Başkan Gökhan programda, Hasan Sami Er'in gündeme dair sorularına çarpıcı ve samimi açıklamalar yaparak yanıtladı. Yaklaşan yerel seçimler ile ilgili soruları da yanıtlayan Gökhan “Cumhuriyet Halk Partisi'nden Çanakkale Belediye Başkanı olacak mısınız?” sorusuna "Şu anda nihai bir karar vermiş değilim. Önümüzdeki süreçte ne kadar verimli olabilirim? Ailem bu konuda ne der? Halkın nabzı nedir? Halkın nabzını tutmamız lazım. Eğer bütün bunlar uygunsa ve benim kendi içimde de bir heves varsa, tekrar devam edeyim, bu kentte yapamadıklarımızı da yapalım noktasına gelirsem aday olmayı düşünürüm. Şu anda öyle bir kararım yok. Ama tabii şartım da bu. Şartım tüm üyeyle ön seçim olursa. Birinci şart tüm üyeyle ön seçim" dedi.

BAŞKAN GÖKHAN GÜNDEME DAİR SORULARI YANITLADI
Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, Boğaz Medya'ya konuk oldu ve Gazeteci - Yazar  Hasan Sami Er'in sorularını yanıtladı. Er’in hazırlayıp sunduğu programda soruları yanıtlayan Başkan Gökhan, gündeme dair bir çok konuya açıklık getirerek, önemli ve çarpıcı açıklamalar yaptı. İlk olarak Cumhurbaşkanlığı seçim öncesinde yaşananlar hakkında açıklamalarda bulunan Başkan Gökhan, "Önce altı siyasi parti bir araya geldi. Uzun bir çalışma dönemi geçirdiler. Bir anayasa taslağı hazırladılar. Bir program hazırladılar. İki bin beş yüz maddelik bir ortak metin, program metni hazırladılar. Bunda mutabakata vardılar. Bunu ilan ettiler. Her şey iyi gidiyor gibi gözüküyorken bir anda tam maçın sonlarına doğru artık finale gelmişken bir şeyler oldu. Bazı mızıkçılıklar oldu falan, bildiğimiz konular. Ve sonuç itibariyle de bu altılı masa hedefine ulaşamadı. İktidar hedefine ulaşamadı" dedi.

“KAZANAMADIK”
Genel seçim süreci ve sonuçlarını da değerlendiren Gökhan İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in seçim sürecinde 6'lı masadan kalkmasının seçimi etkilediğini ifade ederek  "Meral Akşener’in masadan kalkması seçimleri çok etkiledi tabii. Çünkü insanlar kaç yıl boyunca bu masa umut bağlamıştı. 6’lı masa birçok kez bir araya geldi. Hatta insanlar diyordu ya çok uzadı. Hani toplanıp toplanıp bir şey üretmiyorsunuz. Tam tersine onlar toplanıp toplanıp çok şey ürettiler. Metinler çıktı dediğim gibi. Anayasa değişikliğinden tutun. Ortak programa kadar her şey tamamlandı. Ama son tahlilde genel başkanlık konusunda sıkıntı varmış meğer. Adaylığı konusunda. Bu son günlere kalmış. Bunu söylemek ve söylendiği zaman da iş vatandaş nezdinde tabii bir şey oldu. Soğuma oldu. Yani her şey hazır. Tamam. Aday da belli oldu. Ama aday belli olurken ki sıkıntı vatandaş da dedi ki ya arkadaş siz adaylık konusunda daha anlaşamamışsınız. Bu kadar toplandınız. Onun üzerine önemli bir bölüm vatandaş, yani bizi azınlığa düşüren seçimi kazanmamızı sağlayacak sayıdaki vatandaş vazgeçti. Karşı tarafa geçti ya da sandığa gitmedi. Dolayısıyla da bütün o güzelim emekler heba oldu. Ve demokratik bir süreç olan güçlendirilmiş parlamenter sistemi ve onun anayasasını yapabilecek kazanımları sağlayamadık. Hem mecliste çoğunluğu sağlayamadık. Daha sonra da Cumhurbaşkanlığı Seçimini kaybettik. Aslında iki seçim vardı. iki seçim. Birbirine bağlantılı tabii doğal olarak. Ama meclis seçimini de bu şekilde kaybedince zaten ikinci turdaki Cumhurbaşkanlığı Seçimini de kaybetmemiz bence biraz doğaldı. Çünkü vatandaş şunu da bakıyor. Yani mecliste çoğunluk o bir partideyse Cumhurbaşkanının da o partide olması uygundur diye düşünmüş olabilir. Çünkü herkesi siyasi görüşte olarak algılayamayız. Yani herkesin bizle aynı siyasi görüşte olmasını beklemiyoruz. Eğer siyaseti içselleştirmiş olduğunu bilemedik. Vatandaş daha duygusal davranır. Biz daha siyasi akılla davranırız. Vatandaşın siyasi akıl bekleyemeyiz. Onlar sadece duygularıyla veya işte beklentileri farklıdır. Böyle oldu. İşte uzun lafın kısası" dedi. Kazanamadık. Yani o unsurlardan bir kısmının seçmeni sandıkta bu ittifaka oy vermediler. Rakamlar belli zaten" şeklinde konuştu.

