Belediye Başkanı Ülgür Gökhan Çanakkale ve ülke gündemine dair değerlendirmelerde bulundu.

Çanakkale Belediyesi’nin devam eden projeleri hakkında gazetemize açıklamalar yapan Başkan Gökhan Çanakkale’deki en büyük yatırımlardan biri olan 1915 Çanakkale Köprüsü ile ilgili tespitlerini paylaştı. Boğaz köprüsünün yatırım anlamında önemli olduğunu ve kent büyürken doğru planlama yapmak gerektiğini belirten Başkan Gökhan ve 1/100 binlik plana da sadık kalınması gerektiğini söyledi. Gökhan, “Uydu kentlerle güzel planlamalar yapılabilir,  bizler Çanakkaleliler olarak 1/100 binlik planımıza sahip çıkmalı, onu kutsal planımız gibi korumalıyız. Bu plan değişirken, mutlaka kentin haberi ve onayı olması lazım” dedi.

Çanakkale Belediyesi’nin devam eden projeleri Yeşil Yerel Yönetim Binası, Cennet Otoparkı, Belediye İş Merkezi Projesi, Meydan Projesi, Türkan Saylan Kültür Merkezi ve Bilim Merkezi, Dardanos Arıtma Tesisi ve Sosyal Konutlar projelerinde son durum nedir?
Sırasıyla başlayalım. Yeşil Yerel Binası bildiğiniz gibi en büyük projemizdi. Maalesef müteahhitimiz zor duruma düştü. Tasfiye etmek zorunda kaldık. Şu anda mahkeme tespiti yaptırıyoruz mevcut inşaatın ederi anlamında. Biz de geri kalanla ilgili, ne kadar iş kalmış bakıyoruz ve yeni bir ihale hazırlığı yapıyoruz geri kalanın tamamlanması için. Oranın kaynak sorunu yok. İller Bankası kredisi ile yaptırıyoruz, dolayısıyla süreç devam ediyor. Maalesef gecikme oldu, yeni işler çıktı ama, yapacak bir şey yok, ekonomik durum. Aynı zamanda darboğaza girmiş olan Cennet Otoparkı inşaatı var. Orada da maalesef müteahhitin işi bozuldu. O da yapamamam durumunda, kaynak, finans arıyor. Şubat ayına kadar süresi var. Şubat ayına kadar başlayıp devam ettiremezse tasfiye edilmek durumunda. Belki onu da biz yapma durumu ile karşı karşıya gelebiliriz, ya da başka bir müteehite kat karşılığı verebiliriz. Tespit yapacağız, geri kalanını hesap edeceğiz ve geri kalanı üzerinden yapım yöntemini bulacağız. İhale mi, biz mi? Orada da gecikme var. Orasının tapusu bizde. Herhangi bir sıkıntı söz konusu değil.

Güzelyalı Dardanos Arıtma Tesisi Projesi’nde son durum nedir?
Güzelyalı Dardanos Arıtma Tesisi bitme aşamasında, sonuna geldik. Yalnız oradaki hatların bağlanıp, oraya su götürülmesi söz konusu. Kirli suyun gitmesi lazım, orada da pompaların son aşamasına gelindi. Pompaj suretiyle gidecek attık sular. Onların da imalatları, montajları bitmek üzere. Hava şartların göre iki, üç ayda ilk arıtmayı yapabiliriz. Böyle bir planlamamız var, sonuna doğru geldik. Nisan ayı ile birlikte bağlantıların bitmesini hedefliyoruz. Bağlantı işini biz yapacağız, vatandaşlardan cüzi miktarda ücretini alacağız.  Kirli su gelince çalışacak, arıtmanın da denenmesi lazım. Çok güzel oldu.

Bu çok yeni bir sistem, proje hayata geçtiğinde oraya birlikte gidelim ve haber yapalım.
İyi olur. Birçok ülkeye gittik, bu çok yeni bir sistem. İlk defa biz yapıyoruz, yabancı bir teknoloji bu. Budapeşte’den başladık ve gitmediğimiz yer kalmadı.

