Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi, Şair Prof. Dr. Memmed İsmail’e, Türk Dünyası Edebiyatına ve Bilimine katkılarından dolayı, Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasim-Jomart Tokayev tarafından madalya ile onurlandırıldı.

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi, Şair Prof. Dr. Memmed İsmail’e, Türk Dünyası Edebiyatına ve Bilimine katkılarından dolayı, Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasim-Jomart Tokayev tarafından madalya ile onurlandırıldı. Kazakistan Halk Meclisi'nin 25. yıldönümü vesilesiyle verilen madalyayı, Kazakistan Kurucu Cumhurbaşkanı Elbaşı Nursultan Nazarbayev tarafından da imzalandı, Çanakkale’nin değeri ile Türk edebiyatı, dünyadaki siyasal ekonomik etkiler edebiyata uzantısı ve Çanakkale hakkında konuştuk. Kazakistan'dan böyle bir ödül almak konusunda düşünceleriniz neler, bekliyor muydunuz?
-Kazak Türkleri ile ayrıcalıklı bir yakınlığım var. Sovyet zamanı çokça kazakla karşılaştım, dostluklar edindim.Onu diyeyim ki,Azerbaycan ve Rusya’dan sonra diğer Sovyet  cumhuriyetleri içerisinde kitabım ilk defa Yürek Odu adıyla Kazakistan’da yayımlandı, neden Türkmenistan'da, Kırgızistan'da, Özbekistan’da değil,Kazakistan’da  ilginç değil mi? Sonra Kader öyle getirdi ki, ben Moskova'da iki yıllık Ali Edebiyat kurslarında okudum orada okul arkadaşlarım arasında Kazakistan’ın öneli şairlerinden Mukakali Makatayev’de vardı. Edebiyat kurslarında okurken şiir semineri hocamız ünlü Rus  şairi Alexsandr Petroviç Mejirov şiir tartışmalarında Mukakali ile benim şiirlerimi örnek gösterirdi.Sonra şiir seminerlerimizde ünlü Kazak şairi Oljas Süleymenovla görüşümüz olacaktı.Bu görüşümüz sonralar büyük dostluğa çevrilecekti. Ve  böylece Kazak edebiyat ve kültür adamları ile ilişkilerimiz daha da sıklaşacaktı.Burada Kazakistanlı dostlarım Bakıtcan Kanapyanov’un ve Malik Otorbayev’in adlarını saygı ile çekmek isterdim.Onlar benim eserlerimi Kazak Türkçesine, men ise onların  eserlerini Türkçe’ye ve Azerbaycan Türkçesine aktaracaktım.Bana verilen madalyanın nedeni bu dediklerim olsa gerek.

Edebiyatta Türkiye’de yaklaşımlar hakkında ne düşünüyorsunuz?
-Bu soruya bir manalı cevap vermek doğru olmazdı.Burada anane ve yenilikçi akımların mücadelesini unutmamak gerekir.Özellikle şiirde bir vezinler kavgasının  olduğunu görebiliriz.Nedense uzun zaman zarfında belki de Avrupa şiirinin de etkisiyle Türk vezni heceye kötümser gözle bakılmaya başlandı.Oysaki Nazım Hikmet serbest vezindeki başarılarını aruz ve hece vezinlerini iyiden iyi öğrendiğinde  görürdü.Hece veznine karşı tavır  alanlar Necip Fazıl, Mehmet Akif Ersoy ve Arif Nihat Asya'yanın bu günde değerini kayıp etmeyen  hece ölçülü şiirlerine ne diye bilirler?
Modern,postmodern şiir yazmak sloganıyla edebiyatta yeni nesiller geldi. Fransız şirini Fransız ressamlığı yok etti diye bir laf vardır. Peki Türk şiirini kim yok etti, Sonuç bu sloganlarda armak gerekiyor. Türk şirine sevgini ritimsiz dizelere aktarılan soyut düşünceler yok etti belki.

Burada bu değişime sebep olan şeyler neler? Edebiyatta yenilikler, akımlar hakkında neler düşünüyorsunuz? Gençlerin edebiyata yaklaşımları hakkında, gençler neden edebiyata ilgisiz?
-Ben asla yeniliğe karşı çıkan biri değilim. Ama sular devamlılığı sevdiği gibi vezinlerde devamlılığı sever düşüncesindeyim.
Jean-Jacques, Rousseau diyor ki; kim ilk defa bir toprak parçasına çit hendek kazıp sınırlandırsaydı, bu çevredeki insanlara bunu kanıtladıysa o beşer cemiyetinin, devletçilik ananesinin yaratıcısıdır. O gün birisi buna karşı çıksa o çitleri söküp atsa toprak kimsenin değil, ürünü her kesindi diye bilseydi,insanlar bugün düşmüş olduğu belalara düşmezdi.  Yani bugün düşünebiliyor musun? Birisinin milyarları olduğu dünyada milyonlarla insan açından ölüyor. Yani Kapitalizm insanları ağaların sömürgesinden kurtarıp paranın ihtiyarına verdi. Edebiyatta dahil her şeyi etkiledi, yani kapitalizme göre şair, şiir, ilham önemli şeyler değildir, sanatta dahil her şeye para biçiyorlar. Her şey para diyorlar.

Çanakkale’de uzun yıllar yaşayan bir şair olarak Çanakkale sizin için ne ifade ediyor, Önemi ne?
-Çanakkale benim kaderimdir. Çanakkale’nin toprağıyla suyuyla benim için çok önemli yeri var. Ben Çanakkale'ye gelmeden önce çok çeşitli ülkelerde bulundum. O zamanlar bir şiir yazmıştım bu şehir için: ‘’İki sahil yakasıyım. Hasret hasret bakasıyım .Ben Dardanel boğazıyım, herkes benden geçip gider.’’ Ama neden Cebelitarık, Bering,İstanbul Boğazı değil de, Çanakkale boğazı?!
Sonralar vatanımda görevsiz bırakıldığımdan Türkiye'ye gelmek zorunda kaldığımda kader beni Türkiye’nin başka bir yerine değil şiirimde adı geçen Çanakkale’ye getirdi.
Çanakkale gerçekten çok essiz bir yer, Burası Türk Dünyası’nın sınavda geçtiği bir kutsal mekan, 250 Bin şehit verdiğimiz bir yer. Bana 25 yıl kucak açmış, bu şehre ömür boyu borçluyum.