Çanakkale Belediyesi Yerel Kalkınma Birimi tarafından desteklenen proje kapsamında, Bir zamanlar Çanakkale’nin markası olan Sakız Baklası ile Eceabat Susam’ının yeniden üretime kazandırılmasını sağlamak ve bu ürünlerin Coğrafi İşaretle Markalaştırma çalışmaları ele alındı.

“2 ÜRÜNÜMÜZLE COĞRAFİ İŞARETLİ ÜRÜNLERİMİZİ GELİŞTİRMEYE VE KATKI SUNMAYA DEVAM EDECEĞİZ”
Kalkınmanın yerelden başlatılması amacı ile Çanakkale’de, atalık ürünlerin yeniden ayağa kaldırılması ve üretime teşvik edilmesi çalışmalarını çok olumlu sonuçlar vermişti. Çanakkale Belediyesi ‘nin Yerel Kalkınma Birimi tarafından desteklenen proje kapsamında Çanakkale’de Sakız Baklası ile Eceabat Susamı üretimi yeniden eski günlerine dönecek. Coğrafi İşaret ve Markalaşma Projesi kapsamında yeniden üretimi arttırmak amacı ile Çanakkale Sakız Baklası ve Eceabat Susamı Tanıtım Toplantısı gerçekleştirildi.  Toplantıya Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan,  Ticaret Borsası Başkanı Abdullah Deniz, Ziraat Odası Başkanı Ufuk Ünver, STK temsilcileri, üreticiler ve Yerel Kalkınma Birimi personeli katıldı. Çanakkale Sakız Baklası ve Eceabat Susamı Tanıtım Toplantısı Programın açılış konuşmasını gerçekleştiren Çanakkale Belediyesi Yerel Kalkınma Birimi personeli Gökay Şahiner, Yerel Kalkınma Biriminin yürüttüğü çalışmalar hakkında bilgiler vererek “Bizler belediye olarak Kaz Dağları'nı ve öncelikli olarak yaşam alanlarımızı savunarak ve koruyarak bir kalkınma modeli geliştirdik. Burada tabi Çanakkale’miz meyve ve sebzenin başkenti diyoruz. Birçok üründe Türkiye birincisi ve birçok ürün çeşitliliği bulunan bir ilimiz. Biz de bu değerlere sahip çıkmak istiyoruz. Burada 11 adet coğrafi işaretli ürünümüz bulunmaktadır. Bunlardan en özeli Bayramiç Beyazı Avrupa Birliği coğrafi işaretine sahiptir. Bunları da bizde 2 tane ürünümüzle coğrafi işaretli ürünlerimizi geliştirmeye katkı sunmaya devam edeceğiz. Yerel kalkınma, emeği, dayanışmayı, üretimi merkezine alan, kent kırsalıyla bir bütün gören insan odaklı bir model. Burada üretim var, Kooperatifçiliğin desteklenmesi ve geliştirilmesi, Proje kaynak erişimi, markalaşma, coğrafi işaret, pazarlama ve danışmanlık olarak 3 bölümde kuruladık. Amaçlarımız genetik kaynakların korunması ve yaygınlaştırılması, kırk kent ilişkisinin geliştirilmesi, sağlıklı gıdaya erişim, eğitim, meslek edindirme, örgütlenme, kent ve kırsal turizmin geliştirilmesi ve kamu kaynaklarının etkin kullanılması. Üretim kısmında 2017 yılından itibaren kurduğumuz tohum sandığıyla devam ediyoruz. Çalışmalarımıza Aynı zamanda aromatik ve tıbbi bitkiler konusunda hem parkımız hem de üretim alanlarımız bulunmaktadır. Kooperatifçiliği kuruluşunda destek olduğumuz üretim ve pazarlama kooperatifi ve Toya kadın girişimi, üretimi, işletme kooperatifiyle desteklemeye, halkın bakkallarıyla, üretimi, pazarlamaya destek sunmaya devam ediyoruz. Harmanlık üretici ve kooperatifler pazarımız yaklaşık iki yıldır da halkımızın hizmetinde. Çalışmalarımızı ve kentimizin değerlerini tüm fuarlara katılarak göstermeye çalışıyoruz. Kurumlarımızı kooperatiflerimizi ziyaret ederek onlarla ilişkiler geliştiriyoruz.  Öğrencilerimizle, üniversitemizle iş birliği içerisindeyiz. Hem meslek uygulamasında hem de yaptığımız ücretsiz toprak analizi projesiyle üniversitemizde de diğer kamu kurumlarıyla da etkin bir şekilde çalışmalarımız devam ediyor. Toprak analizi projemizi yaklaşık bir yıldır gerçekleştiriyoruz. Müsilaj nedeniyle toprak analizi bu dönemde daha da önem kazandı.  Başkanımızın da katılımıyla köylerimizle toplantılar düzenliyoruz. Toprak analizinin hem gübre maliyetini düşürmek hem de toprağını korumak ilgili faydalarından bahsediyoruz” dedi.

