Çanakkale genelinde suistimale açık olduğu gerekçesiyle ekoturizm projelerinin İl Genel Meclisi’nden dönmesi ve yeni projelerin önüne set çekilmesi konusu güncelliğini korurken, bir açıklamada Çanakkale Mimarlar Odası Başkanı Sevil Ural’dan geldi. Ural ekoturizme karşı olmadıklarını, ama amacının dışında yapılmasına karşı çıktıklarını belirterek,  “Ekoturizmde amaç kırsalın yatırımla kalkındırılmasıdır, köyde insanın olmadığı yere konut yapmak değildir” dedi.

Mimarlar Odası Başkanı Sevim Ural son gelişmeleri değerlendirerek, “İl Genel Meclis üyeleri endişelerinde tamamen haklılar. Biz zaten Mimarlar Odası olarak bunu daha önceden görmüş ve eylemimizi yapmıştık. 1 /100.000’lik çevre düzeni planından sonra, onun altlık olarak tanımı verilen bir yatırım şekli.  1 / 100.000’lik çevre düzeni planı Türkiye’de bir tek Çanakkale-Balıkesir’de yoktu, yapıldı ve biz de sevindik. Sonrasında itiraz etmemiz gereken konular vardı onlara itiraz ettik. İtirazlarımız bir ay içerisinde değerlendirildi gibi görüldü ama bir baktık ki tam bir değerlendirme olmamış, biz de dava açtık. Dava konusu plan, bilirkişileri iki sene sonra verdiler. Üç gün Bozcaada Gökçeada ve Karabiga’da termik santral bölgeleri olsun, yerinde bir fiil gezdirdik. Mimarlar Odası, Ziraat Mühendisleri Odası, Şehir Plancıları Odası ve TEMA Vakfı olarak üç günümüzü ayırdık. Gördükleri zaman etkilendiklerini gördük ama eylemde bilirkişi raporu istediğimiz gibi gelmedi. Plan daha dava konusu devam ederken, yürürlüğe girdi. Birinci yanlış buradan geliyor. Dolayısıyla altlık olan konularda yanlış yanlışı getiriyor. Aslında ekoturizmde yapılan yanlışın sonucu da bu” dedi.
 
“İYİ OLAN YATIRIM NEDEN ENGELLENSİN?”
 
