Dolar kurunda bir süredir devam eden 8.20- 8.30 arasındaki sınırlı hareket devam ederken gözler ABD'de bugün açıklanacak tüketici enflasyonuna ve Fed yetkililerinin konuşmalarına çevrildi. Peki dövizin yıl sonu tahminleri tahmini olarak neleri görebilir. Merkez Bankası yılsonu dolar tahminini arttırmıştı. Hali hazırda doların ne kadar olacağı en çok sorulan finans soruları arasında yer alıyor.
 
Küresel piyasalarda bugün açıklanacak ABD enflasyon verisi izlenecek. Beklentiler enflasyonda yüzde 3.5'a dayanan güçlü bir artışa işaret etse de istihdam verilerinin beklentilerin altında kalmasıyla faizlerdeki düşük düzeyle ekonominin destekleneceğine yönelik beklenti de artıyor. ABD 10 yıllıkların faizi Cuma günü 1.50 altına gerilerken enflasyon beklentileriyle yeniden 1.60'a yaklaşmıştı. 11 Mayıs sabahı dolar kuru 8.28'den işlem görüyor. Emtia fiyatları yükselmeye devam ederken gram altın fiyatı 488 TL'de Peki bu veriler çerçevesinde Türkiye’de yılsonuna kadar dövizde ne kadar bir artış beklentisi olacağı, yatırım araçlarında bu riskleri gözeterek vatandaşları ne yönde nasıl davranması gerektiği sorularını Bankacı ve Finans Uzmanı Ömer Karabay’a sorduk.

Ne olacak bu ekonominin hali derken ekonomik beklentileri Türkiye'deki temel yatırım araçlarındaki güven endeksini ve gelecekte Türkiye'yi ne gibi parametrik değişimler beklediğini konuştuk.

Ömer Karabay, ‘’Ekonomik gelişmeler, en başta bir neden sonuç ilişkisi içeresinde ele alınmak zorundadır. Yani ne yapıldıysa nasıl olduysa sonuçları vardır. Ekonomik gelişmeler sadece kişinin kendisinin elinden gelen imkanlar dahilinde gerçekleştirebileceği şeyler değildir. Mesela en başlı başına diğer ülkeler ile aranızdaki ilişkiler en öncelikli olarak bir takım gelişmeleri ortaya çıkarabilir. Bunlar neden bu durumda diye sormamız gerekir. Sizin alacağınız bir ekonomik karar yaptırım, başka ülkelerin yeni kararlar almasına neden olabilir. Ya da etkileyebilir elbette temel güç denkleminde, Örneğin Amerika Merkez Bankasının FED ’in faiz kararları elbette bizi etkileyecektir. Bu gelişmeler dikkate alındığında bizim ülkemizde en çok etkilenenlerden biri, son birkaç yıldır nerdeyse Batı kanadındaki bütün ekonomik gelişmeleri özenle takip ediyoruz. Bizi nedenli etkiler yapıldığını da görüyoruz. Türkiye yüksek düzeyde ekonomik gelişmeleri Avrupa ve Amerika ile yapmakta ve bu tüm gelişmeleri yüklenmektedir. Bu yüklenilen şeyler görünüyor ki bütün ekonomik dinamikleri etkiliyor, herkesin anlayacağı dilden konuşursak ekonomik kararlar ve yatırım yaparken alırken 10 düşünmeli 2 yapmalı karar verirken çok boyutlu düşünmeli tıpkı bunun devletin yapması gerektiği gibi vatandaşlarda böyle yapmalı, herkes kendi yatırımında reel gerçekçi olarak kendi iktisadi durumuna göre temel bir takım gerçeklerle hareket etmeli, her yatırım aracına atlamamalı, kar analizi yapabilmeli neden yapamıyor. Bunun bir çok sebebi var. Rakamlar incelendiğinde son 2,5 yılın en yüksek seviyesine ulaşan ÜFE-TÜFE makası ise enflasyon konusundaki en sıkıntılı kısma işaret ediyor. Bildiğimiz gibi ÜFE’deki yani üretici maliyetlerindeki artışlar zamanla mal ve hizmet fiyatlarına yani TÜFE’ye yansıyacak. Hele ki kapanmanın bitip zamanla kısıtlamaların kaldırılacağı düşünülürse talepteki canlanma yapılacak zamlara daha kolay olanak tanıyacak. Peki eğer böyle olacaksa nasıl olacakta Nisan’dan sonra enflasyon düşmeye başlayacak? Sizin anlayacağınız Pazartesi günkü enflasyon rakamlarından sonra geçen haftaki enflasyon raporu ve sunumu daha bir sorgulanır oldu. Açıklanan enflasyon sonrası yıl sonu %12.2’lik enflasyon tahminin düşük olduğu bir kez daha anlaşılmış oldu. Para politikası alanındaki son dönemdeki bu gelişmeler sonrasında gözler bugün yapılacak Mayıs ayı PPK faiz kararı ve karar metnine çevrildi. Piyasalar bu konuda faizlerin %19 düzeyinde sabit tutulacağını bekliyor. Özellikle son enflasyon raporunda ve başkan tarafından yapılan sunumda, politika faizinin beklenen ve gerçekleşen enflasyon oranının üzerinde belirleneceğinin sıklıkla yinelenmesi ve faiz indirimine dair sinyallerin olmaması Mayıs ayı toplantısında politika faizinin sabit tutulacağı beklentisini daha da güçlendirdi. Hatta daha önceden faiz indirimi ilk olarak Haziran-Temmuz gibi gelebilir beklentileri, enflasyon raporu sonrasında faiz indirimi en erken 3. veya 4. çeyrekte gelebilir olarak güncellendi.’’

İbrahim Akın Kazancı