Cumhuriyet Halk Partisi Karadeniz Ereğli İlçe Gençlik Örgütü'nün düzenlediği program kapsamında davetli yazar olarak ilçeye giden Yazar Yavaş, Kent Müzesi'nde gerçekleşen etkinlikte kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddeti anlattığı Adı Zeynep Öldürülen Tüm Kadınların isimli kitabını imzaladı. Saat 13.00'te başlayan programa katılım yoğun olurken programa CHP Kdz. Ereğli İlçe Örgütü, kadın kolları ve gençlik kolları, Kdz. Ereğli Belediye Başkanı Halil Posbıyık'ın eşi Neriman Posbıyık, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Kdz. Ereğli şubesi, Atatürkçü Düşünce Derneği Kdz. Ereğli Şubesi ve Ereğli sakinleri katıldı.
 
Bol bol imza dağıtan Yazar Yavaş söyleşisine kendini ve eserlerini tanıtarak başlarken kitabı yazış sürecini anlattı. Söyleşide konuşan Yavaş, katılımcılara İstanbul Sözleşmesi ve 6284 yasası ile ilgili bilgiler de verirken, toplumsal cinsiyet eşitliğine de değindi. Ülkede adalet sisteminin tam çalışmadığını ve bu nedenle kadın cinayetlerine yeterli ceza verilmediğini anlatan Yavaş, "Bir kadın evine gittiği bir erkeğin evinde tecavüze uğradığında niye gittiği sorularak suçlu ilan ediliyor. Erkeğin ahlaksızlığını sorgulamayanlar kadının niye gittiğini, üzerindeki kıyafeti, dışarı çıktığı saati, içtiği içkiyi sorguluyorlar. İşte kadın cinayetleri tam olarak bu yüzden bitmiyor. Çeşitli sebeplerle özellikle namus sebebiyle erkeğe verilen indirimler diğer erkeklerin nasıl olsa ceza yok diyerek rahatlıkla cinayet işlemesine sebep oluyor ve toplum hep kadınları suçluyor. Düzgün erkek bulsun, doğru kişiyle evlensin, güzel insanla arkadaşlık kursun hep kadından bekleniyor. Kadınların adam ölçeri yok ki, kim iyi nasıl bilecek. Ceren Özdemir evinin önünde öldürüldü öldüren kişiyi tanımıyordu, Başak Cengiz samuray kılıcı ile yolda hiç tanımadığı biri tarafından katledildi ve fail bu cinayeti sadece canı istediği için işledi. Kadın cinayetleri kadının yüzünden gerçekleşmez, kadın suçlu değildir. Bugün, öldürülen minik Müslüme olayında bile suçlanan kişi kadın olan Müslüme'nin annesi" dedi. Partilerin İstanbul Sözleşmesi'ne değinmesinin önemini de dile getiren Yazar Yavaş, "Bugün bakıyoruz benim ilçem Çan'da kadın cinayetlerini protesto etmek ve kadına şiddete hayır demek için yapılan etkinlik bir kadını tahta oturtup şehri gezdirmek, tahtı taşıyanlar da erkek belediye işçileri. Atatürk'ün 'Kahraman Türk kadını sen yerlerde sürüklenmeye değil göklere yükselmeye layıksın' sözü nedeniyle yapılmış bu eylem. Bakıyorsunuz İstanbul Sözleşmesi ile ilgili tek kalem yok. Ne bir pankart ne logo ne slogan. Allah aşkına böyle bir şey olabilir mi? Sen CHP belediyesisin. Cinayetleri kadını Osmanlı geleneği ile giydirip gezdirerek mi protesto edeceksin. CHP ve diğer muhalefet partiler bu konuya öncülük etmeli. Erk zihniyetli siyasi iktidar ve küçük ortağı bir gecede sözleşmeyi buhar etti ama maalesef partilerimiz bu konuya yeterli tepkiyi gösteremedi. Oysa ki yurt genelinde eylemler düzenlenmeli il örgütleri ilçe örgütleri ile bir araya gelerek ortak basın açıklamaları düzenlemeli, belediyeler pankartlar hazırlayıp belediye binalarına asmalı idi. İstanbul Sözleşmesi çok önemli. Köylere, taşraya inilmesi ve herkese anlatılması gerekiyor. Ben mesela Rize Çayeli'de bir kahvede, Ordu Altınordu'da bir meydanda, Ardahan Posof'ta bir evde konuşmak istiyorum, sözleşmenin 81 maddesini tek tek anlatmak istiyorum. İşte o zaman bir şeylerin değişeceğine inanıyorum" dedi.
 