Sosyal Konutlarla ilgili gelişmeler nelerdir?
Dün en son dosyayı Çevre Müdürlüğü’ne verdik, onlar bizden bir şeyler istedi, bin sayfaya yakın raporlarımız var. Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nün önerdiği tarzda, örnek gösterdiği bir projeyi de baz alarak tamamladık ve verdik.  Şimdi Çevre ve Şehircilik bakacak ve bakanlığa götürecek. Nasıl yol alacağımızı hep beraber karar vereceğiz. Eskiden biz bir tek sosyal konut alanını öngörmüştük, fakat Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bize hem Barbaros Sanayi, hem de Küçük Sanayi’yi orada bir kısmını yaptık, camiye kadar olan kısmı, geriye kalan Atatürk Caddesi’ne kadar olan kısmını içine alacak şekilde bir proje istedi, onu verdik.

Küçük Sanayi Sitesi’nde süreç hızlandı, o konudaki gelişmeler hakkında neler söylemek istersiniz?
Hızlandığını duyuyorum ve memnun da oluyorum. Biliyorsunuz bir alan organize sanayinin orada. O alan ile ilgili bir çalışma başlatılmış. Tarım Bakanlığı ve Çevre Müdürlüğü tarafından. Yer tahsisi ve yerin konumunun belirlenmesi ve plan tadilatı ile ilgili. Onu zaten Valilik yapıyor. Dolayısıyla öyle bir çalışmanın başladığını ben de duydum. Umarım bir an önce biter ve biz de Küçük Sanayi işini çözmüş oluruz. Orada Ticaret Odası’nın da talebi var, depolama alanı gibi. Onlar da çözülmüş olacak.  Zaten orası çözülürse hem Barbaros, hem Sanayi hızlı bir şekilde çorap söküğü gibi çözülecek. Küçük Sanayi’nin imalatı çok fazla tutmaz, zaten tek katlı bir binadan bahsediyoruz.  Böyle bir durumla karşı karşıyayız. Onun dışında köprümüze mali sıkıntıdan dolayı başlayamadık, ama önümüzdeki seneki ilk hedefimiz bu 2.Troya Köprüsü. Orada bir de havaalanı duvarını içeriye alacağız, biraz yolu genişleteceğiz. Onların hepsi bir bütün, yıl sonuna da geldiğimiz için herhangi bir işlem yapmak  durumunda değiliz.  Ama projemiz ve etütler hazır, yarın ihaleye çıkıyoruz dediğimiz noktada yapabilecek durumdayız. O da planımız içinde.

Belediye İş Merkezi projesi ne durumda?
Belediye İş Merkezi Projesi kurulda. Kurulun araştırması ve önerisi var. Otopark alanlarını biraz daha genişletilmesi noktasında o alanda çalışma yapmamız istendi. Arkadaşlar bir çalışma yapıyor. Binanın projesinde bir sıkıntı yok. Kurul onu uygun buldu. Geçen sene proje yarışması yaptık. Birinci olan bir proje var, onu yapacağız. Otopark alanı iki kat altı olacak.

Kültür Merkezi Projesi ne durumda?
Ruhsatı verildi, fakat anladığım kadarıyla kütüphane yapılmaktan vazgeçiliyor. Çünkü müze kütüphane yapılıyor. Buranın 2020’nin belirli bir tarihine kadar yapılması lazımdı.  Ruhsat da aldılar, çok uğraştık kuruldan o mimariyi geçirdik. Bizim binanın da projesi tamam. Herşey hazır. Şu anda bir sessizlik var. Net bir cevap da alamıyoruz. Yani şunu yapacağız, bunu değiştireceğiz falan diyen kimse yok. Ama ortalıkta bir inşaat ruhsatı var.  İlginç bir şey de oldu, o binayı yıkınca millet de otopark alanı gibi kullanmaya başladı. Talep geldi yazılı olarak, burayı otopark alanı olarak kullanalım, plan yapın diye. Saçmalamayın dedik, buraya ruhsat verdik, inşaat yapın diye.  Otopark alanı yapılır mı dedik. Yani böyle bir belirsizlik var. Burası kütüphane olmuyorsa, yine kültürel bir alan yapılsın, tiyatro vardı. Ona benzer bir şeyler yapalım. Opera, ya da konser salonu da olur dedik. Kültürel bir alan olsun. Olmuyorsa da biz kendi parselimizi alalım, ne yapacaksak yapalım. Daha o aşamaya gelmedik, 2020’nin sonuna doğru zaman var, ama Kültür Bakanlığı olarak bir öneri getirin, ne yapmak istiyorsunuz?