“ADAYIMIZ GEÇ TESPİT EDİLDİ”
Genel seçimlerde cumhurbaşkanlığı adayının geç tespit edilmesinin de seçimlere etki ettiğini ifade eden Gökhan açıklamasında şu cümlelere yer verdi. "Faturaya bir kişiye çıkartmak kolay. Hele böyle biraz daha bayağı insan ona katılmışsa bir de tabii lider o. Aday o. O kazanamadı gözüyle bakıldığında tabii herkes Kılıçdaroğlu kazanamadı moduna geldi. O yanlış tabii. Bu bir ittifaktı. Adı üstünde ittifak. İttifakın adayı o. Yanlışlık şurada bence. Bunun kaybetme nedenini ben şöyle yorumluyorum kendim. Yani herkes katılmayabilir. Cumhurbaşkanı adaylığının tespitin de geç kalındı. Bunu hep basın falan söyledi, yazdı. Açıklayın. Adayınızı açıklayın. Adayınızı açıklayın. Şimdi taktik masanın taktiği olması lazım.  Ama masanın taktiği değilmiş meğer. Yani. Çünkü İYİ Parti bunun şeylerini verdi.  Masada tamam her şeyde tamam mutabıkız. İşte metinleri hazırlıyoruz. Anayasa değişikliği diğer şeyleri programları, ittifakının güçlendirilmiş parlamenter sistem konusunda falan hepsi tamam. Anlaşmışız ama cumhurbaşkanı adaylığı konusunda ittifak olamamış. Şimdi burada bunun ittifak olmadığını hissedilmiş olması lazım ya da ittifaka burada ya bu adayla olacaksa bu ittifak sıkıntı olur diye daha önce söylenmiş olması lazım. Masadan kalktı. E ne oldu? Bu sefer apar topar ya tamam kapıdan çıkıyor gidiyorken yakaladık. Ya şu işte iki kişi daha al yanına. Gel hadi falan dedik. Bu şey yani seçmene güven vermez bu. Yani iki tane büyükşehir belediye başkanını Cumhurbaşkanı Yardımcısı yapılmasıyla mı çözüldü bu? Ya ne alaka var o? Çok bana göre siyaseten son derece yanlış bir çözüm oldu. Ve nitekim de işte sonucunu gördük. Madem böyle bir durum var. Bunu başta ta en başında ikili görüşmelerde, belki de beşli görüşme, altılı görüşmede olmayabilir. O normaldir. Ama ikili görüşmelerde baş başa verip kavgasını yapıp hiç kimseye duyurmadan. Arkadaş işte iki tane bunları da alalım. Şunu olsun. Sen olma. Bunun yerine başka bir şey yapalım diye bunlar tartışılmış olmalıydı. Çünkü siyasette güven unsuru çok önemli. Zaten dedim ya tedirgin bir seçmen yapısı var. Çünkü sol ve sağ beş benzemez ittifak yapıyor. Tedirgin olan seçmeni iyice tedirgin ettik. O olmazsa dağılıyor işte. Gitti vallahi billahi sadece genel başkanları değil. Diğer parti yöneticileri de işte ağır ağır laflar ettiler. Herkes birbirine lafını etti. Sonra yeniden oturuldu.  Ama artık o şey çürüdü. Onun için bu iş sadece Kemal Kılıçdaroğlu genel başkanının suçu mudur? Hayır, değildir. Burada suç değildi aslında bu. Ya bu taktiksel bir hata. Ben onu taktiksel hata diyorum. Yoksa şey olsaydı zamanlamasında bunu düşünülebilseydi. Ya da masadan kalkacaklar. Bunu daha önceden biz masadan kalkarız noktasına getirseydi direkt çözülürdü ve çözüldüğü zaman da zaten o zaman daha gür ses çıkacaktı. Yani tamam Kılıçdaroğlu aday oldu ama seslerde biraz zayıflama oldu"

“DEĞİŞİMİN ALTINI PEK DOLDURMUYORLAR”
