Milletvekili Erkek, “Çok ağır bir ekonomik kriz ile karşı karşıyayız. Bugün 1 kilo çayın kilosu 36 TL. Türkiye bu sistemle daha gidemez, sorunlar daha da ağırlaşır. Tek adam rejimleri krizleri çözemez, artırır. Erdoğan isterse seçime gidilir ama bizim derdimiz bu değil. Bizim derdimiz adalet mücadelesi. Vatandaş seçim derdinde değil, geçim derdinde” dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı Çanakkale Milletvekili Muharrem Erkek, İl Başkanlığı binasında bir basın toplantısı gerçekleştirerek, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. 
Toplantıya,   CHP Milletvekili Özgür Ceylan, Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, Kepez Belediye Başkanı Birol Arslan, İl Başkanı İsmet Güneşhan, Merkez İlçe Başkanı Ali Uyanık,  Yüksek Disiplin Kurulu Üyesi Serdar Soydan ve partililer katıldı.
Milletvekili Erkek, İzmir’de çıkan orman yangınından, 44 BARO’nun adli yıl açılış törenine kadar katılmama kararına kadar birçok konuda şu başlıklar altında değerlendirmeler yaptı.
ORMAN BAKANININ BİRAZCIK ONURU VARSA İSTİFA ETMELİ
 “İzmir’de çok dikkat çeken tespitlerimiz oldu.  Orman Bakanlığı ile Türk Hava Kurumu arasındaki koordinasyonsuzluk, inatlaşma, yangının çok daha önce kontrol altına alınmasını engelledi.Türk Hava Kurumuna ait faal durumda Menderes ilçesinde bulunan uçak dahi kullanılmadı.  Çünkü Orman Bakanlığı Yangın söndürme ihalesini özel bir şirkete verdi ve o özel şirketin de yangın uçağı yok. Türk Hava Kurumunun açıklamaları bazı gerçekleri ortaya koydu. Bu yangına Türk Hava Kurumu ile birlikte koordineli bir şekilde müdahale edilseydi kayıp olmazdı. Orman Bakanının birazcık onuru varsa istifa etmeli. 17 yıllık tek başına bir iktidarın Bakanı çıkıp ‘Teknik olarak uçaklarımızın kullanılması mümkün değildir’ diyor. Eğer bu mümkün değilse neden mümkün hale getirilmedi? Eğer uçaklarımız eskiyse niye yeni uçak alınmadı? Bugün kışlık saraylar, yazlık saraylar, uçan saray alanlar, niye bu memleketin ormanları için yangın uçakları almadı?”
“RUHSATI İPTAL EDİN”
 “Biz Kaz Dağlarını niçin koruyoruz? Çocuklarımızın geleceği için, ülkemizin geleceği için koruyoruz. Kaz Dağları ekoturizminde, sağlık turizminde, tarım ürünleri ile binlerce yıl  binlerce yıl insanlığa hizmet edebilecek bir ekosistem.  Kaz Dağlarında özellikle 31 Mart Yerel seçimlerinden sonra, büyük bir ağaç katliamı gerçekleşti. Ama daha toprağa siyanür değmedi.  Daha dağlar kaldırılmadı. Ağır metaller daha yer altı sularımızı zehirlemedi.  2013 yılında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı olumlu ÇED raporu verdi. Çünkü daha önceki ÇED raporuna buradaki Yerel Yönetimin, sivil toplumun mücadelesi ile yürütmenin durdurulma kararı alınmıştı. 2013 yılında yeni bir ÇED raporu ile üstelik projeyi de genişleterek bir olumlu ÇED raporu aldılar Çevre ve Şehircilik Bakanlığından 2018 yılında da iktidarın baskısı ile Çanakkale Valiliği Gayrı Sıhhi Müessese ruhsatını verdi.  Bu ruhsatı iptal edin. Çünkü her şeye rağmen yer altı sularımız daha kirlenmedi. Yer altı sularımız da kirlenirse bunun geriye dönüşü yok.”
“17 YILIN MUHASEBESİNİ YAPMAK ZORUNDALAR”
 “AK Parti 14 Ağustosta 18.yılını kutladı biliyorsunuz. Ak Partiye gönül veren, oy veren tüm hemşehrilerimizin 18. Yılını kutluyoruz.  Çok yakında 9 Eylül’de biz de 96 yılı bitirmiş olacağız. Dünyanın en köklü en büyük partisi olarak 100. Yılımıza hazırlanıyoruz. AK Parti 17 yıllık tek başına iktidarın muhasebesini yapmak zorunda. Çünkü 17 yıl tek başına ülkeyi yönettiler. Memlekette ne Adalet kaldı, ne de kalkınma.  Ve bugün içlerinden bazı milletvekilleri ‘ artık AK Parti kapatılmalı ve yeni bir parti kurulmalıdır’ diyor. Her halde bütün günahlarını partiye yıkıp yine bir gömlek değiştirme sürecine giriyorlar.  Herhalde reddi miras yapmak istiyorlar.”
 
“BİR SİYASİ PARTİNİN GENEL BAŞKANI HUZURUNDA, ADLİ YIL AÇILIŞI OLMAZ “
 “Gelinen tabloda son 5 yılda Hukukun Üstünlüğü Endeksinde bir iki değil,  tam 50 sıra geriledik.  Onun için Bugün 44 Baro 2 Eylülde gerçekleştirilecek Adli Yıl açılışına katılmıyor.  Adaletten yana oldukları duruşlarından dolayı kutluyoruz.  Niçin katılmıyorlar? Kuvvetler ayrılığına verdikleri önem nedeni ile katılmıyorlar.  Bir siyasi partinin Genel Başkanı huzurunda, adli yıl açılışı olmaz. Bir siyasi Parti Genel Başkanı huzurunda hâkim, savcı kura çekimi olmaz.”