Toplumsal cinsiyet eşitliğine de değinen Yazar Yavaş, "Kızım eteğini kapat, oğlum amcalara göster zihniyeti ile büyüyoruz. Erkek çocuğumuza davullu zurnalı içkili eğlence töreni yaparak vücudundan bir parça alınmasını kutluyoruz. Çocukları daha doğarken pembe mavi diye sınıflandırma yapıp dilimizi düzeltmiyoruz. Karı gibi kelimesini aşağılamak için kullanıyoruz, etek giydirmeyi bir hakaret olarak atfediyoruz. Kadınlar bile ataerkil söylemlerde bulunuyor kimi zaman işte bunların değişmesi gerekiyor okullarda toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik derslerin olması gerekiyor ama önce bir dini vakıfta yapılan tecavüze bir kerelik diyen bakanların olduğu, kadına nasıl gülmesi gerektiğini söyleyen siyasetçilerin olduğu, İstanbul Sözleşmesi'ni bir gecede kaldırabilen zihniyete sahip bu iktidardan kurtulmamız gerekiyor. Cinsiyet eşitliği çok önemli. Düşünün erkek milli futbol takımı maçlar oynadı tüm televizyonlarda yorumlar yapıldı programlar oldu, futbol takımları şampiyon oldu konvoylara çıkıldı ama kadınların olduğu Türk voleybol takımı olimpiyatlarda tarih yazdı insanların konuştuğu konu sporcuların şortları ya da cinsel tercihleri oldu. İşte tüm bunların değişmesi lazım" şeklinde konuştu.
İktidara yönelik de sert eleştirilerde bulunan Yazar Yavaş, "Kitabın kapağındaki kadın silüetlerinden birisi olan Rabia Naz Vatan, önemli bir siyasetçinin yakını tarafından araba ile ezildi dosyanın üstü kapatıldı, 11 yaşındaki kıza intihar etti dediler hesabını sormaya kalkan babası Şaban Vatan'ı deli bu deyip deli raporu vererek gönderdiler. Çorlu'da devletin yüzde yüz kusurlu olduğu bir kazada onlarca vatandaş öldü, orada ölen oğlu Oğuz Arda'nın hesabını sormaya kalkan anaya dava açtılar. O anaya psikolojik şiddet uyguladılar. Sorumlu olan bir kişi istifa etmedi yargılanmadı oğlunun hesabını soran ana yargılandı. Tuttular oğlu eylemlerde ölmüş anayı kalabalık kitlelere meydanlarda yuhalattılar. Gülistan Doku isimli bir kadın kayboldu 650 gün oldu bulamıyorlar, Nadira milletvekilinin evinde ölü bulundu olayın üstü kapandı, Aleyna Çakır öldü katilini cinayetten değil uyuşturucu kullanmaktan aldılar. Ben, o katile Ümitcan'a katil dediğim için hakkımda Dava açıldı yargılanıyorum, katile katil dediğim için belki de ceza alacağım. İstanbul Sözleşmesi bir gecede kalktı, öldürülen kız kardeşleri için sokağa çıkan kadınlara plastik mermilerle hedef gözetilerek saldırıldı, kadın genel başkan bile hakarete uğradı. Bu toplumda kadının bu yüzden adı yok. Ülkedeki her şeyin sorumlusu olduğu gibi kadın cinayetlerinin de siyasi iktidar sorumlusudur kadın cinayetleri de politiktir" dedi. Yazar Yavaş, söyleşisinin ardından ise edebiyatseverlerin sorularına yanıt verdi. Program, kadına yönelik şiddet için kurulan resim sergisinin gezilmesinin ardından fotoğraf çekimi ile sona erdi.

İstanbul Sözleşmesi Nedir?
İstanbul Sözleşmesi ya da tam adıyla Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi, Avrupa Konseyi tarafından hazırlanan, 45 ülke ve Avrupa Birliği tarafından imzalanan, kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddeti önleme ve bununla mücadelede temel standartları ve devletlerin bu konudaki yükümlülüklerini belirleyen uluslararası insan hakları sözleşmesidir. Sözleşme, Avrupa Konseyi tarafından desteklenmektedir ve taraf devletleri hukukî olarak bağlar. Sözleşmenin beş temel ilkesi; kadına yönelik her türlü şiddetin ve ev içi şiddetin önlenmesi, şiddet mağdurlarının korunması, suçların kovuşturulması, suçluların cezalandırılması ve kadına karşı şiddet ile mücadele alanında bütüncül, eş güdümlü ve etkili iş birliği içeren politikaların hayata geçirilmesidir. Kadına karşı şiddeti bir insan hakkı ihlali ve ayrımcılık türü olarak tanımlayan, bağlayıcı nitelikte ilk uluslararası düzenlemedir. Tarafların sözleşme kapsamında vermiş oldukları taahhütler, bağımsız uzmanlar grubu Grevıo tarafından izlenmektedir.

İbrahim Akın Kazancı