Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Harun Baytekin küresel ısınma, kuraklık ile yağışların azalmasına ek olarak Korona salgının tarımsal üretime etkilerini ve gıda fiyatlarında yükselmeyi İşte Çanakkale Gazetesi için değerlendirdi.

Küresel ısınma ve kuraklığın etkilerinin her geçen yıl daha fazla hissedildiğini kaydeden Prof. Dr. un Baytekin, “Dünyanın pek çok bölgesinde sonbahar yağışları gecikiyor.  Türkiye’nin birçok bölgesinde kuraklık bütün şiddetiyle devam ediyor.  Yağışlara bağlı olarak ekimlerin gecikmesi elbette verimi düşürecektir. Türkiye’nin en önemli hububat üretim bölgelerinde yağış yetersizliği ve kuraklık bütün şiddetiyle devam ediyor. Kuraklık nedeniyle rekolte kaybı olabilir. Dünyada korona salgınından bu yana gıda fiyatları sürekli artıyor. Türkiye, birçok üründe önemli miktarlarda gıda ithalatı yapıyor. En çok ekimi ve üretimi yapılan buğday, en büyük ithal kalemini oluşturuyor. Yem ham maddeleri alanında büyük açık yaşayan Türkiye’nin, arpa ve mısır ithalatı sürekli artıyor. Diğer yandan yağ açığı da sürekli büyüyor. Tekstil sektörünün pamuk ve elyaf ithalatı da artan ithalat kalemleri arasında yer alıyor.  Türkiye gerek kuraklık nedeniyle verim azalışları, gerekse ekim alanlarındaki daralmalar nedeniyle gelecek yıllarda ekmeği daha pahalıya yiyecek gibi görünüyor. Diğer yandan, arpa ve mısır ithalatı, döviz kurlarındaki artışlar gibi nedenlerle yem fiyatları da sürekli yükseliyor. Yem fiyatlarının artması, et ve süt üretim maliyetlerini artırıyor.  Türkiye’nin kısa sürede ithalatı azaltacak, yerli üretimi artıracak özendirici tedbirler uygulaması gerekiyor. Aksi takdirde, üreticisini kaybederken, birçok üründe dışa bağımlı hale gelecek’’ dedi.

Küresel Isınmanın en belirgin özelliklerinden birisi olan kuraklık ülkemizde yakın zamanda etkilerini sürdürmesi açısından önemli bir ölçüt ortaya koymakta. Kuraklığın tarımsal üretim üzerine etkileri yakın ve orta vadede ne gibi sorunlara yol açabilir? Geçtiğimiz günlerde bu konuda açıklama yapan Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar da, "Türkiye Ziraat Odaları Birliği 2020-2021 Tarımsal Üretim Dönemi Kuraklık Risk Tahmin Raporu’nu paylaşıp bu konuda değerlendirmelerde bulunmuştu. Ürünlerin, bu yıl da çeşitli afetler nedeniyle kaybedildiğine işaret eden Bayraktar, "Nisan sonu itibarıyla geçen yıl 20 milyon 500 bin ton olan rekoltenin yüzde 9,75 azalarak 2021'de yaklaşık olarak 18 milyon 500 bin ton olması tahmin edilmektedir"dedi.

Dünya’da 2020-2021 döneminde tahıl arzında sıkıntı bulunmadığını belirten Bayraktar, salgın sürecinde, gıda güvenliği endişesi, iklim değişikliği gibi nedenlerle ithalatçı ülkelerin fazla alım yapmaları, ihracatçı ülkelerin ise ihracatlarını kısıtlamaları veya stoklarını artırmak istemeleri gibi nedenlerle talep yönünde sıkıntılar yaşandığını kaydetti. Bu durumun fiyatların artmasına sebep olduğuna işaret eden Bayraktarşu ifadeleri kullandı: "Tarımsal emtia fiyatı kasımdan beri son sekiz yılın zirvesini gördü. Bayramdan sonra buğday ve arpada müdahale alım fiyatlarının açıklanması beklenmektedir. Maliyetlerdeki ve girdi fiyatlarındaki artış, döviz kurundaki değişim, yurt dışı fiyatlarındaki hareketlilik, enflasyon, refah payı gibi nedenlerle TMO, bu yıl çiftçilerimizi mağdur etmeyecek seviyede hububat fiyatını açıklamalıdır. Buğday, ayçiçeği, soya, mısır gibi ithal etmek zorunda kaldığımız birçok ürün dikkate alındığında uluslararası piyasalarda yaşanan fiyat hareketlerinin ülkemiz piyasalarını doğrudan etkiliyor. Buna kurdaki olası hareketlenme de eklenince ithal ettiğimiz ürünlerin maliyetleri iç piyasa fiyatlarını artıracak ve gıda enflasyon riski devam edecektir’’ dedi.