“ÜRÜNÜN İÇ VE DIŞ PAZARLARDA DEĞERİNİ ARTTIRMA AÇISINDAN ÖNEMLİ”
Çanakkale Belediyesi Yerel Kalkınma Birimi personeli Gökay Şahiner’ ın sunumunun ardından ÇOMÜ Dr. Öğretim Üyesi Seçkin  Kaya, Coğrafi işaretin önemi ve ürünlere kattığı katma değerler hakkında bilgileri verdiği bir sunum gerçekleştirdi. Sunumunda coğrafi işaretin önemine değinerek şunları söyledi. “Neden coğrafi işareti almak istiyoruz sorusuna cevabımız şu. Birincisi ürün standardını  ve yetiştirilme yöntemlerini garanti altına almak. İkincisi, bugününün pazarlanmasına aracı olmak ve desteklemek. çünkü coğrafi işaretli ürünlerin aslında iyi bir pazarlama yöntemiyle çok daha iyi fiyatlara satılabileceğiyle ilgili dünyada Avrupa'da örnekler var. Yine bu sayede yerel kalkınmayı desteklemek. Bir coğrafi işareti aldıktan sonra bu ürünün taklitçiliği en azından yüksek oranda engellenmiş olmakta. Yine gastro turizmine katkıda bulunmak amacına taşıyoruz.  Yerel ürünleri ve küçük aile işletmelerini desteklemek için önemlidir. Yine ürünün iç ve dış pazarlarda değerini arttırma açısından bizler için önem arz etmektedir. Coğrafi işaret aynı zamanda sınai mülkiyet hakkı ve tarım ürünlerinin bir kalite politikası belgesi olarak da tanımlanabilmektedir. Biz bu kapsamda ne yaptık? Bakla açısından Çanakkale Belediyemizin öncülüğünde, yine Çanakkale'mizde çok uzun yıllardan beri uykuya dalmış olan Çanakkale baklasının değerini yeniden halkımızın gözüne sürmek için bir coğrafi şart çalışması başlattık. Coğrafi inşaat alanını Bozcaada ve Gökçeada dışındaki tüm karasal alanları olarak kapsadık”

“ÇANAKKALE’DEN DÜNYAYA BAKLA İHRACATI YAPILMIŞ”  
Çanakkale Baklasının tarihçesi ve üretim potansiyeli ile ilgili de bilgiler veren ÇOMÜ Dr. Öğretim Üyesi Seçkin Kaya sözlerine şu cümleler ile devam etti. “Bu bölgede yaklaşık olarak 10 bin 255 hektar alanında şu anda bakla üretiliyor. Ve yaklaşık bin 700 ton civarında yemeklik, bin 200 ton Civarında kuru bakla üretiliyor. Bu alanlarda ekilen bakla verimi de yaklaşık dekara 700-750 kilo civarında. Zaman zaman iklim şartlarına göre daha yüksek oranda verim alabiliyoruz. Yaklaşık kuru baktığı verimi de 180 ila 450 kilogram aralığında verim alıyoruz. Genellikle geçen sene bu miktar 250-280 kilogramlarda kalmıştı. Çünkü zaman zaman yağışlarla ilgili sıkıntılar yaşıyoruz. Peki Çanakkale Baklasının ayırt edici özelliği nedir? Neden Diyarbakır’dan farklıdır?  1915 tarihinde Sultan Reşat imzasıyla Gelibolu Kalesine gönderilen bir emir var. Bu emirde Çanakkale Merkez İlçe ve diğer kalelerde bazı tüccarların yasa dışı olarak yaptıkları dış sırtında konulmak üzere stokladıkları kuru bakla, kuru bakla ürünlerinin çok acil olarak asker ve hayvanların beslenmesiyle ilgili olarak İstanbul'a gönderilmesi gerektiği yazılıyor. Yani bu aslında o tarihlerde Çanakkale'de çok yüksek oranlarda bakla üretildiğini gösteriyor. Yine 1957’li yıllarda merkez ilçede Sarıçay nehrinin  kenarında bulunan depolar dan   küçük sandallar ve  gemilerle yurt dışına ihraç edildiğini görüyor En büyük alıcılar