Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Turizm Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Erol Duran yeni çıkardığı ‘’Turizmde İşbirlikçi Tüketim Dijital Paylaşım’’ kitabını ve kitabın akademik dünyada turizm ve dijitalleşme adına işleyişini İşte Çanakkale Gazetesi için değerlendirdi.

Turizmin değişimlerden yoğun etkilendiğini belirten Erol Duran, “Günümüzde, her iki yılda bir kendini katlayan bilginin bu baş döndürücü artış hızını düşünürsek, bu değişimin toplumsal yaşamı da hızla dönüştürdüğünü ve doğal olarak turizm hareketlerinin niteliğini de yoğun bir şekilde değiştirdiğini görmezden gelemeyiz” dedi.
Kitabı yazma sürecini değerlendirir misiniz, neden böyle bir kitap yazmayı düşündünüz?
Bir akademisyen ve bilim insanı olarak, kuramsal açıdan üzerinde çalıştığımız bilim alanına, öğrencilere, topluma, alandan beslenen paydaşlara ve tüm çevreye karşı sorumluluklarımız vardır. M. İlin ve E. Segal “İnsan nasıl insan oldu?” adlı kitaplarında, ilk üniversite olarak kabul edilen Akademia’yı açıklarken, Platon’un derslerini dönemin haksızlıklara direnen, doğruların ve gerçeklerin peşinde koşan efsanevi kahramanı Akhademos’un heykelinin yanında verdiğini, “Akademia” kavramının da bu anlamları barındıracak şekilde buradan geldiğini ifade etmektedirler. Dolayısıyla günümüzün akademisi de anlama, açıklama ve kontrol işlevlerini, geçmiş, günümüz ve gelecek perspektifi çerçevesinde doğru kurgulamak ve neden sonuç ilişkileri kurmak durumundadır. Bu durumun, ben dahil olmak üzere tüm akademisyenlere toplumsal bağlamda büyük sorumluluklar yüklediği kanaatindeyim. Bir turizm akademisyeni olarak, merkezine insanı alan bu toplumsal fenomenin toplumsal yaşamdan bağımsız işleyemeyeceği gerçeğinden hareketle, gelecekte nereye doğru evrileceği sorusunu sıklıkla kendime sormaktayım. Özellikle günümüzde, her iki yılda bir kendini katlayan bilginin bu baş döndürücü artış hızını da düşünürsek, bu değişimin ve dönüşümün toplumsal yaşamı da hızla dönüştürdüğünü ve doğal olarak turizm hareketlerinin niteliğini de yoğun bir şekilde değiştirdiğini görmezden gelemeyiz. Bu kitabı yazmaktaki temel düşüncem ve amacım, toplumsal yaşamın geçmişten günümüze turizm fenomeni üzerindeki etkilerini değerlendirmek ve bu çerçevede geleceğin turizmine yönelik tartışılabilecek yeni önermeler ve problemler ortaya koymaktır. Yapılan her çalışma sınanacak yeni önermeler oluşturabiliyorsa değerlidir. Umut ediyorum ki bu çalışma da bu nitelikte bir çalışma hüviyetine kavuşmuştur.
Sizce turizmin en büyük değişim süreci ne zaman gerçekleşti ve bu değişim nereye gidiyor?
Sorunuz tam da bu kitabın amacını yansıtıyor diyebilirim. Niteliği ne olursa olsun toplumsal yaşamda meydana gelen her değişim ve dönüşüm, öncelikle insan davranışını ve buna bağlı olarak toplumsal kurumları ve yapıyı yoğun bir şekilde değiştirmekte ya da değişime zorlamaktadır. Bu bağlamda turizmin de toplumsal yaşama geçilmesiyle birlikte ortaya çıktığını düşünürsek, bu değişimden ve dönüşümden yaşamın her evresinde yoğun bir şekilde etkilenmesinin kaçınılmaz olduğunu da görmüş oluruz diye düşünüyorum. İlk çağlardan itibaren turizm toplumsal yaşamın önemli bir fenomeni olagelmiştir. Çünkü ilk çağlardan itibaren farklı olana, bilinmeyene ya da başkaları tarafından doğru veya yanlış aktarılana yönelik merak, insan doğasının bir gereği olarak daima var olmuştur. Merak varsa onu gidermeye dönük eylem mutlaka olacaktır ve olmuştur. Turizm hareketlerinin günümüz turizmine evrilmeye başlaması ise 1. endüstri devrimi sonrasında olmuş ve bu değişim takip eden toplumsal değişimlerden ( 2, 3, 4. Endüstri devrimleri, 1.ve 2. Dünya savaşları, salgınlar vb.) yoğun bir şekilde etkilenerek devam etmiştir.  Dolayısıyla turizmdeki en büyük değişim sürecini 1. Endüstri devrimine dayandırmak gerekmektedir diye düşünüyorum. Özellikle günümüzün 4. Endüstri devrimi ve tam da bu dönemde meydana gelen Covid 19 pandemisi, bu kitabın ana konusunu oluşturan dijital paylaşıma dayalı turistik tüketimin artmasına yol açmıştır ve değişime yeni bir boyut kazandırmıştır.
İşbirlikçi tüketim ve dijital paylaşım kavramları ne demek biraz açıklar mısınız?
