. Bonomo, bir röportajında “Yazmak için acı çekmeyi beklemiyorum” diyor.
Müzisyen, şair ve ressam Can Bonomo, yazmak için belli vukuatlar yaşanması gerektiğini düşünmediğini söylüyor. “Eğer yazdıklarımın hepsi tamamen yaşadığım ve başımdan geçen katıksız duygular olsaydı Kemalettin Tuğcu karakteri gibi biri olurdum” diyen Bonomo, çok iyi empati kurabildiğini belirtiyor. Ben çok çalışkan ve düzenli biriyim. Her sabah kalkıp belli bir saatte yazmaya başlarım ve eğer iyi bir gün geçirdiysem bir şiirim olur, iyi bir hafta geçirdiysem şarkım olur. Eğer işler kötü giderse de bu bazen üç ay üst üste de gelebilir, orman yangını gibi kağıt çöpe atarım. Yazmak için tabii ki duygusal olmak gerekiyor biraz ama ben o kadar da duygusal değilim, sadece iyi empati kurabiliyorum. Ben çok çalışkan ve düzenli biriyim. Her sabah kalkıp belli bir saatte yazmaya başlarım ve eğer iyi bir gün geçirdiysem bir şiirim olur, iyi bir hafta geçirdiysem şarkım olur. Eğer işler kötü giderse de bu bazen üç ay üst üste de gelebilir, orman yangını gibi kağıt çöpe atarım. Yazmak için tabii ki duygusal olmak gerekiyor biraz ama ben o kadar da duygusal değilim, sadece iyi empati kurabiliyorum” diyor.
Bonomo ayrıca, ‘Ürettiğiniz eserler için “Bu oldu” dediğiniz an var mı?’ sorusuna ise, “Bu biraz Zenon’un paradoksuna benziyor. Kum tanelerinden bir tepe oluşturmanız lazım; kaç tane kum tanesine ihtiyacınız var? Bir milyon mu, bir milyon bir mi, yoksa üç milyon mu üç milyon iki mi? Tamamlanmış hissettiğim an bitti demektir” diyor.

Yüzyıllardır tartışılan felsefenin de konusu olan mutluluğa ulaşmak için acı çekmek şart mı? gibi olsa da, bakış açıları değişik…