Baro Başkanı Av. Hande Keskin liderliğinde toplanan avukatlar, yargının bağımsızlığı, temel hak ve özgürlükler ile hukuk devleti ilkesinin aşınmasına karşı bir duruş sergileyerek açıklamalarda bulundu.

Çanakkale Barosundan, Anayasa Mahkemesi Kararına Uymayan Yargıtay 3. Dairesini Tepki

Anayasa Mahkemesi'nin, Gezi davasından tutuklu bulunan TİP Hatay Milletvekili Can Atalay için verdiği 'hak ihlali' kararına uymayan ve Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunan Yargıtay 3. Dairesine barolardan tepki yağdı. Barolar, illerde yaptıkları basın açıklamalarında Yargı Bağımsızlığına dikkat çekerek Yargıtay 3. Dairesinin aldığı kararın tarihte görülmediği vurgulandı. Barolarla eş zamanlı olarak bir tepki de Çanakkale Barosundan geldi. Çanakkale Barosu Başkanı Av. Hande Keskin, yapılan basın açıklamasında Anayasa Mahkemesi kararına uymama ve suç duyurusunda bulunma eylemlerini "apaçık Anayasa ihlali" olarak değerlendirdi. Açıklamaya Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan’da destek verdi. Keskin Basın açıklamasında , yaşanan süreci özetleyerek, hukuk tarihinde benzerine rastlanmayan bir durumla karşı karşıya olduklarını ifade etti. Ayrıca, Anayasa Mahkemesi kararının Resmî Gazete'de yayınlanmasını takiben Yargıtay 3. Dairesi'nin dosyayı yasalarımızda bulunmayan bir usulle değerlendirip suç duyurusunda bulunmasını eleştirdi. Av. Hande Keskin, basın açıklamasında hukukun üstünlüğüne ve bağımsız yargıya vurgu yaparak, Türkiye Barolar Birliği'nin düzenlediği "hukukun üstünlüğü" yürüyüşüne ve benzer etkinliklere katılımlarını hatırlattı. Ayrıca, Anayasa Mahkemesi'nin kararına uymayan Yargıtay 3. Dairesi'nin, Anayasa Mahkemesi üyelerini suç duyurusuna tabi tutmasını hukuki anlamda çarpıcı bir örnekleme olarak değerlendirdi.

Sürecin Detayları ve Çözüm Taleplerini anlattı

Keskin, açıklamasında yaşanan süreci detaylı bir şekilde anlatarak, Anayasa Mahkemesi kararının ardından İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin dosyayı Yargıtay 3. Dairesi'ne göndermesini eleştirdi. Yargıtay 3. Dairesi'nin Anayasa Mahkemesi kararına uymama ve suç duyurusunda bulunma kararını, Türk hukuk tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir hukuk garabeti olarak nitelendirdi. Keskin basın açıklamasında “Burada bulunmamıza sebep olan gelişmeleri de kısaca hatırlatma istersek, Hatay Milletvekili seçilen Av. Şerafettin Can Atalay’ın bireysel başvurusu , Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu tarafından 25 Ekim 2023’te ihlal tespitiyle karara bağlanarak, 27 Ekim 2023’te Resmî Gazete’de yayınlanmıştı. Kararda, Anayasa Mahkemesinin önceki içtihadına uygun olarak, başvurucunun seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı ile kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği tespit edildikten sonra; hak ihlalinin ortadan kalkmasını sağlayacak adımlar da belirtilmişti.  Buna göre, ‘kararın bir örneğinin, hak ihlallerinin ortadan kaldırılması için başvurucunun yeniden yargılanmasına başlanması, mahkûmiyet hükmünün infazının durdurulması, ceza infaz kurumundan tahliyesinin sağlanması ve yeniden yapılacak yargılamada durma kararı verilmesi şeklindeki işlemlerin yerine getirilmesi için İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine’ karar verilmişti. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi ise Anayasa Mahkemesi kararındaki açık ifadelere rağmen, milletvekili seçilmiş Av. Can Atalay’ın belirtilen ihlalleri ortadan kaldırarak gereğini yerine getirmek yerine dosyayı yasalarımızda bulunmayan bir usulle dosyayı Yargıtay 3. Ceza Dairesine göndermişti. Yargıtay 3. Ceza Dairesi de 8 Kasım 2023’te, Anayasa Mahkemesi’nin anılan kararına uyulmamasına, Can Atalay'ın milletvekilliğinin düşürülmesine yönelik işlemlere başlanması için kararın bir örneğinin TBMM Başkanlığı’na gönderilmesine, hak ihlalinin kabulü yönünde oy kullanan ilgili Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında gereğinin takdir ve ifası için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulmasına karar vermişti. Bugün burada meslektaşlarımıza çağrı yaparak gerçekleştirdiğimiz basın açıklamamızla amacımız; hukukun üstünlüğü ve hukuka saygı taleplerimizin tamamen hukuki bir açıklama ile herkesin güven duyabileceği ve anlayabileceği şekilde, siyaset üstü ancak hukuk zemininde  anlatarak , sürecin doğru anlaşılmasını ve hukukun üstünlüğü ile hukuka saygının her kesimde yerine getirilmesini sağlamaktır. Çanakkale Barosu olarak 08.11.2023 tarihinde sürecin hukuken değerlendirilmesine ilişkin erken açıklamamızı kamuoyu ile paylaşmıştık. Akabinde Türkiye Barolar Birliği'nin düzenlediği ve Barolar ve meslektaşlarımızın katılımı ile 10 Kasım tarihinde Ankara'da gerçekleşen ‘hukukun üstünlüğü’ yürüyüşünde de aynı amaç ve saikle hareket edilerek meslektaşlarımızla birlikte Anayasa Mahkemesinin önünden başlayan ‘hukukun üstünlüğü’ yürüyüşüne Çanakkale Barosunu temsilen katılmıştım. Türkiye Barolar Birliği ve Barolar olarak da bugüne kadar çeşitli yasal ve idari başvurularla hukukun üstünlüğünün tesis edilmesi için de halen mücadele edilmektedir. Bugün ise burada bizler; bağımsız savunmayı serbestçe temsil eden avukatlar olarak; yargının bağımsızlığını, yurttaşlarımızın adil yargılanma hakkını, kuvvetler ayrılığını ve hukukun üstünlüğüne vurgu yapmak ve savunmak için buradayız.” dedi

