Parion Antik Kenti Kazı Heyeti Başkanı Prof. Dr. Vedat Keleş, Parion Antik Kenti kazı çalışmaları hakkında değerlendirmelerde bulunarak, ”Parion’u bir bebek gibi düşünün. Bu bebek doğdu,  büyüdü, gelişti ve şuanda gerek ülkemizin, gerekse bölgemizin en önemli arkeolojik kentlerinden biri haline geldi. Yavaş yavaşta en önemli destinasyon merkezlerinden biri olmaya doğru koşar adım gidiyor” dedi.
Koronavirüs tedbirleri kapsamında Kültür ve Turizm Bakanlığı'na bağlı müze ve ören yerleri ziyaretçilere kapatıldı. Çanakkale'de merkeze bağlı Tevfikiye köyü sınırlarında bulunan Troya Müzesi'nin Müdürü Rıdvan Gölcük, alınan bu kararlar doğrultusunda kapanan Troya Müzesi'nde  sosyal medya üzerinden canlı yayınlar gerçekleştirerek, vatandaşlara müzede bulunan eserler hakkında bilgi veriyor. Gölcük, geçtiğimiz gün düzenlediği canlı yayının konuğu Parion Antik Kenti Kazı Heyeti Başkanı Prof. Dr. Vedat Keleş oldu. Keleş, canlı yayında Parion Antik Kenti çalışmalarının başlangıçtan bugüne olan süreci hakkında açıklamalarda bulundu.

“Parion Antik Kenti çok ciddi arkeolojik potansiyele sahip”
Parion Antik Kenti kazı çalışmalarının başlangıcı hakkında bilgi veren Parion Kazı Başkanı Prof.Dr. Vedat Keleş, “Her şey Skepsis kurtarma kazısı ile başladı. O zaman ki hocamıza Çanakkale Müzesi’nden bir teklif geldi. Skepsis’de kurtarma kazısına başladığımız zaman hocamız;’ Kemer’e bir gidelim. Söylentilere göre orada güzel arkeolojik şeyler var’ dedi. O mesele ile Kemer köyüne geldik. Biraz araziyi gezdikten sonra burası gerçekten önemli bir yer dedik. Burada mutlaka çalışılması lazım. İlk kontak bu şekilde başladı. Daha sonra hocamız 2 tane lisans öğrencisini buraya bitirme tezi olarak verdi. Ertan Küçükefe ve Oktay Bilgin buraya bitirme tezi olarak verdi. Hemen sonra bankalığı yüzey araştırması yapılması için talepte bulunduk. 1997 yılının yazında ilk yüzey araştırmasını başlattık. Kuzey Troas yüzey araştırmaları kapsamında ilk olarak yüzey araştırmasına başladık. İlk 1997 yılında Erdoğan Bilen o zaman Ayasofya Müzesi’nden gelmişti bakanlık temsilcisi. 1997 yılında 15 gün boyunca Parion civarında gezdik. Parion’da o sene bulduklarımız belki bir kazı sezonunda bulunanlar kadar malzeme bulduk. İnanılmaz bir malzeme. Hem o zamanki eski köy okulu içerisinde, arazide, civarda inanılmaz derecede arkeolojik malzeme bulduk. Bu araştırmalarımızı 1999 ve 2002 yıllarında devam ettirdik. Sadece Parion’u değil, o zaman Çanakkale’nin iç kesimlerini, Yenice’yi  ve Balıkesir tarafına kadar çok geniş bir alanı gezdik. Bu yüzey araştırmalarımızın sonucu bize şunu gösterdi; Parion Antik Kenti çok ciddi arkeolojik potansiyele sahip. Bundan daha da önemlisi gün geçtikçe yok olup gitmekte olan bir tarihi potansiyele sahip. Acilen buranın kazılması ve ülkemizin kültür bakiyesine kazandırılması gerektiği konusunda hem fikir olduk. Bu süre zarfında sürekli bakanlıktan kazı talebinde bulunduk. Hocamız  1997 yılından 2004 yılına kadar her yıl kazı talebinde bulundu. En sonunda 2004 yılında bize kazı izni verildi. Buraya kadar işin yüzey araştırma kısmıydı. Parion kazılarının asıl tarihi Kemer köyüne bir ilkokul yapımı sırasında kepçe toprağa girdiği sırada antik mezarlar ortaya çıkınca inşaat durduruldu. Hemen Çanakkale Arkeoloji Müzesi 2004 yılında kurtarma kazısı yapma başladı. Ama o sende Cevat hocaya bakanlıkça kazı izni verilmişti. Fakat hocamız mesleki etik olarak şuanda ‘Çanakkale Arkeoloji Müzesi kurtarama kazısı yapıyor.Şuanda onların düzenini bozmayalım. Onlar bu çalışmalarını yapsın. Biz 2005 yılında gidip ilk çalışmamızı yaparız’ dedi. Ve o sana kazı çalışmalarına başlamadık. Çanakkale Arkeoloji Müzesi’nin çalışmalarına tamamlamasını bekledik. 2005 yılında yaklaşık 18 kişilik ekiple Parion’da ilk bilimsel kazıları başlattık” şeklinde konuştu.