da Yunanistan, İtalya, Fransa gibi ülkeler. Bu ülkelerde hem insan beslenmesi hem hayvan beslenmesi hem de kozmetik olarak Çanakkale Vakfı'nın kullanıldığını görüyoruz. Beslenme açısından baktığımız zaman bu ürünün yüksek protein ve yüksek aromatik maddelere sahip olduğunu görüyoruz. Yörede hala ünlü olan bakla yemeği,   taze bakla haşlaması, kuru bakla çorbası, bakla ununu karıştırmış ekmek ürünleri, un ürünleri gibi birtakım ürünleri halen görebilmekteyiz. Ve önce buradan İzmir'e ve daha sonra yurt dışı olmak üzere hala ihracatı yapılıyor. Son yıllarda da giderek artıyor. Çanakkale İklim ve Ekolojik Koşulları açısından çok önemli bir yer. Çünkü yörenin toprak yapısı, Kaz Dağları ve Boğaz esintisi gibi çok büyük avantajlarımız var. Bu avantajlar bizlere bazı ürünlerin burada çok daha kaliteli ve çok daha verimli üretilmesini sağlıyor. Coğrafi şartlarda bakla yörede ilkbaharda yetiştiriliyor. Ki Çanakkale bu mevsimde yaklaşık olarak 10 ila 18 santimetre arasındaki sıcaklık değerleri gösteriyor. Gelişme döneminde gündüz Boğazdan esen batı rüzgarları ve genellikle Kaz Dağları'ndan gelen nem ve soğuk rüzgarlar ile  gece gündüz sıcaklık farklarını arttırıyor. Böylece çok daha kaliteli ürünlerin bu bölgede yetişmesine olanak sağlıyor. Agronik özellikleri açısından baktığımız zaman Çanakkale baklası, sakız baklası dediğimiz, Çanakkale sakız baklası tam olarak ismi böyle.   Kabuğu Orta Kalıp'ta tohumlar köşesi, dikdörtgen, pizza şeklinde taze bantlı tohumlu, sarımsağı, yeşil batlı tohumu, kahverengisidir. Toplam karbonhidrat, protein, kadro, arama yönünde ise zengindir. Burada bazı bilimsel önemli olan detaylar var. Çanakkale sakız baklası diğer baklalardan özellikle içerdiği aromatik maddeler, protein ve karbonhidratlar açısından ayrılıyorlar. Çanakkale Sakız Batması'ndan temel alınmış genetik eritme yoluyla şu anda piyasada satılan F bir gibi ticari çeşitler var. Elimizdeki bu materyalden yeni genetik çeşitler yaratılabilecek kadar bir genetik havuza sahibiz aynı zamanda”

“ECEABAT SUSAMINI TEKRAR CANLANDIRMAYA, HAYATTA TUTMAYA ÇALIŞIYORUZ”
 ÇOMÜ Dr. Öğretim Üyesi Seçkin Kaya’nın sunumunun ardından Dr. Öğretim Üyesi Mehmet Ali Gündoğdu Eceabat Susamı ile ilgili bir sunum yaptı. Gündoğdu, Eceabat İlçesinde üretilen susamların Türkiye Verim ortalamasının üzerinde verim elde edildiğini belirttiği konuşmasında şu cümlelere yer verdi. “Eceabat’ın susamı, coğrafi işareti almasaydık da Eceabat susamı olarak kalabilir miydi? Eceabat Susamı,  bunca yıl bir şekilde hayatta kalmayı başarmış ama gitgide önemi azalmaya başlamak. Ürünü tekrar canlandırmaya, hayatta tutmaya çalışıyoruz. Coğrafi işaret sayesinde, ürünün yetiştirme yöntemini, ürün standardı garanti etmeye sağlanabiliyor. Çünkü ürün pazarlama aracı olur ve bu şekilde desteklenme sağlar. Yerel üretim ve kırsal Kalkınma bu sayede desteklenir, geleneksel bilgi ve kültürel değerler kurulur. Özellikle tüketiciler için ürün taklitçiliğiyle mücadele  edilir  Eceabat hepinizin bildiği gibi 439 kilometre kare alanda