Kars’ın Boğatepe Köyü’nde Boğatepe Çevre ve Yaşam Derneği'nin faaliyetleri ile sesini dünyaya duyuran ve 2010 yılında Kars'ın meşhur 32 tür peynirinin gelecek nesillerine aktarılması için Türkiye'nin ilk peynir müzesini kuran Zümran Ömür, Tohum Takas Şenliği’nden kadınlara seslendi ve “Kadınlarımız artık televizyon başından kalksın, dizilere özenmesin. Herkes üreterek Türkiye’ye katkıda bulunsun.  Kim elinden ne geliyorsa, onu yapsın” dedi.
Üç çocuğu bir torunu olan Zümran Ömür, geçtiğimiz yıl sosyal medyada Fransızca başlayıp Türkçe devam eden, peynir tarihi ve bölgedeki bitki örtüsü hakkında bilgi verdiği videosu ile fenomen olmuş, üreten bilinçli kadının en güzel örneği olarak içinde doğduğu coğrafyadan dünyaya sesini duyurmuştu.
47 yaşında ilkokul mezunu olan Ömür, Boğatepe Çevre ve Yaşam Derneği'nin başkanlığını da yürütüyor. 2007 yılından beri aktif olarak kadınlarla birlikte kolektif bir çalışma ile bilinçli üretime geçtiklerini dile getiren Ömür Çanakkale Belediyesi ve Kent Konseyi Çevre Meclisi tarafından  bu yıl ikincisi düzenlenen Tohum Takas Şenliği’ne katıldı. Ömür, şenliğe,  Kars antik buğdayı olan kavlıca tohumu getirdi.
 Zümran Ömür ve Boğatepeli kadınlar, 2010 yılında Kars'ın meşhur 32 tür peynirinin gelecek nesillerine aktarılması için Türkiye'nin ilk peynir müzesini kurdu. Benzerlerini dünyanın hiçbir yerinde göremeyeceğiniz tescilli peynirler bu sayede kaybolmaktan kurtuldu. Köyün kadınları bu derneğin kurulması sonrası başlayan faaliyetler çerçevesinde iletişim kursları, Fransızca eğitimi ve hatta yoga eğitimi dahi aldı.
“TÜRKİYE’DE KAYBOLAN TOHUMLARIN ÇOĞALTILMASI ÇOK KIYMETLİ”
Kars’taki endemik bitki türlerini iyi kavrayabilmek için bir seneden Fransızca öğrenen Zümran Ömür, “Böyle bir etkinliğe katılmak çok güzel, hele ki Çanakkale’de tohum takası şenliğinde olmak ayrıca güzel. Çiftçinin yeniden üretmeye başlaması bizim için çok önemli. Mustafa Kemal Atatürk der ki, ‘Üretmeyen topluluklar yok olmaya mahkûmdur.’ Çiftçi üretecek ki bu Türkiye yeniden var olsun.  Böyle bir etkinliğe katılmak, tohumun çoğaldığını görmek bizim için çok önemli.  Biz de Boğatepe’den kaybolan kavılca tohumunu getirdik. Bu antik bir buğday çeşididir.  Türkiye’de iki antik buğday vardır, biri Kastamonu siyez buğdayı diğeri de Kars’ın kavılca buğdayı. Biz kavılca tohumunu bir köyden 25 kilo kadar bulduk, şimdi tonlarca üretiyoruz. Ekmeğimizi, eriştemizi onunla yapıyoruz. Türkiye’de kaybolan tohumların çoğaltılması çok kıymetli” dedi.
“OMUZ OMUZA VEREREK ÜRETELİM”
 Omuz omuza vererek üretmenin önemine değinen Ömür, “Üç çocuk annesiyim, bir de torunum var. 2 çocuğum üniversiteyi bitirdi, onlar da üretici. Yanımdaki çocuğum da bizimle birlikte çiftçilik yapıyor.  Oğlum Gündoğdu Marmara Üniversite’sini bitirdi, şimdi Bursa’da bir şirketi var, o da bir üretici, o da elektrik üretiyor.  Eşimle birlikte biz de Kars’ta üretime devam ediyoruz. Ben 2007 yılında tarımsal anlamda daha aktif ve bilinçli hareket etmeye başladım. Ondan önce de çiftçi idim ama şimdi daha bilinçliyiz.  7 proje köy ile yola devam ediyoruz, planlı hareket ediyoruz Köyümüzde üretimi kadınlar olarak yürütüyoruz. Erkek evin direği ise kadın da temelidir. Temel olmazsa direk de olmaz. Omuz omuza vererek beraber üretmek zorundayız” diye düşüncelerini ifade etti.
“HERKES ÜRETEREK TÜRKİYE’YE KATKIDA BULUNSUN”
 Kadınlara da bir mesaj gönderen Ömür, “ Kadınlarımız artık televizyon başından kalksın, dizilere özenmesin. Herkes üreterek Türkiye’ye katkıda bulunsun.  Kim elinden ne geliyorsa, onu yapsın.   En önemli şey, üretim.”
 Özel Haber: Dilek Akşen