Çanakkale OnsekizMart Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Harun Baytekin Küresel Isınma ve Kuraklık ile ilgili yaptığı değerlendirmede, ‘’Küresel ısınma ve kuraklık her geçen yıl kendini daha fazla hissettiriyor. Dünyanın pek çok bölgesinde sonbahar yağışları gecikiyor. Yazlar uzarken, baharlar ve kış kısalıyor. Türkiye’nin birçok bölgesinde kuraklık bütün şiddetiyle devam ediyor.  Hemen bütün bölgelerde sonbahar yağışları gecikmiş ve kışlık hububat ekimleri kışa doğru yapılmıştı. Ekimlerin gecikmesi elbette verimleri düşürecektir. Uzun yıllar ortalamalarına göre Ege Bölgesi’nde yüzde25, Orta Anadolu’da yüzde 30, Güneydoğu Anadolu Bölgesinde ise yüzde 30 civarında yağış eksikliği var ve halen bu açığın kapanma ihtimali de düşük görünüyor. Kışlık ekimlerin gecikmesi hububat rekoltesini düşürecek en önemli sebepler arasında bulunuyor. Diğer yandan Türkiye’nin en önemli hububat üretim bölgelerinde yağış yetersizliği ve kuraklık bütün şiddetiyle devam ediyor. Diyarbakır, Mardin ve Batman gibi illerde sulama imkânı olmayan alanlarda hububat adeta yandı. Orta Anadolu’da ise tahmini yüzde 25 verim kaybı bekleniyor. Kışı ılıman geçen sahil bölgelerde ve Trakya’da kışlık hububat üretiminde herhangi bir sorun görünmüyor. Kuraklık nedeniyle buğday üretiminde 4 milyon tonun üzerinde bir rekolte kaybı olabilir. Ekiliş alanlarındaki azalış da buna eklenirse, buğday üretimi 17 milyon tonu geçemez.  Arpa üretimin de benzer şekilde önemli derecede azalması muhtemeldir. Yağış yetersizliğinin bulunduğu bölgelerde, sulama sorunları da ortaya çıkmaktadır. Pamuk ve mısır başta olmak üzere sebze ekili alanlarda ekiliş kısıtlarına başvurulabilir. Dünyada korona salgınından bu yana gıda fiyatları sürekli artıyor. Türkiye, birçok üründe önemli miktarlarda gıda ithalatı yapıyor. En çok ekimi ve üretimi yapılan buğday, en büyük ithal kalemini oluşturuyor. Yem ham maddeleri alanında büyük açık yaşayan Türkiye’nin, arpa ve mısır ithalatı sürekli artıyor. Diğer yandan yağ açığı da sürekli büyüyor. Tekstil sektörünün pamuk ve elyaf ithalatı da artan ithalat kalemleri arasında yer alıyor.  Türkiye gerek kuraklık nedeniyle verim azalışları gerekse ekim alanlarındaki daralmalar nedeniyle gelecek yıllarda ekmeği daha pahalıya yiyecek gibi görünüyor. Diğer yandan, arpa ve mısır ithalatı, döviz kurlarındaki artışlar gibi nedenlerle yem fiyatları da sürekli yükseliyor. Yem fiyatlarının artması, et ve süt üretim maliyetlerini artırıyor.  Türkiye’nin kısa sürede ithalatı azaltacak, yerli üretimi artıracak özendirici tedbirler uygulaması gerekiyor. Aksi takdirde, üreticisini kaybederken, birçok üründe dışa bağımlı hale gelecek’’ dedi.

Özel Haber: İbrahim Akın Kazancı