Anaysa İhlal edildi

Keskin basın açıklamasının devamında şunları söyledi. “Bu noktada sürekli vurguladığımız ve atıf yaptığımız üzere Anayasa’nın 153/6. maddesini hatırlatmak isteriz ‘Anayasa Mahkemesi kararları, Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlar’.  Dolayısıyla Anayasa Mahkemesinin Can Atalay kararının 27 Ekim 2023’te Resmî Gazete ’de yayınlanmasından sonra, ilk olarak İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin kararın gereğini yerine getirmek yerine, dosyayı Yargıtay 3. Ceza Dairesine göndermesi, ardından Yargıtay 3. Ceza Dairesinin hiçbir karar verme yetkisi olmayan dosya üzerinde, yargı düzenimizde görmeye alışık olmadığımız şekilde bir gerekçeyle ‘uymama’ kararı vermesi ve Anayasa Mahkemesin üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunması apaçık Anayasanın ihlalidir. Devamında ise Yargıtay 3. Ceza Dairesi de 8 Kasım 2023’te, Anayasa Mahkemesi’nin anılan kararına uyulmaması ile hak ihlalinin kabulü yönünde oy kullanan ilgili Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında gereğinin takdir ve ifası için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulması ise Türk hukuk tarihimizde daha önce yaşamadığımız bir hukuk garabetidir.  Bunların üzerine bir de Yenişafak isimli gazetenin 10.11.2023 tarihli haberinde  Anayasa Mahkemesi üyelerinin fotoğrafları paylaşılarak hedef gösterilmiştir. Haberde yer verilen ifadeler ise Anayasa yargısının hukuk sistemindeki konumunu zedeleyen, Anayasa yargısını itibarsızlaştıran ithamlardır. Anayasa ve yasalar çerçevesinde görevlerini icra eden yargıçların verdikleri kararlar nedeniyle bu şekilde açıkça hedef gösterilmesi suç olduğu gibi geçmişte hedef gösterilmeleri sebebiyle yaşadığımız acı kayıplarımızın anıları da halen tazedir. Cumhuriyetimizin yeni yüzyılının ilk günlerinde, bir dönüm noktasındayız. Burada bir araya gelen bizler için mesele yargı organları arasındaki içtihat uyuşmazlığı değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin hukuk devleti olma niteliğidir.  Temel hak ve özgürlüklerin, yargısal denetimin, kanuni idarenin, hukuki belirliliğin, bağımsız yargının, kanun önünde eşitliğin güvencesi olan hukuk devleti ilkesinin aşınmasında kimin, ne derecede sorumluluğu varsa, hakkında derhal gereğinin yapılmasını talep ediyoruz. Buna ilişkin somut öneriler Türkiye Barolar Birliği ve Barolarımızca da yargı makamlarıyla paylaşılmıştır.  Ortada siyaseten taraf olma tevil edilebilecek bir durum değil, ortada hukukun ve bağımsız yargının varlık mücadelesi vardır. Açıklamalarımızda defatle tekrarladığımız üzere ‘Adalet, çözemeyeceği düğümü atmamalıdır’ Ortadaki düğümün başka bir kurumun müdahalesine gerek bırakılmaksızın yargı tarafından çözülmesini bekliyoruz. Çünkü biz avukatların adalete inanmaktan, kimse savunmasa da yargı bağımsızlığını biz savunmaktan, kimse konuşmasa da hakkı konuşmaktan, kimse göze alamasa da hukukun üstünlüğünü biz tesis etmekten vazgeçme lüksümüz yok. Ülkemize de, meslektaşlarımıza da hukuk devletine de verdiğimiz söz budur”

Ogün İnal