Genel seçimlerin ardından Cumhuriyet halk Partisindeki değişim istemi hareketlerini de değerlendiren Gökhan, "Zaten seçimler hemen sonra genel başkan ve merkez yönetim kurulu derhal kurultay kararı aldı. Hemen. Yani hiç acaba devam eder miyiz, edemeyiz miyiz? Yoksa yerel seçim var demeden bu kararı aldılar. Ya bir kere onu unutmayalım. Dolayısıyla da tabii genel başkan da yani istifa yarın sabah istifa denebilir. Ama istifa ettiği zaman partinin bir kaotik durumda olmasını istemez. Onun için ben kaptan olarak diyor limana salimen bu gemiyi götürmem lazım. Ne demek salimen gemiye? Götürmek? Kurultaya götürmek. İlçe kongreleri, il kongreleri yapılır. Kurultay delegeleri seçilir. Kurultay yapılır. Kurultayda beni aday göstermek isterlerse bakarız. Ya da başka adaylar çıkar. Kurultayımızı yaparız. Ondan sonra da yerel seçimlere gideriz. Bir ara şey tereddüdü vardı. Acaba yerel seçimden sonraya mı kalır? Hayır dedi. Seçimden önce yaparız. Zaten bunun kararını parti meclisi verecek. Parti meclisinde zaten görüldü iyi kötü çoğunluğu diyelim kurultayın yapılmasını talep ediyor. Onda bir sıkıntı söz konusu değil. Yani yarın sabahleyin hemen istifa et denmesi bence çünkü ortada bir şey var, kaotik durum var. Bir sıkıntı var. Yani partiyi başıboş bırakamazsınız. Yani kim yönetecekse onu. Kim şey yapacak? Yani çünkü eğer bir başarısızlık varsa mevcut yönetim de başarısız. Peki onun yerine kim gelecek? Yani şimdi kalkıp da İmamoğlu bırakıp da belediyeyi partinin başına mı gelecek? Mansur Yavaş mı kim gelecek? Genel başkan da bu noktada tecrübesi var. Bu kurultayları yapar. Yani toplantılar yapıyor. değerlendirmeler oluyor. Sonuçta da kurultay zamanı geliyor. Kurultay zamanında genel başkan aday olur mu? Olmaz mı? Onu bilemem. Ama bana sorarsanız artık bu aşamada genel başkanın adaylığı Noktasında bir sıkıntı gözüküyor. Yani şimdi değişim diyenler değişimin altını pek doldurmuyorlar ama bence de genel başkan bayağı yıpratıldı. Yani genel başkana sahip çıkılamadı Türkçesi. Genel Başkan kaybetti. Hemen ipini çekelim. Bence bu pek hoş değil. Genel Başkan birçok konuda şey yaptı biliyorsunuz. Atılımlar yaptı. İşte ittifaklar yaptı. Ona güvenildi. Aslında güvenilir bir kimliği var. Yani herkes yapamaz bunu. Daha önce de İYİ Parti'de yapmıştı biliyorsunuz. Başarılı sonuçlar alındı. İşte belediye başkanlıklarında. Şimdi de diğer partileri de kattı falan. Sonuç itibariyle bir güvenilirliği var. Ama olamadı. Olmadığı zaman o zaman yapacak fazla bir şey kalmadı artık. Dolayısıyla artık Sayın Genel Başkan'ın da bir yerine bir başka genel başkan ve yönetim oluşmasında yarar var. Ben benim görüşüm bu. Ama genel başkan hemen istifasını talep etmek bence pek uygun değil. Ve sadece genel başkana bunun faturasının çıkması da uygun değil. Hepimiz, kendimizi de sorgulamamız lazım. Yani sonuç itibariyle biz illerde sadece Çanakkale için söylemiyorum. Türkiye'de hep beraber örgütler, bütün o diğer parti örgütleriyle yoğun bir çaba gösterdi mi? Sandıklarda üyeler yoktu. Faturayı bir kişiye çıkartmak kolay. Bence bu yanlış. Ama değişmeli midir? Değişmelidir. Değişim olmalıdır. Ha değişim derken tabii işte altını doldurmamız lazım. Şahıs değişmesinin bir manası yok. Ne olması lazım? Önce partinin yapısını bir sağlamlaştırmamız lazım.  