Eski Tekel Şarap Fabrikası’nda yapılacak olan Bilim Merkezi’nde son durum nedir?
Yine ekonomik kriz. Ekonomik kriz ne yazık ki bütün projeleri olumsuz etkiledi.  Devlet de projeleri durdurdu. Bilim Merkezi’nde de krize denk geldik. İlgili, yapacak olan kurum zor durumda kaldı. Habire öteledik, erteledik. Ama orada sıkıntılı bir durum var. Bizim vatandaşa bir sözümüz var. Sana burada kafeterya vereceğiz, bizim sosyal tesisler gibi, Golf gibi, Özgürlük Parkı gibi geleceksin, uygun fiyata çay içeceksin. O zaman enflasyon yoktu, çayı 50 kuruşa vereceğiz demiştik. İnadına ben yine bir müddet söz verdik, yutmayalım diye yapacağız. Makul ve mantıklı hizmet veririz. O alanda yürüyüş alanında kafeler var, ama ticari. Her vatandaşın gidip çay içmesi, bizim tesislerdeki gibi istediği kadar oturması mümkün değil. Çaycı kafana dikilir, eleştirmek için değil, durum tespiti yapıyorum. Madem böyle bir gecikme söz konusu. Bina ciddi bir bina. Binayı yapmak yetmez, içinin donanımı var. Asıl pahalı olan donanımlar. Öneri götürdük, siz bizim kafeteryamızı yapın.  Proje de çizdik, onlar bir proje getirdik, biz projeyi beğenmedik. Bu projeyi lütfen yapınız dedik. Zaten orada 100 kişilik bir kapalı alanımız var. Dış tarafı ile birlikte inşaata engel olmadan, bize ait olan yere projemizi yapınız, diğer olayı bekleriz dedik. Şu anda ses bekliyoruz, ses seda yok.  Cevap gelecektir. Biz de yaparız ama, biz yaptığımız zaman iş bozulur. Sadece kafeterya değil, alanı yeşil alan yapıp, ilerisinde var, millet yayılıyor çimenin üzerine. İsteyen kafede oturur, isteyen çimene yayılır, isteyen uyur. Proje hazır.

Hilton Oteli de projesi de durdu değil mi?
O ekonomik krizden önceki ekonomik sıkıntıydı. Maalesef işte şanssızlık üst üste geldi, bitmiş aslında bir şey de kalmamış. Kabası bitmiş bir inşaat. Talip de çıkmıyor. Talip de çıktığı zaman herhalde çok yüksek fiyat istiyorlar. Bitse aslında epey faydalı olacak, beş yıldızlı otel sonuçta.

Ama ekonomik kriz yok deniyor, enflasyon düşüyor.
Onlar geçiş garantili, kullanma garantili, hasta garantili projeler yapıyor. Enflasyon düşmüştür, haberim yok. Büyüklerimiz düştü diyorsa düşmüştür, bizim itiraz hakkımız yok.  Düşmüştür de, o enflasyon oranına kadar fiyatlar gerilerse biz de yatırımları yapacağız.

Kent içindeki eski binaların durumu ve Fevzipaşa Mahallesi’ndeki dönüşüm hakkında ne düşünüyorsunuz?4-5 sene önce Fevzipaşa’nın çehresi çok değişecek demiştiniz.
Onu krizden önce söylemiştim, tam dönüşürken bir takım sorunlar oldu. Olacak sonuçta, zaten bir ümitsizlik söz konusu olamaz. Çünkü bir de şu var, yapıldı ve insanlar gördü. Şimdi biz oraya biraz daha el atıp imar değişikliği ile birlikte biraz daha cazip hale getirip, tabii ranta çevirmeden çalışılmalı. Dikkat ederseniz orada hiç sorun yaşanmadı. İsteyene kat verildi, isteyene para ve mahalleye uygun bir mimariyle yaptılar. Hiç kimse bana demedi ki, kardeşim burası böyleydi de, böyle oldu. Bu devam edecektir. Çünkü bir güzellik ortaya çıktı. Ama dedik ya maalesef krizi küçük göstermeye çalışıyorlar, ama kriz büyük. Çok çok büyük, kentin güzelliğini de etkiledi, ticari hayatını da istihdamı da. İnsanlar düşünemez hale geldi. Hayal edemez hale geldi, çünkü hayal ettiğin zaman hemen aklına kaynak geliyor, kaynak çok pahalı, maliyetler arttı. Bunu yaptı, bundan geri dönüşün nasıl olacağını bilemiyor.  Yatırımcı anlamında konuşuyorum. Onun için biraz daha gözleyeceğiz, umut ediyorum bir çare bulunur. İşsizlik çok kötü.    

