2018 yılının Aralık ayında çiğ süt destekleme primi 10 kuruştan litre başına 25 kuruşa çıkarılmıştı. Ancak bugün durum değişti. Tarım ve Orman Bakanlığı bütçede para olmadığını gerekçe göstererek çiğ süt primini litre başına 10 kuruşa düşürdü. Tarım Kooperatifleri Merkez Birliği (TARIM-KOOP) Genel Başkanı Mehmet Özkurnaz,  konuya ilişkin yaptığı değerlendirmede, hayvancılığın sektörel bazda daralma sürecine girdiğini, süt üretiminin geçtiğimiz yıla oranla yüzde 25 azaldığını dile getirdi.
Ülke genelinde yüzde 25 oranında azalan süt üretimi sanayiciyi yeni pazar arayışına soktu. Trakya bölgesinde faaliyet gösteren firmalar eksik kalan süt ihtiyaçlarını Çanakkale’den karşılamak istese de, azalan gün süt üretimi nedeniyle bu ihtiyaca cevap verilmiyor. Tarım ve Orman Bakanlığı bütçede para olmadığını gerekçe göstererek çiğ süt primini litre başına 10 kuruşa düşürdü. Biga’da Bahçeli Köyü’nde günde 1500 ton üretilen süt miktarı 250 kiloya kadar düşünce, kooperatifi kapatma kararı aldılar.

Süt üreticisi için tehlike çanlarının çaldığını vurgulayan Tarım Kooperatifleri Merkez Birliği (TARIM-KOOP) Genel Başkanı Mehmet Özkurnaz,“ Bakanlık, 25 kuruş olan süt desteklemesini, yıl içerisinde, her zaman aynı fiyattan ödemiyorlar. Her yıl, Tarım Bakanlığı bütçesinden süt desteği için bir rakam ortaya konur. Bu dönem 25 kuruştan destek alındı ama bu sürekli aynı miktardan verilecek diye bir zorunluluk yok. Bütçede ayrılan para 12 aya bölünür ve belli sürelerde verilir. O ay için ne kadara denk gelirse, o kadar ödenir. 10 lira bir para ayrılıyorsa, her iki üç ayda bir belli oranda verilir. Sütün mevsimsel artış ve düşüşleri olur. Buna göre de destek oranı değişir. Cumhurbaşkanı Yardımcısı  ‘üretici sütten güzel para kazandı, desteği 10 kuruşa düşürdük’ gibi bir ifade kullanmış. Bunu kabul etmiyoruz.  Doğru bilgi almadığını düşünüyoruz. Geçmişte de 25 kuruştan 10 kuruşa düşmeler yaşanmıştı, bu da çiftçi tabanın da tepkiye yol açıyor” dedi.

“BİGA’DA BİR KOOPERATİF KAPANDI”
Hayvancılığın sektörel bazda daralma sürecine girdiğini, süt üretiminin geçtiğimiz yıla oranla yüzde 25 azaldığını da ifade eden Başkan Özkurnaz,  “Hayvancılığın gelişmesine baktığımızda ciddi bir daralma dönemine girdiğimizi görüyoruz. Hayvan azlığı yaşanıyor. Bu işi bırakıp, bir daha dönmeyen bir kesim var.  Bu da süt üretimini azaltıyor. Havalar biraz daha soğuduğunda sütte daha da bir azalma meydana gelecek.  Geçtiğimiz yıl ile bu yıla baktığımızda yüzde 25’lik bir sütte azalma var.  Yılbaşında yeniden süt satışlarında sözleşmeler yapılacak. Sanayici bazında ciddi bir süt talebi var. Bölgesel olarak, Kırklareli, Tekirdağ ve Edirne’ye baktığımızda, fabrikaların 2700 ton süt ihtiyacı olduğunu görüyoruz.  O bölgede üretilen süt 1500 tona düştü.  1200 tonluk bir süt açığı var. Trakya’dan şirketler Çanakkale’den süt alalım telaşına düştü ama biz bunun sözünü veremiyoruz, bizim bölgemizde de üretim düşük. Türkiye’de zaten süt üreten üç il var. Konya, Balıkesir ve İzmir. Bu illerde günlük 3000 tonun üzerinde süt üretiliyor.  Çanakkale’de geçmişte 1200 tona kadar çıkmıştık ama şu anda öyle bir süt yok. Köylerde ciddi bir azalma var. Biga’da Bahçeli Köyü’nde günde 1500 ton üretiliyordu, şimdi günlük 250 kiloya düştü.  Hal böyle olunca kooperatifi kapatma kararı aldılar.  Bu kadar süt için soğutma tankı çalıştırılmaz. Sütte azalma var çünkü insanlar hayvancılıktan uzaklaşıyor. Sadece yem fiyatları sorun değil. Bizim ülkemizde aile işletmelerinin önemli ölçüde desteklenmesi lazım. Büyük firmalar, kredi, hibe derken ciddi destekler alıyor. Bunu reel sektör hissetmiyor.  Bakanlık aile işletmelerini önemsemeli” dedi.

“TEORİK UYGULAMALAR PRATİKTE İŞLEMEZ”
2020 yılının başında Türkiye’de pilot bölge olarak Çanakkale, Burdur ve Aksaray üç farklı ilde A,B,C sınıfı kalitesinde süt üretileceğini de anlatan Başkan Özkurnaz, “Türkiye’de pilot bölge olarak Çanakkale, Burdur ve Aksaray üç farklı ilde 2020 yılının başında üç tane ilde 3-6 protein A sınıfı, 3-4 protein süt üretimi B sınıfı, 3-10’un altına düşenlerde C sınıfı statüsünde olacak. Farklı fiyatlar verilecek, 2020 yılında bunu da yaşayacağız. Bunun sürdürülebilir olacağını düşünmüyorum. Hayvancıya buna dikte etmekle teoride yol alınır ama pratiğe dökülmesi mümkün değildir”  yorumunda bulundu.

Dilek Akşen