Sağlıklı gıdalarla ilgili yapılan spekülatif açıklamalar üzerine hükümet düğmeye bastı. Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli gıdalarla ilgili yapılan açıklamalara tepki gösterdi.
 
Sağlıklı yaşam için toplumun, çeşitli uzmanlık kollarında hizmet veren kesimler tarafından kontrolsüz şekilde yönlendirilmesinin önüne geçiliyor. Açıklamaların bilimsel dayanaklara uzanması koşulu gerekeceğinin altını çizen Bakan Bekir Pakdemirli, bu konuda bilim kurulu oluşturulacağını belirterek, “Bizim bulgurumuz varken niye kinoaya gidiyoruz? Önümüzdeki dönemde bir bilim kurulu oluşturacağız. Açıklama yapana, kendi namına kendi muayenesi için açıklama yapana, adam çekmek için yapılan bu tarz aksiyonlara, bu tarz yalanlara inanmayacağız. Adamı çağıracağız diyeceğiz ki, ‘kardeşim sen böyle dedin ama hangi bilimsel dayanağa dayanarak söyledin?’ Efendim domates yemeyin kanser yapar. Tamam ‘bunu dedin ama hangi bilimsel gerçeğe dayanarak dedin’ diye soracağız. Burada böyle bir düzenleme yapacağız. Çünkü gıda alanı kirletmeye çok müsait. Yasa tasarısı bekliyor. Baskın denetimlerimizle tağşişin üstüne gittik mesela. Eskiden isim değiştirerek devam edebiliyorlardı, bu gelen tasarıyla bunun da önüne geçeceğiz” dedi. Bilim Kurulu’nun oluşturulacak olmasının Türkiye tarımına ve sağlıklı beslenme konusuna etkileri konusunda görüşlerine başvurduğumuz Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Harun Baytekin bilgi kirliliğinin önlenmesi adına sahayı bilen, konusunda uzman, aklıselim insanlardan oluşan bilim kurulunun oluşturulmasının bir adım olacağını, ama bu kurulun işlevsel olması, görüşlerinin dikkate alınması gerektiğini vurgulayarak, asıl önemli olanın sahada kaliteli, sertifikalı ürünler üretmek olduğunun altını çizdi.  
 
“YANLIŞ GÖRÜŞ ÇIĞ GİBİ BÜYÜYOR”

Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Harun Baytekin, gıdalara ilişkin bilgi kirliliğinin önlenmesi zor, biri çıkıp bir görüşte bulunuyor, o görüş çığ gibi büyüyor, insanlar inanıyor, toplumda endişe yaratıyor. Bu noktada tarım alanında bilim kurulu oluşturulması bir adımdır, çünkü bilim insanları doğru yolu gösterir, kamuoyunu yanıltıcı bilgiler ortaya çıktığında en azından çıkar ve bu böyle değil derler” diye konuştu.  

“BİLİM KURULU SAHAYI BİLEN, KONUSUNDA UZMAN, AKLISELİM BİLİM İNSANLARINDAN OLUŞMALI”
Sahayı bilen, konusunda uzman, liyakat sahibi, aklıselim bilim insanlarından oluşan bilim kurulunun yol gösterici olacağını, ama özgür ve özerk bir yapının önemli olduğunu ifade eden Prof. Dr. Harun Baytekin, “Corona Virüs ile ilgili de bilim kurulu oluşturuldu. Ama bu noktada bilim insanlarının görüşlerini esas almak gerek, uygulanabilirliği konusunda sıkıntılar oluşacaksa ve işlevsel olmayacaksa bilim kurulu oluşturmanın da bir anlamı yok” dedi. Bir dönem Türkiye’de Tarım Orman Konseyi oluşturulduğunu da hatırlatan Baytekin, “Bu konsey ayda bir, iki ayda bir toplanıyordu. Gelişmeleri müsteşarlar dinliyordu, ama çok bir uygulanabilirliği olmadı, fonksiyonunu yitirdi ve daha sonra da konsey sadece eğitim çalışmaları yapmak üzere çalışmalar yürütmeye başladı. Bu noktada özerk ve özgür düşünceli bu yapının vereceği kararların dikkate alınması önemli, yoksa talimat üzerine olmaz” dedi.

