1 Haziran'da Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından açıklanan yeni normalleşme kararları kapsamında işletmelerin büyük kısmı açılırken, kültür ve eğlence merkezleri, konser alanları, tiyatro salonları gibi sanat merkezlerinin dahil olmaması büyük tepki doğurdu. Birçok sanatçı duruma Twitter'dan tepki gösterdi.  Ankara Müzisyenler Sosyal Eğitim Kültür Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Turan Dokgöz müzisyenlerin içinde bulunduğu durumu İşte Çanakkale Gazetesi’ne anlattı.
Yeni normalleşme kararları kapsamında işletmelerin büyük kısmı açılırken, kültür ve eğlence merkezleri, konser alanları, tiyatro salonları gibi sanat merkezlerinin dahil olmaması tepki doğurmuştu bir çok şarkıcı sanatçı ve kültür insanı bu duruma tepki göstermişti. Tepkilerin neden olduğunu gazetemize açıklayan Ankara Müzisyenler Derneği Başkanı Turan Dokgöz, “Çoğu müzisyen arkadaşımız kuryelik, inşaat işçiliği, hamallık, tezgâhtarlık, tarım işçiliği yaparak geçinmeye başladı. Bu süreçte çaresizlik içinde birçok dostumuz ev eşyalarını, müzik aletlerini satarak evinin erzak ihtiyacını karşıladı” dedi.
Turan Dokgöz,; ‘’Müzisyenlerin yararlanamadığı bir hibe destek programı, müzik ve sahne emekçilerinin ihtiyaçlarını karşılamaktan uzaktır. Konservatuarlar her yıl yüzlerce müzisyen mezun verirken, sadece bir devlet kurumuna girebilme şansını yakalayan küçük bir azınlık, güvence içinde çalışmaktadır. Bunun yanında profesyonel müzik yaşamına adım atan çok sayıda “alaylı” ve iyi yetişmiş müzisyen bulunmaktadır. Özel orkestralar veya herhangi bir eğlence mekanına göre daha kurumsal olan bazı firmalar bünyesinde çalışan müzisyenler, sözleşme ile çalışma olanağına erişebilmektedir. Bu sayede de Sosyal Güvenlik Kurumu’nun, 5110 sayılı kanunun ek-6. maddesindeki “sanatçıların sigortalılığı” hizmetinden yararlanabilmektedirler. Söz konusu kurumsal firmalarda iş bulabilenler, “serbest meslek erbabı” olarak, aldığı ücretin faturasını kesebiliyor ve vergisini ödeyerek “kayıtlı çalışan” konumuna yükseliyor. Son başlatılan hibe desteğinden yararlanabilecek olanlar bu gruba giriyor. Devlet kurumlarında ya da kurumsal firmalarda iş bulamayan yüzde 90 ise hiç bir güvencenin olmadığı, gerek ücret gerek sosyal haklar bakımından oldukça kötü şartları dayatan bir müzik sektöründe tutunmaya çalışmaktadır. Organizasyon firmalarının ve müzikli mekan sahiplerinin insafına bırakılan müzisyenler, “kayıt” ya da “güvence” aramak şöyle dursun, emeklerinin karşılığını bile alamamaktadır. Ülkemizde müzik ve sahne emekçilerinin yüzde 90’ından fazlası kayıt dışı, sosyal ve ekonomik güvenceden yoksun, kısmi süreli ve yevmiye usulü çalışmaktadır. Mevcut haliyle büyük çoğunluğu vergi mükellefi olmayan müzik ve sahne emekçileri özellikle bu dönemde oldukça mağdur durumdadır. 1.5 yıla yaklaşan işsizlik, eğlence sektörünün nefes alamaz hale gelmesi, yasaklar ve kısıtlamalar nedeniyle hayat bizler için artık baş edilemez,  katlanılamaz bir haldedir. Ne kadar süreceği belli olmayan yasaklamalar, eğlence ve düğün sektörünün aldığı ağır darbe, kapanan mekânlar ve kısıtlanan konserler, iptal edilen festivaller, canlı müziğe getirilen engeller, sanatımızı icra ederek ekmeğimizi kazanmamızı imkânsız hale getirmiştir. Müzisyenler ve sahne emekçileri güvenceden yoksun düzensiz çalışma şartları nedeniyle ekonomik, sosyal ve psikolojik sorunlarla zaten her zaman mücadele ediyorlardı. Bu tablonun üzerine pandeminin getirdiği yasaklar da eklenince gündelik ihtiyaçlarını ancak karşılayabilen, hiçbir güvencesi ve ekonomik birikimi olmayan müzik ve sahne emekçileri bütün geçim imkânlarını yitirdiler. Çoğu müzisyen arkadaşımız kuryelik, inşaat işçiliği, hamallık, tezgâhtarlık, tarım işçiliği yaparak geçinmeye başladı. Bu süreçte çaresizlik içinde birçok dostumuz ev eşyalarını, müzik aletlerini satarak evinin erzak ihtiyacını karşıladı. Ödenemeyen kiralar nedeniyle evlerinden çıkarılan, yakınlarının evlerine taşınmak zorunda kalanlar, 2-3 aile aynı evde bir emekli maaşıyla geçinmeye çalışanlar oldu. Mesleğini, sanatını icra edememek, müzikten uzak kalmak, kendi emeğiyle ekmeğini kazanamamak ve yaşamın anlamını yitirmek, bir yandan da sosyal destekten, asgari geçim standardından ve insani yaşam koşullarından uzakta çaresizlik duygusuyla baş etmek müzisyenlerin ruhunda derin yaralar açtı. Birçok müzisyen maalesef bu çaresizlik duygusuyla baş edemeyerek intihar etti Ekonomik nedenler, belirsizlik, çaresizlik, umutsuzluk, terk edilmişlik, amaçsızlık da insanların içindeki yaşam şevkini kırdı. Sosyal devlet sanatı ve sanatçıyı korumakla yükümlü iken, müzik emekçileri eşe dosta el açmak zorunda bırakılmış olmanın gurur kırıklığını,  onuruna dokunan üzüntüsünü yaşıyor. Yaşam şartları ve bu etkenler arkadaşlarımızda bunalımlara yol açtı tek temennimiz bir an önce işimizin başına dönmek ‘’ dedi.