Ural, “Ekoturizm dendiği zaman, buna karşı çıkmamız mümkün değil. İyi olması gereken bir yatırım niye engellensin? Ekoturizmin tanımlaması çok güzel, aynen afet yasası gibi” şeklinde konuşan Ural,   “Mesela afet yasasının da tanımı çok güzeldir; çürük yapıların yenilenmesi. Şimdi buna kim itiraz edebilir? Ama biz tanımların dışında kullanmayı çok seviyoruz toplum olarak. Bu sefer yanlışlar devam ediyor. Kentsel dönüşüm adı altında rant getiren yerlerin çürük olmasa da, aslında yasasının getirmesi gereken demek istediği şey değil. Aynı şeyi ekoturizm için de söylüyorum. Buradaki amaç, kırsal yerlerin yatırımla daha refah bir hale getirilmesini sağlamak. Oradaki köylünün arazisinin değerlendirilmesi, ekoturizm adı altında ürününü değerlendirmesi, misafir ağırlaması. Amaç bu iken, bir bakıyoruz ki parseller büyüyerek, yanındaki arazilerde alınarak ve el değiştirerek, köydeki insanların olmadığı ve ekoturizm adı altında konut yapmak. Oraya konut yapanların, aslında ikamet ettikleri yer olmadığı da aşikar. Onlar başka bir yerde yaşıyorlar, yani yazlık gibi kullanıyorlar. Ekoturizm tanımına uymayan şekilde,  oradaki yerleşik halkı oradan uzaklaştırmak. Başka bir açıklaması yok bunun. Tabi ki mülkiyet hakkı var, tabi ki gerçek anlamda ekoturizm yapmak isteyenlerin yapması gerekiyor.  Biz de bunu düşünerek, gerçek amacında kullanılsın diye müdahil olma hakkımızı kullandık. Mimarlar Odası, bir dernek gibi sadece üyelerimize hizmet etmiyoruz. Mimarlar Odası’nın bir görevi de ÇED raporlarına müdahil olmak, çevremizdeki çarpık kentleşme, çarpık yatırımlar, kanunların yanlış uygulanmasına müdahil olmak siyaset üstü olarak bizim görevimiz. Burada iktidar veya parti gözetmeksizin kim olursa olsun, yanlış yapılan bir şeyin doğrusunu göstererek yapılmasını sağlamak. Ekoturizm yapılacak, yapılması lazım ama 1/100.000’lik planın yanlışlığından ve onun alt tanımından gelen işlemin yanlış değerlendirilmesinden kaynaklanıyor. Yoksa bu bahsettiğimiz konular aslında belli ilgili mercilerde olumlu rapor verilen ve ona göre askıya çıkan ve ona göre imar durumu verilen ve ona göre de mimar meslektaşlarımızın konuları. Bunlara hayır dememiz söz konusu değil, imar durumu ve ruhsat durumu doğru ama uygulama yanlış. Yani biz sonucuna karşıyız. Baktık biz bu durum çığırından çıkmış durumda. Özellikle Çanakkale’de, aslında bu ulusal bir problem. Yani sadece Çanakkale yaşamıyor bu durumu. Her bölgede bu ekolojik tarım adı altındaki çarpıklıklar. Baktık ki bir kamuoyu yaratma meselesi var. Biz kim olduklarını da bilmiyoruz, bir hedef yok ortada. Kuzey Ege’nin ve Güney Marmara’nın aslında Bodrumlaştırılması, yok edilmesi meselesi var orada. Ona dur demek adına, bazı hukuksal olarak dava açabildiklerimize dava açtık. Çünkü bundan öncekiler zaten kaçtı. Dava sonucunda da hukuk bizi haklı buldu ve yürütmeyi durdurma kararı aldı. Biz İl Genel Meclisi’mize itiraz dilekçeleri vermiştik ama o itiraz dilekçelerimizin reddine karar verilmişti. Biz o reddi beklemeden davayı açmıştık. Ret kararı bize geldiğinde, davayı kazanmış durumdaydık. Dolayısıyla İl Genel Meclisi’nin elini güçlendirmiş olduk. Önlerinde yanlış yapıldığını belirten hukuksal bir süreç var. Orada ilanları verilen, ekoturizm yapılabilir arsa, ekoturizm adı altında konut diye verilen ilanlar yanlış çünkü tapu veremiyor size hissedar olabiliyorsunuz. Aslında insanlar bu durumda paralarını çöpe atmış oluyor. Ekoturizm adı altında siteler yapılmasının, ikinci konut adı altında bu durumun kullanılmasının karşısındayız. Mimarlar Odası olarak görevimizi bu şekilde yapmıştık. İl Genel Meclisi’nin de bunu görerek, olumlu yönde hareket etmelerinden dolayı mutlu olduğumuzu belirterek, teşekkür etmek isteriz. Mimarlar Odası ulusal anlamda da bir basın açıklamasında bulundu. Bu Çanakkale özelinde değil artık. Ulusal anlamda her bölgede yapılıyor. Ekoturizmin tanımı çok bariz; doğal kaynakların sürdürülebilirliğini güvence altına alarak, yayla turizmi, kuş gözlemevi turizmi, fotosafari, akarsu sporları, kano-rafting, çiftlik turizmi, botanik turizmi, bisiklet turizmi, kamp-karavan turizmi, mağara turizmi ve dağ turizmi gibi doğal çeşitliliği ve biyoçeşitliliği koruyan, yöre halkının refahını ve yöre kültürünü gözeten turizm faaliyetleri deniliyor. Şimdi soruyorum; İl Genel Meclisi’nin önüne gelen raporda hangisi var? İl Genel Meclisi bunu görerek doğru hareket etmiştir” dedi.
 
Ogün İnal