Bildiğiniz gibi paylaşım kavramı zeki birer canlı olarak yaşamaya başladığımız ilk dönemlerden itibaren yaşamımızda var olan bir kavram. Toplumsal yaşamımızda anne ve babamızı kardeşlerimizle, eşyalarımızı arkadaş ve/veya ailelerimiz ile duygu, düşünce, öngörü ve hayallerimizi sevdiklerimizle paylaşırız. Çünkü paylaşım birlikte yaşamanın ve toplum olmanın da anahtarı durumundadır. Bu nedenle ilk insanlardan günümüze paylaşım kavramı içinde bulunulan dönemin koşulları çerçevesinde değişimden ziyade çok yönlüleşen ve zenginleşen bir kavram olarak hayatımızda yer dinmeye devam etmektedir. Çünkü sınırsız insan istek ve ihtiyaçlarının sınırlı kaynaklarla karşılanmasının mümkün olmadığı dünyamızda bu kaynakları verimli kullanmanın ve bazı noktalarda ulaşılamayanın ulaşılır hale gelmesinin de tek yolu değişen niteliklerde paylaşım olgusunu harekete geçirmekten geçmektedir. Hele hele bireysel bazda deneyimsel hazzı temeline alan turizm sınırlı kaynakların verimli kullanılmasının en elzem olduğu sektörlerden birisi konumundadır. Zira haz tatmini kavramı, turistik faaliyetlerde ihtiyaçtan fazla tüketme, diğer bir deyişle, var olan kaynakları gereğinden fazla tüketerek diğer canlıların haklarını ellerinden alma ve geri dönülemez bir aşırı tüketim döngüsü oluşmasına da yol açabilmektedir.  Bu durum günümüzde bir ikilemi de beraberinde getirmiştir. Farklılaşan tüketim isteklerinin karşılanma cazibesi ve çevreye verilen tahribatın oluşturduğu sorumluluk. İşte bu noktada yaşanan ikilem, günümüzün yeni iletişim teknolojileri ve internet ile birleşerek paylaşım ekonomisine dayalı dijital paylaşım platformlarının ortaya çıkmasını sağlamıştır. Bu platformlar aracılığıyla insanlar belirli ücretler karşılığında sahiplerinin kullanmadığı ürünleri kullanmakta, bu durum kaynaklar üzerindeki yoğun tüketim baskısının hafiflemesini sağlamaktadır. Bir nevi atıl kaynakların daha verimli kullanılmasına yönelik bir işbirliğinin tüketiciler bağlamında orta çıktığını söyleyebiliriz. Sadece kaynaklar değil, düşünceler, deneyimler, öngörüler, tavsiyeler vb. pek çok unsur artık dijital platformlarda yoğun bir şekilde paylaşılmaktadır. Çünkü günümüzün tüketicileri tüketmeyi düşündükleri ya da deneyimlemeyi düşündükleri tüm turistik ürünlerde güvenilir referans kaynağı olarak yine kendileri gibi mevcut yada potansiyel tüketicileri görmektedirler. Kısaca işbirlikçi tüketimi mal ve hizmetlerin sahip olunmadan paylaşılması, değiştirilmesi, kiralanması ve aynı zamanda bunlara dayalı fikir, deneyim, öngörü, tavsiye vb. kavramların dijital platformlarda paylaşılmasına dayalı tüketim olarak açıklamak mümkündür.
Günümüzde Covid 19 Pandemisinin toplumsal yaşam üzerinde yarattığı değişimler işbirlikçi tüketim ve dijital paylaşım olgusunu nasıl etkiler?
Turizm değişimlerden yoğun bir şekilde etkilenir, başta olumsuz etkilenme negatif yönlü hareketliliklere yol açsa da, bireyin sahip olduğu, merak olgusu, gezme, görme, yeni deneyimler edinme ve yeni şeyler öğrenme, dinlenme, eğlenme vb. haz tatminini üst seviyeye çıkaracak motivasyon unsurları turizm hareketlerinin olsa olsa niteliğini değiştirecektir. Geçmişten dünümüze bu durum hep böyle olmuştur. Dolayısıyla turizm krizlerden en hızlı etkilenen ve aynı zamanda en hızlı reaksiyon gösteren sektör ve fenomen olmuştur. Günümüzün pandemisi turizmde seyahat güvenliği kavramını (daha çok sağlık ve hijyen bağlamında) biraz daha ön plana çıkarmıştır. Bu durum turistlerde gerekli hijyen ve sağlık koşullarını sağlamış ve toplu olarak kullanılan büyük çaplı konaklama, yeme, içme ve eğlence işletmelerinden ziyade gerekli hijyen ve sağlık koşullarını sağlamış yüksek oranda mahremiyet (buradaki mahremiyet özel hayattan ziyade kullanım mahremiyetidir) düzeyi yüksek küçük ünitelerin kullanımını özendirmektedir. Bu da büyük ölçekli alanlardan butik alanlara ve özellikle paylaşıma dayalı mahrem alanlara yönelişi arttırmaktadır. Günümüzün dijital paylaşımı işte tam da bu noktada turistin ve turizmin en çok başvurduğu olgu haline gelmektedir. Zira ticari kaygı gütmeyen fikir, deneyim, tavsiye vb. paylaşıma dayalı bilgi kaynakları ticari amaç güden paylaşıma dayalı mal ve hizmetlerle birleştiğinde tüketim güvenliği algısının artmasına yol açmaktadır. Önümüzdeki yıllar büyük ölçekli kitlesel seyahatlerin yerini küçük ölçekli ve nitelikli seyahatlere bırakacağını da göstermektedir diyebilirim.
Bize zaman ayırdığınız için teşekkürler.
İbrahim Akın Kazancı