Müzisyenler ve Sanatçılar yeni normalleşme sürecinde yer almamasına yönelik uzun yıllar sanat dünyasına yön verene sanatçılardan da tepkilerini sosyal medya üzerinden gösterdi.
Mor ve Ötesi grubunun solisti Harun Tekin, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, "Müzikten, sahneden, sanattan korkmak korkanlar açısından makul gibi görünse de beyhude bir tavır. Keyfi yasaklar aşının yerine geçemez. Bu ülkenin birbirinden değerli müzisyenlerinin, müzik emekçilerinin, sahne sanatçılarının maruz bırakıldıkları şey rasyonel değil ideolojiktir" dedi.
Şarkıcı Demet Akalın da Twitter hesabından yaptığı açıklamada, "Müzisyenler ne yapacak? İntihar haberi almayız umarım" ifadelerini kullandı.
 Program yapımcısı Armağan Çağlayan da sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda "Müzik ve eğlence sektörü yine açlığa mahkum maalesef" dedi.
 Şarkıcı Gülben Ergen  Twitter hesabından yaptığı paylaşımda "Restoran kafeterya sabah 7 akşam 21.00 demek konser yok, müzik yok, sanata sanatçıya, müzisyene yaşamak yok demek mi?" derken
Ressam Bedri Baykam: “Maalesef pandemi koşullarında, sanat ve müzik ortamı resmen kaderine terk edildi. Uluslararası Plastik Sanatçılar Derneği olarak Kültür Bakanlığı’na 15 aydır yolladığımız çeşitli çözüm alternatifleri karşısında hiçbir yanıt alamadık. Bu gerçekten düşündürücü ve üzücü bir olay. Şu anda limitli sayı izleyici katılımı ile olsa da galeriler sanatseverlerle buluşabiliyor ancak müzik ve tiyatro ortağımızın yaşadığı kopukluk, resmen o alanlarda çalışan sayısız arkadaşımızı son derece mağdur etti. Bir ülke buna nasıl müsaade edebilir?  Derhal Kültür Bakanlığı ve hükümet acil kararlar alarak bu konuda süregelen kabul edilemez ortamı son vermeli. Konser alanları, müzikli eğlence merkezleri, tiyatrolar kapasitelerinin yüzde 50'si veya yüzde 35'i ile açılabilir. Bunu engelleyen hiçbir mantıklı gerekçe yok.”
 
Tiyatro sanatçısı Müjdat Gezen: “Bu hükümetin fikrinde tiyatrolar ve konserler yoktu ki… Benim için bir sürpriz değildir bu. Zaten, iyi bakıldığında da resim, heykel, müzik, tiyatro, sanat genel olarak günahtır. Bu kadar inanmış bir yönetimin bu günahları işlemesi beklenemez. Onlar haram işler ile değil helal işler ile uğraşır. Onlarda rüşvet, iftira, hakaret yoktur, kibar temiz adamlardır, demokrasiye inanırlar, Atatürk takipçisidirler. (Atatürk’ü takip ederler ki, acaba ne zaman sırtından vurabiliriz diye)”
 Tiyatro sanatçısı Genco Erkal: “Günlerdir sabırsızlıkla beklediğimiz normalleşme tedbirleri şoke etkisi yarattı. Bir kez daha anlaşıldı ki, iktidarın gözünde ülkemizde tiyatro yok, müzik yok, adı bile yok. Bunlar kafir işi, şeytan işi. Covid-19 zaten buradan bulaşıyor. Ruhun gıdasıdır demişler, bunlarda ruh yok ki, gıdaya gereksinim duysunlar. Varsa yoksa para, çıkar, rüşvet, yolsuzluk, mafyatik ilişkiler.”
Özel Haber: İbrahim Akın Kazancı