“ÖNEMLİ OLAN SAHA ÇALIŞMALARININ SAĞLIKLI YÜRÜTÜLMESİDİR”
Sağlıklı gıda konusunun an fazla bilgi kirliliği yaratan konu olduğuna da dikkat çeken Baytekin, “Bilim Kurulu hiç yoktan iyidir, ama yine de beslenme uzmanları, diyetisyenler çıkıp konuşacaktır. Şu zehirli, bu zararlı gibi, yine insanlar gıdaları alırken ve üretirken endişe duyacaklardır. Burada önemli olan saha çalışmalarının sağlıklı yürütülmesidir. Doğru ilaç kullanımı, az sentetik ürün, sertifika esastır. Bir de iyi ürünle, sentetik ürün pazarda aynı fiyata satılmamalıdır. Ürün standardı konusunda kalite esas olmadıktan sonra, üreticiler iyi ve kaliteli ürünle, sentetik ürün aynı fiyata satılınca, kaliteli ürün yerine, kolay yolu seçer. O yüzden üretim politikaları ile ilgili bilgi sahibi olmak ve doğru yol izlemek önemlidir. Bir dönem Faruk Çelik zamanında ortak
akılla toplantılar yapıldı. Bu toplantılara Bursa ve Güney Marmara Bölgesi’nden çok sayıda üretici katıldı. Bunların arasında arıcılar, süt üreticileri, akademisyenler vardı, fikirler sunuldu, kararlar alındı. Önemli olan sahada organik sertifikalı, kaliteli ürünler üretmek. Bakanlığın ruhsat verdiği ilaçlarla, ilaç kalıntılarının kalmadığı belirten belgelerle üretim yapılmalı. Kaliteli üreticinin fiyatı sentetik ürün üretenle aynı pazarda, aynı fiyatla yer almamalı” dedi.

“ÜRÜNÜ ALIRKEN SERTİFİKASINA BAKIN”
Vatandaşları da ürün seçerken dikkatli davranmaları konusunda uyaran Prof. Dr. Harun Baytekin, “Ürünü alırken sertifikasına bakın. Ülkemizde menşe belgesi konusu tam oturmadı. Bu ürün kimliği olarak bilinen belge konusu sağlıklı işleseydi, mesela Kösedere Domatesi’nin nereye gideceğini bilecektik, takibi yapılabilecekti. Bu şekilde Çanakkale domatesini sahtekarların elinden kurtarabilecektik. Bu noktada en önemlisi kurumsallaşmaktır. Günü kurtarmak yerine, kurumsal politikalar yürütülürse sıkıntı olmaz. Öte yandan coğrafi işaret konusu da var, bunu almak da aslında tek başına yetmiyor, 200 bin Kösedere Domatesi varsa, ama pazarda ekstra satış yapılıyorsa anlamlı değil. Konya’da Ezine Peyniri çıkıyor, bildiğiniz gibi Ezine Peyniri sadece Ezine’de olur ve belli ayları vardır. Bu noktada iklim, bitki örtüsü, flora önemlidir. Bayramiç elması da aynı, bu başka bölgelerde yetişemez. Bayramiç’in özgün ikliminde yetişmesi önemlidir. O anlamda bilgi kirliliğinin önüne geçmek önemlidir, bilim insanlarının dediklerine önem vermek gereklidir. Örneğin soğan tarlada kalıyor, hiçbir oda başkanı dile getiremiyor, patateste de aynı tehlike var. Mısır’dan yamuk yumuk, kötü görünümlü patatesler geliyor, patates de tarlada kalacak, bunlar hep dile getirilmeli” diye konuştu.

Özel Haber: Mine Tarım