Bu noktada Çanakkale Belediyesi’nin aldığı tasarruf tedbirleri neler?
Belediye başkan yardımcıları ile konuştum. Minimum seviyede enerji kullanalım dedim. İhtiyaçlarımızı uzun vadelerde değil de, kısa vadelerde giderelim dedim. Şimdi çekim var diye şıkır şıkır, ışıklar yanıyor. Diğer arkadaşlara da tembih ettik, çünkü damlaya damlaya göl olur. Bir de tasarruf bilinci de önemli. Evimde de bunu yapıyorum. Herkese de öneriyorum. Arabamı resmi işlerde kullanmıyorum. Sabah otobüse bindim. Her fırsatta yürüme ve otobüs kullanıyorum.  Herkesin de bunu yapması gerek diye düşünüyorum. Adam tek başına evden çıkıyor, benzin yakıyor, arabanın amortismanı, park parası vs. Halbuki bir otobüs. Efendim arabalar sıkışık. Ben biniyorum, hiç de sıkışık değil. Ayakta geldim. Ne olur? Sabah 7:00 -8:30 arası binmemeye çalışıyorum. Hatta mümkün olsa dışarıda oturan insanlar birbirinin arabasına binse, bu tasarruf bilincini içimize sindirmemiz lazım.

O büyükşehirlerde oluyor, taksiye dört kişi binip, ücreti bölüşüyorlar.
Alışacağız, yürüme yollarımız, bisiklet yollarımız var. Otobüslerimiz var. Yeter ki isteyelim. Vatandaşların problemlerini de dinliyorum, dertleri de çözüyoruz. İyi de oluyor.  Tasarruf önemli, gereğinden fazla almamak. Yatırımlarımızı insanların önceliğine göre yapmak. Mesela köprü yatırımı önemli. Trafiği rahatlatacak. Üç köprüyü dört köprüye çıkarırsak bu aynı zamanda bir tasarruf tedbiridir. Dikkat ediyoruz, tasarruf bilincin yerleştirmeye çalışıyoruz.

Tahsilatlar konusunda sıkıntı yaşadınız mı?
Yaşıyoruz, vatandaşlar da zor durumda. Bir tek mekanik sayaçlardaki su parası konusunda tolerans gösteriyoruz. Ödeyememe noktasında, vatandaşın imkanı yoksa suyunu kesmiyoruz. Diğerlerini icraya veriyoruz. Biz de ödeme noktasında sıkışıyoruz. Çünkü mevcut kaynaklarımız inşaat olmayınca imardaki gelirlerimiz sıfıra yaklaştı nerdeyse. Hem inşaat harcı, hem ücretleri ve iskanlar konusunda gelirlerimiz düştü. İnsanların ödeme güçsüzlüğünden dolayı gelir elde edememe durumundayız. İnsanlar emlak vergisi ilan vergisi, işgaliye ve katılımda sıkıntıya düşüyor, onları dengelemeye çalışıyoruz. Bir de İller Bankası’ndan gelen paydada düşüş olduğu için sıkıntıya girdik. Eskiden biz paramız var, borçsuz belediyeyiz derdik.

Şu anda borçlu belediyesiniz yani. Ne kadar sürede bu hale geldi?
Uçan kuşa borcumuz var, bir senede bu hale geldik. Bütçe sunumlarına bakasınız seçim öncesi, 20 milyon gibi ciddi bir para vardı.