“YARGIÇ GÜVENCESİ ANAYASA İLE ALINAN BİR ŞEY”
“Yargı Reform Strateji Belgesi tartışılıyor. Ekim ayında paketin birinci kısmı meclise gelecek. Adil yargılanma hakkı ve ifade özgürlüğünü engelleyen önemli maddeleri tabi ki destekleyeceğiz.  Ama bu bir reform değil. Reform olabilmesi için Anayasa değişikliği yapılması lazım. Strateji belgesinde zaten böyle bir şey yok.  Bugün yargıçlar ve Savcılar diyor ki ‘Hâkimler, Savcılar Kurulunun bu yapısı sürdüğü sürece bizden kahramanlık beklemeyin’ diyorlar. Çünkü güvenceleri yok.  Yargıç güvencesi Anayasa ile alınan bir şey.”
“HANİ DEMOKRASİLERDE BU İŞİN NAMUSU SANDIKTI?”
“17 yılsonun da geldiğimiz noktada bugün seçilmiş Belediye Başkanlarını da görevden alıyorlar. Ahmet Davutoğlu seçilmiş bir Başbakan olarak ettirildiğinde, Cumhuriyet Halk Partisi olarak savunduk. AK Partinin seçilmiş Belediye Başkanları zorla İstifa ettirtildiğinde biz tavır koyduk.  Sonra dediler ki ‘onlar FETÖ ile irtibatlıydı’ dediler ama haklarında bir tek soruşturma açmadılar. FETÖ terör örgütü ile iktisatlı olduğunu söylediğiniz Belediye Başkanlarını niçin yargıya teslim etmediniz? Niçin haklarında bir tek soruşturma dahi yok.  Bugün PKK Terör örgütü ile iltisaklandırdığınız Belediye Başkanları hakkında soruşturmalar var.  31 Martta aday yaptığınız, yani demokratik bir ülkede yaşayan kanunlarına göre aday olan insanlar seçimleri kazandılar ama mazbatalarını vermediniz.  Son 10 yılda Türkiye AK Parti İktidarında demokrasiden ve hukuktan hızla uzaklaştı. Seçilmiş Belediye Başkanlarına mazbatalarını vermediğiniz gibi İstanbul seçimlerini de iptal ettiniz. Şimdi seçilmiş Belediye Başkanlarını, seçimden önce var olan soruşturmalar sebebi ile o soruşturmalara atıf yaparak görevden alıyorsunuz. Bu hukuk dışı ve seçmen iradesini gasp etmek demektir.  Ne diyordu AK Parti Genel Başkanı? ‘Demokrasilerde bu işin namusu sandıktı. Sandık sonuçları her siyasi parti için bağlayıcıdır’ demişti. Terör değirmenine su taşıyorlar. Bu uygulamalar, bu hukuksuz uygulamalar terörün ekmeğine yağ sürüyorlar. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak Adalet temelinde vicdan siyaseti yapmaya devam edeceğiz.”
“ARTIK ALDATMA VE KATLETME PARTİSİ DİYEBİLİRİZ”
“Seçme ve seçilme hakkı Anayasada güvence altına alınan bir haktır. Seçmen iradesi keyfi uygulamalara heba edilmeyecek kadar önemli ve kutsaldır. İç İşleri Bakanı Süleyman Soylu Seçilmiş Belediye Başkanlarını görevden alıyor. 31 Mart seçimleri öncesinde de Süleyman Soylu, Türkiye’de il il gibi gezip Belediye Başkan Adayı gibi çalıştı. Gittiği yerlerdeki diğer partilerin adaylarına saldırdı. Şimdi her halde sandıkta yenemediği Belediye Başkanları merkezi İdarenin yerel idare üzerindeki vesayetini kötüye kullanarak görevden alıyor. Bu demokrasiye darbedir.  Artık AK Partiden adındaki adaleti beklemek mümkün değildir. Artık Aldatma ve Katletme Partisi diyebiliriz. Çünkü demokrasiyi olduğu gibi ormanları da katlediyorlar.”
“MİLLET GEÇİM DERDİNDE”
“Biz erken seçime hazırız. Çok uzun yıllardır partimiz tüm organları ile hazırlıklarını ve çalışmalarını sürdürüyor.   Çok ağır bir ekonomik kriz ile karşı karşıyayız. Bugün 1 kilo çayın kilosu 36 TL.  Çalışmak isteyen her dört gençten biri işsiz. Evine ekmek götüremedikleri için işsiz babalar intihar ediyor. Bu olaylar her hafta yaşanıyor bu memlekette. Türkiye bu sistemle daha gidemez, sorunlar daha da ağırlaşır. Tek adam rejimleri krizleri çözemez, artırır. Erken seçim iktidarın elinde olan bir şeydir. Erkek seçim kararı için parlamentoda 360 vekil gerekir. Erdoğan isterse seçime gidilir ama bizim derdimiz bu değil. Bizim derdimiz adalet mücadelesi. Vatandaş seçim derdinde değil, geçim derdinde.  Biz kriz derinleşmeden Ağustos ayında, 13 maddelik paket hazırladık, bir maddesini bile dikkate almadılar. Bu zihniyet Türkiye’yi yönetemez. Türkiye bu süreçten ancak üretimle çıkar” dedi.
Dilek Akşen