Bu nedir? Tüzüğümüzü değiştirmemiz lazım. Tüzüğümüzü güçlendirmemiz lazım. Daha demokratik bir tüzük haline getirmemiz lazım. Programımızda bazı rötuşlar yapmamız lazım. Yeni anlayışları ortaya koymamız lazım. Örgüt yapılan iyileştirmemiz lazım. Ve siyaset yapma yöntemimizi, biçimimizi yeniden değerlendirmemiz lazım. Daha çok tabana, halka, sivil toplum kuruluşlarına ulaşmamız lazım. Bakın bu seçimlerde hiçbir sivil toplum kuruluşu bizim yanımızda değildi. Bu ittifakın yanında değildi. Bence kurultay bir günlük iki günlük değil. Bence üç dört günlük kurultay olması lazım. Bunlar tartışılmalı. bunlar kamuoyu önünde şeffaf biçimde tartışılmalı ki insanlar ya biz yeniden güven tesis etmeliyiz" dedi.

“ADAYI BİZ ÇIKARMADIK AMA DESTEKLEDİK”
CHP Çanakkale merkez ilçe delege seçimleri konusunda da değerlendirmeler yapan Başkan Gökhan "Mavi listenin oluşumunu takip eden, savunan Cevatpaşa Mahallesi Muhtarı Evren Kızıoğlu arkadaşımız vardı. O aday olmak istedi. Biz de kendisine aday memnuniyetle destekleriz dedik. Ondan sonra ve yola çıktı. O da değişim diyen şeyde. Herhangi birinin veya karşıtı olarak değil. Cumhuriyet Halk Partisi Örgütü'nü de merkez ilçe başkanlığı, arkadaşlarıyla beraber yapmak üzere talep etti ve bir liste çıkarttı. Ve mahallelerde köylerde o listesini takip etti. Bazı yerlerde işte mesela Kepez'de beyaz liste çıkartmadı. Mavi liste aldı. Bilmem diğer mahallelerde beyaz liste kazandı. Ben mavi listeyi destekledim. Yani mavi listeyi destekledim derken Evren Kızoğlu'nun çünkü başka karşı tarafta aday yoktu. Bu şekilde çıktık. Diğer arkadaşlar olayı belediye başkanının adaylığına taşıdılar. Muharrem Bey ve benimle ilgili partiliye bunu empoze ettiler. Ben o adayı ben çıkarmış değilim. Ben desteklediğimi söyledim. Bizim grubumuz var, ekibimiz var. Bu ekibin içerisinde de o arkadaşımız çıktı, biz de destekledik. Sadece ben değil, birçok insan destekledi. Yeterli oyu alamadı. Diğer arkadaşlar kazandı. Beyaz liste almış oldu. Şimdi beyaz liste bir aday çıkarıcaktı. Mavi listenin adayı belliydi. Beyaz listenin adayı belli değil. Ama şu vardı. Beyaz liste, mavi listenin adayına değil, Mavili destekleyicisi benim üzerimde kurdu şeyini ve belediye başkan adaylığı üzerine kurdu. Ben belediye başkan adayıyım falan diye ortaya çıkmadım. Yani Evren Kızıoğlu kazansaydı, onun listesi kazansaydı benim belediye başkanlığımı sağlayamazdı. Öyle bi şey yok. Bizim çünkü iddiamız şu. Biz diyoruz ki belediye başkanı adayı olacaksak, tüm üyeyle ön seçim diyoruz. Geçen dönem öyle yaptık. Bu üç dönemde aynısını talep ederiz. Sadece kendi şahsımızla ilgili değil. Belediye meclis üyeleri, il genel meclis üyeleri de olmak üzere artık bundan sonraki tüzükte de bu yer alması bütün adaylıkların ön seçimle belirlenmesi gerektiğini hatta daha da ileri gidiyoruz. İşte diyoruz ki parti MYK'nın da yine eskiden olduğu gibi parti meclisi üyelerince seçilmesi. Yani daha çok katılımcı bir anlayışı şey yapıyoruz. Biz bunu savunduk. Onun için Evren Bey'in listesi, Evren Bey ilçe başkanı olsaydı benim, ben tamam belediye başkanı