Genel belediyelerin borç durumu nasıl?
Hepsi borçlu. AKP’liler daha da kötü. Onlar çünkü istediklerini alabildikleri için iyice şişmişler, biz her istediğimizi alamadık Allah’tan. Gidiyoruz kapıyı çalıyoruz, gıdım gıdım veriyorlar. Onlar bir telefon ediyor, parayı alıyor. Aynı şekilde şimdi onların da bizim gibi gelirleri düştüğü için, şiştiler kaldılar. Yeniden yapılandırma bekliyoruz, sigortadan, maliyeden. İller Bankası’ndan istediğimiz krediyi alamıyoruz, o da enteresan. Esnafı da düşünmek zorundayız, alışveriş yapıyoruz, ödeme yapmak zorundayız. Nefeslik ödüyoruz. Nefes kredisi gibi, burada onu uyguluyorum. Her hafta kasaya ne kadar toplandıysa sırayla ödüyoruz. Çünkü esnaf da bizden medet umuyor. Bir yere kadar sabreder, sonra malı vermez. Yüzde sekiz enflasyonla böyle bu durum.          

Çanakkale 1915 Çanakkale Köprüsü ile Ezine OSB Projeleri kente nasıl bir katkı sağlar?
Ezine OSB çok iyi, inşallah hayata geçer. Olması gerekendi, oluyor. Hatta bu zeytinyağı sularının atıkları doğaya gidiyor, karasu denilen. Şimdi peynir altı suyu var. Bunlar mandralarda toplanabilirse yeniden işlenip, kullanılırsa başarılı bir biçimde yönetilebilirse gerçekten çok iyi olur. Yeri de çok doğru, Ezine’de olmalıydı, Ezine’de oldu. Bu konuda takdir etmek lazım, Ezine’ye de önemli katkısı olacaktır diye düşünüyorum. İstihdama, üretime ve yan ürünlere katkı sağlayacaktır. Boğaz Köprüsü de devam ediyor. Bence çok önemli, olmalı. Burada dikkat edeceğimiz konu var. Şimdi İstanbul’dan ve başka yerlerden arsa alanlar hayal ediyor.  Köprü olacak, bizim arsa on beşe katlanacak diye. Apartmanlar dikeceğiz, on katlı, yirmi katlı diye. Herkes ellerini ovuşturmuş köprüyü bekliyor, bana da soruyorlar, ‘Telaş ediyor musun?’ diye. Hiç telaş etmiyorum, çünkü benim 1/100 binlik planım var. Planımda neyin, nerde olacağı belli. Burası kent, burası tarım alanı, burası mera, orman, sanayi diye. Ben bu plan bozulmadığı müddetçe bir şey olmayacağını iddia edenlerdenim. Bu planı benim bozma yetkim yok zaten, Ankara eller. Tehlike de orada zaten. 1’100 bin plan ellenmemeli, elbette kentin gelişme alanları belirlenmeli. Ama bu böyle lego gibi, yan yana değil. Biz şimdi Karacaören’de kanala kadar imara açtık. Kanaldan sonra tarım alanı var, orayı ellemeyeceğiz, altında orman alanı var. O da kalacak. Kent Çan yoluna gidebilir, bitişik olarak değil, uydu olarak. 20 binlik, 30 binlik yerleşimler halinde gibi. Verimli tarım alanı olmayan, ormanı bozmayan, çevreye risk olmayan yerler Kemerdere gibi olabilir. Seçimlerde söylemiştim, Çanakkale’nin sınırı Umurbey’e dayanmalı diye. O yüzden dedim, içimize almak için değil, imar Umurbey’e dayanmalı, tarım alanları korunmalı. Verimsiz alanlar, ya da az verimli alanlar kentin gelişmesine yönelik planlanmalı. Koca devasa binalar değil, şık Çanakkale’ye yakışır, bahçeli planlar olabilir. İlla Kepez ya da Özbek Ovası’nı mahvetmemize gerek yok.  Çok güzel yerler var, Çanakkale de değer kazanır, köprüden geçen insanlar da Çanakkale çok güzel bir kent, bir gidip bakalım, moduna girer. Uydu kentlerde güzel planlamalar yapılabilir, bu hayalim 40 sene sonrası için, ama şimdiden hep birlikte Çanakkaleliler 1/100 binlik planımıza sahip çıkalım, onu bizim kutsal planımız gibi korumalıyız. Bu plan değişirken, mutlaka kentin haberi veonayı olması lazım. Çok önemli” dedi.

Röportaj: Mine Tarım-Hasan Sami Er