yaklaşık susam üretimi 6.6 ton kadar bir değere sahip. Bu da Türkiye'deki üretim yaklaşık %3’ü civarında. Susam verimi 80-90 kilogram dekarlarla oldukça uygun düzeyde. Türkiye susam verim ortalamalarının gayet üstünde rakamlardır. Ayırt edici özellikleri nelerdir? Geçmişten günümüze kadar bakıldığı zaman 1840 yıllarında defter defterlerinde Eceabat susamı üretimi, burs üretimi alınan hasıla hakkında bilgiler sunulmuştur. Yani aslında geçmişi 150 yıl öncesine dayanmaktadır. 1940’lı yıllarda gelen menşei bilinmeyen susam tohumları ilk yıllar Eceabat ilçelerinde çok olumlu sonuçlar vermiş. 1950’li yıllarda Sonra iyice tarım alanında ikinci ürün olarak yetiştiriciliği yaygınlaşmış. Üretim her yıl artış göstermiştir. Halen bazı çeşitler de üretime  girmeye çalışsa da genel olarak üreticilerin kendi ürettiği tohumlar ve tohumluklar bu şekilde kullanılmakta. Coğrafi bir ürünün coğrafi şart belgesi alması ürünün yalnızca bölgenin ve tohumla alakası değil orada bilgisi, tecrübesi bu konu hakkında  çocuk, baba demeden dededen toruna aktarılan bir bilgi birikim tecrübesine dayanmaktadır. Bu tarihlerde yörede kurulan Helva Öğretim Merkezleri ve tatlı üretimi yapan ticari kuruluşlar, tahin ihtiyaçlarının karşılanmasının yanında ülke içinde simit, pasta, ekmek, yapımında da Eceabat tercih edilmeye başlanmış. Özellikle   son yıllarda geliyor Afşar tescili alan. Bayramiç tahin helvası doğranmış yanında.  Çanakkale Trakya bölgesi ve Balıkesir'in meşhur peynir  tatlısını ölçmenin imalatında da susam yeri olarak gece bastonu kullanılmakta” dedi.

KIRSAL KALKINMA ÇOK ÖNEMLİ
Sunumların ardından tatıtım toplantısının son konuşmasını yapan Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, da Çanakkale Baklası ve Eceabat susamı için STK, ziraat Odaları ve Üniversite ile iş birliği içinde çalıştıklarını belirterek “Borsa başkanımız, ziraat odası başkanlarımız, değerli bilim insanlarımız bu işten, iştigalden, sanayilerimiz, tüccarlarımız, il genel meclisi üyelerimiz, birçok katılımcı var. Bu konuyla ilgili  gerçekten önemsediğimiz bir noktadayız. Çünkü yerel kalkınma birimimiz kuruldu ve burada Çanakkale'de kırsal kalkınmanın ne kadar önemli olduğunu hep vurguladık. Önemini hep çeşitli vesilelerle ifade ettik. Çünkü sonuç itibariyle Çanakkale'nin ticari, ekonomik  kalkınmasında kırsalın çok büyük önemi olduğunu biliyoruz. Yani Çanakkale'nin ticareti hatta sanayisi kırsalın desteğiyle sağlanıyor. Eğer kırsal  yeterli gelire sahipse kente de yansıyor, kentteki diğer sektörlere, esnafa  da yansıyor.  Onun için kırsalın kalkınması çok önemli, hep bunu vurguladık ve bunun için de kırsalda geçmişte bizim bu yöreye ait,  bugün itibariyle yavaş yavaş ortadan bitme noktasına gelmekte olan iki tane ürünü yeniden acaba nasıl canlandırabiliriz, nasıl üretimini arttırabiliriz? Nasıl bunu markalaştırabiliriz? Diye bir çaba içerisine girdik. Tabii burada elbette ki  bizim üniversitemizde, odalarımızla iş birliği içerisinde, borsamızla, iş birliği içerisinde bu  çalışmaları yapmaktayız” dedi.

