Çanakkale Tabip Odası, “Müsilaj bir sağlık sorunudur” başlığı altında Çanakkale Mehmet Akif Ersoy Devlet Hastanesi bahçesinde bir basın açıklaması yaparak 10 maddelik eylem planını açıkladı. Açıklamayı, oda adına,  ÇOMÜ Halk Sağlığı Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Coşkun Bakar okudu.

Açıklamada müsilajn sonuçlarının halk sağlığını olumsuz etkileyeceğine  değinilerek,  “Konunun uzmanlarından edindiğimiz sınırlı düzeyde bilgi ile denizdeki oksijen seviyesinin azaldığını bu nedenle de suda bulunan fitoplanktonların çevresel faktörlerin etkisiyle çoğaldıkları ve denize salyayı bıraktıklarını öğreniyoruz. Oksijen seviyesinin azalmasının en önemli belirleyicileri arasında ise sudaki azot ya da fosfor gibi maddelerin artması gibi olaylar sıralanıyor. Olayın sonuçları biz hekimleri ilgilendirir. Çünkü denizleri sümüksü bir madde ile dolu olan bir sahil kentinde, denize girmezsiniz, balığını yiyemezsiniz ve kenarında sağlıklı bir şekilde gezemezsiniz. Gönlünüzce yaşayamadığınız bir çevrede de sağlıklı olamazsınız. Deniziniz hastaysa, toprağınız da hastadır; toprağınız hastaysa, suyunuz da hastadır; suyunuz hastaysa, havanız da hastadır; doğal olarak siz de hastasınızdır Hiç zaman kaybetmeden çok acil olarak hayatımızı, tercihlerimizi ve davranışlarımızı gözden geçirmeliyiz. Çanakkale Tabip Odası olarak müsilaj başta olmak üzere mücadele etmek için 10 maddelik acil eylem planı öneriyoruz” ifadelerine yer verildi.

İşte o 10 madde:
1. Her konuda olduğu gibi bu konuda da sorunun araştırılması ve çözüm önerileri geliştirilmesi için işin uzmanlarına başvurulmalıdır. Devlet uzmanların ve akademisyenlerin sorunu özgürce inceleyebileceği ve sonuçlarını toplumla sansürsüz bir şekilde paylaşabileceği akademik ortamı anayasal koruma altına almalıdır.
2. Marmara Denizi’nin kirlenmesi sorununu yıllardır uzmanların dile getirdiği; ancak toplumun ve devlet görevlilerinin ısrarla duymazdan geldiği artık herkesin malumudur. Denize karşı sağır kalmanın bedeli musilaj olmuştur. Onlarca yıldır, Türkiye’nin tüm kirli sanayileri ve en büyük şehirlerinin atıkları bu denize boşalmaktadır. Acilen bu deşarj durdurulmalıdır.
3. Bu sorunu daha da büyüteceği görülen İstanbul Kanalı projesi derhal iptal edilmelidir.
4. Marmara Denizi civarındaki tüm şehir ve sanayi tesislerinin atıklarının arıtılmadan denize boşaltılması engellenmelidir. Yeterli arıtma tesisleri çalışmaya başlayasıya kadar üretim faaliyetleri durdurulmalıdır.
5. Toplum denizin yaşadığı bu görüntüye karşı deniz kenarlarında ağıtlar yakmalıdır ki yarattığımız acı görüntü hafızlardan yüzlerce yıl silinmesin.
6. Anayasamız öncelikle içinde bulunduğumuz ekosistemi koruyacak şekilde güncellenmelidir. Çevreye kirletmeye yönelik suçlar, ağır ceza kapsamına alınmalıdır.
7. Ülkemiz küresel çevre sorunlarıyla ilgili tüm uluslararası düzenlemelere taraf olmalıdır.
8. Toplum ve insanlar çevreyi kirletmemeli, gereksiz enerji ve su talebinde bulunmamalı, atıklarını ayrıştırmayı başarabilmelidir.
9. Toplum yerelde ve ulusalda çevreye karşı duyarlı olmayan hiçbir siyasetçiye yönetme yetkisi vermemelidir.
10. Okullarda ilkokuldan itibaren sınav için değil yaşamı öğrenmek amacıyla doğa bilimleri, doğa tarihi ve felsefe dersleri verilmelidir. Doğayı tanımayan, denizin ne olduğunu anlayamayan hiçbir nesil onu korumayı başaramaz. Unutmayın bu deniz, toprak ve hava biz yaşayalım diye yaratılmadı. Böyle bir doğal ortam olabildiği için memeliler ve biz var olabildik. Bu şartları ortadan kaldırırsak yok olmamız kaçınılmazdır.

İbrahim Akın Kazancı