adayım falan öyle bir ley yok. Çünkü herkes aday olabilir. Beyaz liste kazandı. Muharrem Bey aday olabilir. Benim için hiçbir sakınca yok. Ben de aday olabilirim. Başka bir arkadaş da aday olabilir. Bunun olma şartı tüm üyeyle ön seçim. Zaten tüm üyeyle ön seçim yoksa ben yokum diyorum. Ama ben zaten şu anda adayım diye ortaya çıkmadım. Ama arkadaşlar onu böyle karşılıklı. Şimdi tabii şey olunca değişim deyince genel başkan da gitsin. Belediye başkanları da gitsin. Herkes değişsin. Ve bu şekilde. İşte şimdi ilçe kongresi olacak.  Ama bunun bu örgüt seçimlerinin belediye başkanlığı seçimiyle bir alakası yok. Adaylık seçimi ile alakası yok. Çanakkale'de özellikle kendi adı geçen arkadaşlar vardı, belediye başkanlığı için. Onlar devam etmeli. Ve onlar seçmenin yani partili üyelerin oylarıyla bir pozisyon almalılar. Yani gayet de doğaldır. Bütün üyeyle ön seçim yaparsanız başkalarını da yüreklendirirsiniz, heveslendirirsiniz. Zenginlik yaratır bu. Kötü tarafı şu. Benimle ilgili  aslı olmayan şeyler söylendi. Orada pek şık olmadı açıkçası. Ama söyleyenlerin tabii o karakterine bağlı bir şey. Yani ben bütün parti üyeleri böyle düşünüyor diye bir şey söz konusu değil. Onun için sonuçta kongreler gelecek. Kurultayı da yapacağız. Ondan sonra da seçimi yapacağız. Ben daha önce de söyledim. Bugün de söylüyorum. Hep söylüyorum. Ben parti üyeme güveniyorum. Parti üyelerimin kararları en üst karardır. Bizim kurultayımız yerelde parti üyeleridir. Şöyle bir yanlış şeyler var. Parti üyeleri sağlıklı değil. Onların yapmış olduğu tespitler doğru olmayabilir. O zaman o parti üyesi niye parti üyesi? O zaman parti üyenin şeyini düzelt. İşlevsel hale getir. Parti üyeni partiyle ilişkili hale getir. Bilinçli bir üyen olması lazım. Yani bilinçli üye, bunun eğitimini alacak, aidatını ödeyecek. Öyle aidatını yılda bir kere değil, her ay aidat ödeyecek. Ve partinin bütün etkinliklerine olabildiğince katılacak. Bu siyaset üretecek ve partinin etkinliklerine gözükecek" dedi.

"NİHAİ BİR KARAR VERMİŞ DEĞİLİM"
“Cumhuriyet Halk Partisi'nden Çanakkale Belediye Başkanı olacak mısınız?” sorusuna ise Başkan Gökhan, "Şu anda nihai bir karar vermiş değilim. Çünkü benim hep geçen seçimlerde de söylemiştim. Gene söylüyorum. Tabiatıyla ben uzun yıllardır belediye başkanlığı yapıyorum. Kentteki insanlarımızın bir bölümü devam etmemi istiyor. Bir bölümü etmememi istiyor. Doğaldır. Tabii benim belli bir yaş durumum da var. Bunu da öne çıkaranlar var. Artık bu yaşta olmaz diyenler var. Ben ona katılmıyorum. Yani onun yaştan değil zihinsel alakası var onun. Ama olsun öyle düşünenlere de saygı duyuyorum. Ama tabii hakikaten artık yani önümüzdeki süreçte ne kadar verimli olabilirim? Ailem bu konuda ne der? Halkın nabzı nedir? Halkın nabzını tutmamız lazım. Eğer bütün bunlar uygunsa ve benim kendi içimde de bir heves varsa, tekrar devam edeyim, bu kentte yapamadıklarımızı da yapalım noktasına gelirsem aday olmayı düşünürüm. Şu anda öyle bir kararım yok. Ama tabii şartım da bu. Şartım tüm üyeyle ön seçim olursa. Birinci şart tüm üyeyle ön seçim" cevabını verdi.
Ogün İnal