“O zaman köy halkı bizi maalesef pek kabullenemedi”
Keleş,  bütün arkeolojik kazıların başlangıçları sıkıntılı olduğunu söyleyerek,  "Bizimde ilk kazı çalışmalarımız sıkıntılı oldu. İmkansızlıklar içerisinde başladı. Barınma sorunu ayrı bir problem. Yeme içme sorunu ayrı bir problem. O zamanlar Kemer  köyüne ulaşım şimdi ki kadar rahat değildi. Yollar daha çok stabilize. Bunlar hep problemdi. Araç-gereç çok fazla yoktu. En büyük sıkıntılardan bir tanesi de köy halkının bizi kabullenip, kabullenmemesi noktasında yaşadık. Çünkü o zaman köy halkı bizi maalesef pek kabullenemedi. Köyde böyle bir sıkıntı yaşadık. Kaymakama gittik. Kaymakam bizi pek hoş karşılamadı. Sıkıntılarla geçen 2-3 yıl oldu Parion kazılarında. Ama biz hocamızla beraber yılmadık. Ekip gittikçe genişleyerek, çalışmalara devam etti. 2008 yılı Parion kazıları için çok önemli bir kırılma noktasıdır. Çünkü 2008 yılında ilk olarak Murat Murova şuandaki kazı evinin orada bulunan küçük evin sahibi. Bizim köy ilkokuluna geldi Cevat hocanın yanına ‘Hocam siz burada bir takım sıkıntılar yaşıyorsunuz. Bizim orada eski bir evimiz var. Bu evi ben size vereyim, kullanın’ dedi. Asıl önemli kırılma noktasında bir şirket Parion kazılarının resmi sponsorluğunu üstlendi. İÇDAŞ Parion kazılarının resmi sponsorluğunu üstlenince  çalışmalar bir anda ivme kazandı. Önce barınma sorunu çözüldü. Parion kazı evine 2 tane daha blok yapıldı. Aletler,  iş makineleri gibi bütün kazı altyapısını tamamlamaya başladık. O günden sonra Parion kazıları hız kesmeden nasıl başladıysa günümüze kadar geldi. Bir antik kentin neredeyse yok olup gitmekte olan bir kültür hazinesinin kurtarılmasının ve  ülkemizin kültür bakiyesine kazandırılmasını sağladılar.  Parion’u bir bebek gibi düşünün. Bu bebek beraberce doğdu ve bir şirket ile yapılan güzel bir sponsorluk ilişkisiyle bu bebek büyüdü, gelişti ve şuanda gerek ülkemizin, gerekse bölgemizin en önemli arkeolojik kentlerinden biri haline geldi. Yavaş yavaşta en önemli destinasyon merkezlerinden biri olamaya  doğru koşar adım gidiyor” ifadelerini kullandı.

Dilvin Altıkardeş