HER İKİ ÜRÜNÜN KALİTESİ’ DE TESADÜF DEĞİL
Başkan Gökhan konuşmasının devamında “Bakla biliyorsunuz bizim geçmişte çok önemli bir ihraç ürünümüzdü. Burada meşhur bakla gemisi söylemleri vardır. Hatta kahvelerde masanın yanında oturan, oyun oynayan yanında oturanlara git bak bakalım şu bakla gemisine gelmiş mi diye. Böyle bir literatür vardır.  Çünkü çok sayıda gemi Çanakkale baklasını ihracat için buralarda yer alırdı. Önce Çanakkale sonra Balıkesir baklası tercih edilirdi.  Ondan sonra Balıkesir Vakfı ihraç ederdi.  Yine Eceabat susamı noktasında da bizim Bayramiç'te de susam vardır. Orada Mahmut Tayin neredeyse meşhur. Tahin üzerine meşhur ama Eceabat'ın susamı daha farklı bir komplo. Yani yapısı itibariyle daha farklı bir maddeydi. Rengi, sapsarı ve altın sarısı bir rengi vardı. Ve bence e dünyanın en iyi susamı  nokta. Ama bütün bunlar yavaş yavaş tarıma verilen önemin azalmasıyla bu ülkede yavaş yavaş yok olma noktasına geldi. Çanakkale ili olarak zaten biliyorsunuz tarımda çok önemli birinciliklerimiz var. Sekiz dalda yanılmıyorsam coğrafi işaretimiz var.  Nedeni Çanakkale coğrafyasının ıçok değişik bir iklim yapısına sahip olması. Yani Kaz Dağları'nın önemi çok büyük burada. Gerek suların gelerek bu topraklarda bitkilere yararlı maddeler ve hava, oksijen çok önemli. Rüzgarlar çok önemli. Tabii deniz çok önemli. Ve bu coğrafya çok çeşitli ürünlerin meyvede de bunu hissediyoruz biliyorsunuz. Elmada hissediyoruz. Zeytin zeytinyağında hissediyoruz. Bütün bunlar tesadüf değil. Bütün bunlar tesadüf değil. Nitekim on bir tane üründe coğrafi işaret almış durumdayız. Bu bir tesadüf olamaz. Onun için biz Çanakkale'de şu anda kaybolmakta olan Eceabat susamıyla Sakız Baklasını  yeniden coğrafi işaret almak suretiyle meşhur etmek, daha doğrusu üretmeye teşvik etmek için çaba gösteriyoruz. Bizim amacımız  burada, kırsalın kalkınması. Biliyorsunuz tarım noktasında özellikle pandemi döneminde Ve en sonda bu ekonomik sıkıntılar döneminde tarımın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha ortaya çıktı. Bugün soğan fiyatı konuşuyorsak, eğer etin fiyatını 400 liraya geldiğini konuşuyorsak ve bu noktada bir tüketici olarak sıkıntılarımız varsa, şikayetimiz varsa bunun nedeni tarıma verilen önemin giderek azalmış olması. Şimdi tam tersine bizlerin, Çanakkale'nin de menfaatine, tarımın Çanakkale civarındaki üreticilerin zenginleşmesi ve onların gelirlerinin artması.  Dolayısıyla biz de burada üzerimize düşeni yapmaya çalışıyoruz. Eee biz tohum takas şenliği yaptık geçen gün. Yerel tohumlarımız çok önemli. Buna çok önem veriyoruz. Eee Bu ülkenin kendi tohumunu mutlaka ve mutlaka üretmesi, geliştirmesi gerekir. Çünkü bu yörenin yani sadece Çanakkale işi değil, bütün Türkiye için söylüyorum.” dedi.

ÇANAKKALE DOMATESİ’Nİ ANLATTI
Çanakkale domatesi ile ilgili yaptığı açıklamada ise Çanakkale Domatesinin Çanakkale’de asırlardır gelen tohumlardan değil de dışardan gelen fidelerden olduğunu da belirterek  “Buradaki iklim şartları, toprak şartları, bize özgü tohumları yetiştirmemiz şart. Ki yüksek verim elde edelim. Ama biz ne yapıyoruz? Yurt dışından ihraç ettiğimiz tohumları kullanmaya çalışıyoruz. Hibrit tohumları kullanmaya çalışıyoruz. Çanakkale domatesi diye ektiğimiz domatesler Çanakkale domatesi değil bence. Çanakkale'de yetişen domates. Çanakkale'de olduğu için başka bir şey. Çanakkale domatesi başka bir şey. Bizim şu anda Çanakkale domates dediğimiz şey Çanakkale'de yetişen domates. O toprakta yetişiyor ama onların da özelliği var. Mesela biz bunlarla ilgili tohum sandığı yaptık ve o tohumları yetiştiriyoruz. Karakılçığı yetiştiriyoruz bize özgü bir buğday türü” dedi.

Ogün İnal