Ancak, bu zengin tarihi ve doğal güzelliklerin arasında adeta bir saklı cennet gizlenmiştir: Civler Köyü. Google Maps üzerinde adı bulunmasa da, Çanakkale'nin gizli incisi olarak bilinen Civler Köyü, aslında Kemerdere Köyü olarak bilinmektedir. Ancak, bu köyü Google Maps'te aramaya kalktığınızda adını bulmanız mümkün değildir. Kemerdere Köyü'nü bulmak isteyenler, arama motorlarında çoğunlukla "Çanakkale köyleri" gibi genel aramalar yaparak Civler Köyü ile karşılaşırlar. Ancak isim karmaşası sadece bu kadarla sınırlı değildir. Çünkü Google'da, köy ve çevresiyle ilgili fotoğraflara erişmek isteyenler, Kemerdere yerine Civler yazmak zorunda kalmaktadır. Ancak, isim karmaşasının ötesinde, Civler Köyü'nün kendisi büyüleyici bir hikayeye sahiptir. Mayıs ayının son günlerinde ziyaret edilen bu köy, yüzlerce yıllık tarihi kalıntılarıyla göz kamaştırmaktadır. Antik çağlardan kalma izler, ziyaretçilere tarihle iç içe geçmiş bir yolculuk sunmaktadır. Ancak, sadece tarihle sınırlı kalmayan bu köy, doğal güzellikleriyle de büyülemektedir. Köyün hemen yanı başında oluşan gölet ve etrafındaki ağaçlar, ziyaretçileri doğanın kucağına çekmektedir. Eşsiz manzarasıyla gölet, adeta bir doğa harikası gibidir ve çevresindeki ağaçlarla birlikte, ziyaretçilere huzur dolu anlar yaşatmaktadır. Civler Köyü, sadece adıyla değil, sunduğu benzersiz deneyimlerle de unutulmaz bir destinasyondur. Tarih ve doğanın kusursuz bir uyum içinde buluştuğu bu köy, ziyaretçilerine eşsiz bir keşif deneyimi sunmaktadır.

Bereketli Troya Topraklarına Su Taşındı

Su kemeri olan bu tarihi doku Kemer mevkiinde yani Kemerdere Köyü sınırları içerisinde bulunuyor. Tarihi ise Erken Roma dönemi yani Antik Roma dönemine uzanıyor. Milattan Önce 753-Milattan sonra 476 yılları arasını kapsayan Erken Roma döneminde inşa edilen su kemeri, yıkılan Troya antik kentinin bulunduğu bölgeye su götürmek için yapılmış.

Taşların Birbirine Dizilişi ve O Günkü İmkanlarla Yapılan Eser İhtişamıyla Etkiliyor

Binlerce yıllık bu tarihi eseri görmek için gidenler ilk bakışta ihtişamından etkilenip buranın bir köprü olduğunu zannedebilir; ancak burası üzerinden su götürülen bir kemer. O tarihten bu güne kalıntıları dahi kalmış olsa da Çanakkale ve tüm ilçelerini kapsayan Troas bölgesinin en sağlam durumda ve görülebilir su kemeri olarak tarihe tanıklık etmeye devam ediyor.

Çam Ve Çınar Ağaçları, Şırıl Şırıl Akan Dere ve Gölet

Kemerdere, komşu köyler Ovacık ve Kayışlar köyünün dağlarından gelen derelerden (Örneğin; Çakırbüvel deresi) besleniyor. Sarp ve kayalık arazinin üzerine kurulan su kemerinin altından akan su kayaları biçimlendirmiş ve oyuklar oluşturarak gölet meydana getirmiş. Göletten de akan Kemer deresi, Kemerdere barajını oluştururken dere Akçeşme ve Akçapınar köylerini bölerek Küçükmenderes Çayını katılıyor. Küçükmenderes de Çanakkale Boğazı’na dökülüyor.

Dinlenmek, Kuş ve Su Sesini Dinlemek İçin Bulunmaz Bir Doğa Cenneti

İşte tüm bu doğal etkenler Kemerdere göletini ve yeşilliğini yaratıyor. Gölet etrafındaki çınar ve çam ağaçları, göletin turkuaz rengiyle de birleşince ortaya işte tüm büyüleyici tanımlamalarda kullanılan ‘doğa cennetini’ çıkarıyor. Gölet yaz aylarında dahi kurumuyor ve tüm güzelliğiyle kendisine gelenlere ev sahipliği yapıyor. Gelen demişken, burası önceden çok az kişinin bildiği bir yermiş. Elbetteki internet ve sosyal medya aracılığıyla şimdi bilinen ve oldukça popüler bir yer. Burada kuş ve su sesiyle kafanızı dinleyebilir, mesire alanında sevdiklerinizle piknik yapabilirsiniz.

Gölet Oldukça Derin

Gölette yüzülebildiğini de öğrendik. İlk bakışta insanı korkutsa da turkuaz suda yüzmek büyük keyif veriyor.  Derinlik fazla ve  çakılma riski yok ama siz yine de dikkatli olun. Kayaların etrafından da atlayarak gölün keyfini çıkarıyorlar.

Kemerdere Köyü’nün alt eteğindeki vadide bulunan bu güzel köşe tarihi su kemerinin de tarihine ihtişam katıyor. Gölette ise sazan ve tatlı su levreğinin yaşadığını öğreniyoruz. Hatta biz oradayken, harika renge sahip göletten balık tutup ateşini yakan ve afiyetle mideye indiren insanlar da vardı.

Çevre Kirliliği Hep Aynı Dert!

Gizli cennet, doğa cenneti diye anlattığımız ve bize tüm güzelliğini sunan bu hazineyi acımasızca kirletmekten de geri durmuyor bazı insanlarımız. Yiyor, içiyor, göletinden balık tutuyor ama maalesef tüm çöpünü, pisliğini bırakıyor.

 

Fotoğraflarda da gördüğünüz gibi, çöpler dereye dökülerek, dereden baraja barajdan da Çanakkale Boğazı’na ulaşıyor. Tüm canlılara zarar veriyor. Biz neden bu güzelliği yok etmek, o güzelliği çirkinleştirmek için uğraşırız hala anlamıyorum! (Çöplerinizi yanınıza alarak köy içindeki çöp konteynerlerine atabilirsiniz)

Nasıl Gidilir?

Su kemeri Kemerdere’ye, gölet ve mesire alanına Çanakkale Merkez’den ulaşmak 20-25 dakika. Çanakkale yönünden hareket ettiğinizde Çanakkale-İzmir karayolunu takip ediyorsunuz. İzmir istikametine giderken, Truva ören yeri tabelalarını geçtikten hemen sonra Kumkale Tarım İşletmesi’nin karşısındaki dönerden karşı tali yola yani Akçapınar Köyü yoluna gireceksiniz. Zaten Çanakkale-İzmir karayolundan köy yoluna giriş yaptığınızda Kemerdere Köyü’nü tabelada göreceksiniz. Anayoldan 12 KM. Köye geldiğinizde vadi ve baraj manzarası oldukça güzel görünüyor. Dönüşte de gün batımlı bir manzara sizi bekliyor olacak. Köye ulaştığınızda aracınızı uygun bir yere park ederek, eşyalarınızı da kucaklayarak dik bir yamaç ineceksiniz. Çamların arasından dik bir patika yoldan bu gizli cennete ulaşıyorsunuz. İnerken kolay ve Kemerdere’ yi merak içinde gidiyorsunuz ama bizden tavsiye çok yorulmayın çıkarken oldukça zor oluyor.

Şenay Azman